19 Haziran 2020 Cuma

THE SCUM VILLAIN'S SELF-SAVING SYSTEM - BÖLÜM 38: SU HAPİSHANESİ LABİRENTİ 2

Jinlan Şehri hikâye bölümü yeni eklenmişti. Asıl eserin zaman çizelgesine göre Luo Binghe bu zamanlarda hâlâ yer altında seviye atlayıp hiçbir şekilde ortaya çıkmamalıydı. Shen Qingqiu her şeyi bilen bakış açısı avantajına sahip değildi. Fakat Gökyüzüne Ateş Eden Uçak tek bir şeyi onaylıyordu: Luo Binghe’nın seviye atlaması bitip yüzeye döndükten sonra bütün kıyımlar ve komplolar içinden çıkılmaz bir şekilde onu takip ediyordu. Nereden bakarsa baksın en büyük şüpheli Luo Binghe’ydı.

 

Luo Binghe’nın ifadesi kasvetliydi. Elleri arkasındaydı, birkaç kez ileri geri yürüdü. Aniden, arkasını dönüp sert bir şekilde konuştu: “Shizun’a evrendeki iblisler tarafından yapılan bütün cinayetlerin ve işlenen suçların benim yüzünden mi olduğunu sorabilir miyim?”

 

Shen Qingqiu’nin kaşları çatılmıştı.

 

Cevap vermediğini gördüğünde Luo Binghe yavaşça yumruğunu sıkıp konuştu: “Eskiden bana şüphesiz her zaman güvenirdiniz, fakat şimdi her defasında akıl sır erdirilemez bir şekilde benim hareketlerimden şüpheleniyorsunuz. Gerçekten ırklar arasındaki farklılık bir kişiye karşı davranışlarının tamamıyla değişeceği kadar önemli mi?

 

Shen Qingqiu daha fazla kendini tutamayarak cesaretini topladı: “O hâlde, sana bir şey sormak isterim.”

 

Luo Binghe başını eğdi: “Bu mürit saygılı bir şekilde dinliyor.”

 

Shen Qingqiu konuştu: “Huan Hua Sarayı’nın akıl almaz bir şekilde güdülerini özümsemişsin fakat öyleyse, sahiden, gerçek güdülerin bunlar mı?”

 

Niçin erkek kahraman gerçekten asıl hikâyeyi takip etmiyordu? Sistem ve hikâye çizgisinden yeterince baskıyı çektikten sonra Shen Qingqiu aklındaki soruyu dillendirme gereği hissetmişti.

 

Bunu duymanın üzerine Luo Binghe irkilmişti. Dudakları aralandı, bir şey söylemek ister gibiydi fakat sonuç olarak duraklayıp konuşmamıştı.

 

Shen Qingqiu aslında biraz şaşırmıştı: “Cevap veremiyor musun?”

 

Asıl eserdeki yalnızca Cang Qiong Dağı’na oynadığı etkili konuşarak yolundan saptırmadaki ikna ediciliğine ne olmuştu? Bu da mı Sonsuz Uçurum instance’ının fazlasıyla hızlı ilerleyip aldatmaya alıştırma yapmayı ihmal etmesinden ödediği bir cezaydı? Muhtemelen “İkna Etme” yeteneğini yeterince yükseltmemişti…

 

 

Instance: Özel bir bölgenin her grup için yeniden kopyasının oluşturup sunulduğu MMO(Massively Multiplayer Online/Devasa Çok Oyunculu Çevrimiçi Oyun) terimidir. Zindanlar(dungeon) ve raidler de instance’tır.

 

 

 

Luo Binghe konuştu: “Shizun ne olursa olsun bana inanmayacak. Cevaplayıp cevaplamamın ne farkı var ki?”

 

Suyun dışındaki parıltı ve meşalelerin ışığı loş zindanın içinde birlikte titreşiyordu. Shen Qingqiu’nin kalbi onlarla birlikte titriyor gibiydi.

 

İkisi de uzun bir süre sessizliklerini korudular. Luo Binghe aniden konuştu: “Fakat umarım ki Shizun içtenlikle kendim için olan bir soruyu yanıtlayabilir.”

 

Dudaklarını büzüp sertçe ekledi: “Sadece bir soru.”

 

Shen Qingqiu konuştu: “Söyle.”

 

Luo Binghe hafifçe iç çekti.

 

Fısıldadı: “Pişman mısınız?”

 

Shen Qingqiu dudaklarını kapatıp konuşmamıştı. Gözleri Luo Binghe’yı değerlendirir gibi baştan aşağı süzmüştü.

 

 “Pişman mısınız”, bunun en anlaşılır şekilde açıklanması değildi fakat bu Luo Binghe’yı Sonsuz Uçurum’a tekmelemesinden pişman olup olmadığına istinaden olmalıydı.

 

Söyleyemezdin. Tabii ki de, pişmandı, ölümüne pişmandı. Fakat Luo Binghe’nın ilk olarak bu soruyu sormasının anlamı neydi? Aniden, kocaman, birden bire ortaya çıkan pencere önüne fırladığında Shen Qingqiu’nin şakakları attı.

 

Sistem: Lütfen çoktan seçmeli sorunun yanıtını seçin:

Seçenek A: Pişmanım. Bu öğretmen pişman olalı çok oldu. Son birkaç yıldır her anımı boşu boşuna sürünerek harcadım.

Seçenek B: (alay eder) Bugün geldiğini gördüğüme göre pişman olmam için bir neden yok!

Seçenek C: Sessiz kalmak.

 

Defol git-

 

Lanet olsun, güncellemen sahiden bu tip şeyler için miydi?—

 

Parantez içinde belirttiği bu saçmalık da neydi?! Tınısı ve sözleri bile benim için önceden hazırlanmıştı. Bunun bir GALGAME* mi olduğunu düşünüyorsun?—Bu asıl düşük seviye hikâyesi kadar bile iyi değildi. Birisi çabuk olup bana Sistem 1.0’ın kuruluş paketini versin- Ona ve bütün ailesine teşekkür edeceğim!

 

Galgame: Çekici kızlarla flört edilen, çoktan seçmeli cevapların olduğu bir Japon oyun türüdür.

 

Shen Qingqiu siyah çizgilerle dolu bir yüze sahipti: “A yolu çok sahte! Luo Binghe olsaydım inanmazdım, hatta iğrenç bile bulurdum. Ayrıca o B ne ya? Geçen sefer beni ölümüne boğmamasına mı gücendin?”

 

Sistem: Lütfen kararınızı seçin.】

 

Shen Qingqiu: “C!”

 

Sistem:Edebî ve felsefî derinlik +10.

 

Shen Qingqiu: “Birisi bunun nasıl ‘edebî ve felsefî derinlik’ sayıldığını söyleyebilir mi?”

 

Öylece, sabit bir şekilde önüne bakıp sessizliğini korudu.

 

Luo Binghe hiçbir cevap almamıştı, sıkılmış yumrukları yavaşça gevşedi. Kendini aşağılayarak konuştu: “Çoktan cevabı biliyordum, yine de hâlâ bu soruyu Shizun’a soruyorum. Gerçekten aptalım.”

 

Luo Binghe’nın bütün bu dünyanın sisteminin toplam güç kaynağı olduğunu bilmese Shen Qingqiu gerçekten onun da reenkarne olup olmadığından şüphelenirdi.

 

Hikâye çizgisinde ilahi bakış açısıyla içgörülerini bilmeseydi Shen Qingqiu gerçekten… Luo Binghe’nın muhtemelen… biraz üzüldüğüne dair şüphelenecekti.

 

Sessizlik çok değerliydi. Ne kadar çok konuşursan o kadar çok hata yapardın. Shen Qingqiu gözlerini kapatıp sessiz, derin derin düşünceler içerisinde bağdaş kurdu.

 

Her şey bir süre daha durgun ve sessiz kalmıştı. Ardından Luo Binghe’nın soğuk, yumuşak sesi tekrardan geldi.

 

 “Shizun, her zaman suskun ve sakinsin. Önceden en azından benimle birkaç cümle kurardınız—Şimdi onu bile yapmaya istekli değilsiniz.”

 

Durakladıktan sonra tınısı beklenmedik bir şekilde değişti. Art niyetle sırıttı: “Hoş, önemli değil. Sizin konuşmanızı sağlayabileceğim pek çok yolum var.”

 

Son cümlesini bitirdikten sonra Shen Qingqiu aniden gözlerini açtı.

 

Midesinin altında, derinliklerden hafif batma acısı dalgalanarak geliyordu.

 

Konuştuğumda mutlu olmuyorsun, konuşmadığımda da mutlu olmuyorsun. Bu neden canını sıkıyor, nerede yanlış yaptım?!

 

Bir an sonrasında batan acı kayboldu. Yerine kan damarlarında bir şeyin süründüğü gibi acayip bir his gelmişti.

 

Birçok günlük uykudan sonra Kutsal İblis kanı çoktan ağırlandığı bedenin ortamına tamamıyla adapte olmuştu. Bu esnada asıl ustası tarafından arandığında böcek şeklinde sıkılaşıp bedenindeki iç organların hepsini incelemeye başladı.

 

Luo Binghe yavaş yavaş konuştu: “Dalak, böbrek, karaciğer, akciğer.”

 

Her bir alan belirttiğinde o alanda son derece tuhaf kaşıntılı bir acı oluşuyordu. Gerçekten hem kaşıntılı hem de acı vericiydi, yoğun şekilde dizilmiş minik dişlerin kemirip ısırması gibiydi, yakma hissiyle eşlik ediliyordu.

 

Acı dayanılmaz sayılmasa bile toleransının sınırlarını zorluyordu.

 

Shen Qingqiu daha fazla kıpırdamadan duramadı. Eğilip top gibi kıvrılarak direnç göstermeden edemedi. Çenesinden daha kurumamış su damlacıklarını takip eden soğuk terler süzülerek düştü.

 

Luo Binghe’nın tarzı sahiden doğruydu fakat şimdi acı çektirmeye dönmüştü. Lanet olsun, midem gerçekten çok fena acıyor. Kızlar adet olduklarında böyle mi hissediyorlar?

 

Luo Binghe içten bir şekilde konuştu: “Shizun, nereden çıksın istersin?”

 

Hiçbir yerden istemiyorum!

 

Konusu açılmışken, henüz çıkmamış mıydı ki?! Öyleyse çıkmanın hissi nasıl olacaktı?!

 

Shen Qingqiu Sistem kutusunu tokatladı: “Çözüm düşünür müsün? Hâlâ senin müşterin sayılmıyor muyum?!”

 

Sistem: Anahtar eşyayı etkinleştirmek ister misiniz?: Sahte Yeşim Guanyin. Dostane Uyarı: Bu eşya sadece bir kez kullanılabilir.

 

Shen Qingqiu: “Luo Binghe’nın kızgınlık seviyesi şu anda kaç?”

 

Sistem:30 puan.

 

Shen Qingqiu: “Neden o kadar az? Yanlış hesaplamadığından emin misin? Bu tamamıyla bilime aykırı!”

 

5000 puanı yok edebilen sihirli bir eşyayı 30 puan için kesinlikle kullanamazdı!

 

Shen Qingqiu: “Başka seçenekler var mı? Bu işte en yüksek ikinci plan nedir?”

 

Sistem: “Küçük Senaryo Sürükleyici”yi kullanmak ister misiniz?

 

…Adından çok da yüksek seviye bir şey gibi gelmiyordu. Fakat bu işte en yüksek sınıflandırılmış ikinci şey olduğuna göre kullansaydı bari. Shen Qingqiu kararlı bir şekilde düğmeye bastı!

 

Luo Binghe dudaklarını büzdü: “Bana bakmayı ya da benimle konuşmayı reddetmeniz benim iğrenç olduğumu düşünmenizden mi?” Söylediğinde birdenbire öne ilerleyerek ofladı: “Öyleyse, isteğinizin zıttını yapacağım!” Shen Qingqiu’nin omzunu kavramak için elini uzattı.

 

Hareketini gördüğünde Shen Qingqiu refleks olarak yana sıyrıldı. Luo Binghe boşluğu, sadece kıyafetinin bir kısmını kavramıştı.

 

Cübbesi çoktan Küçük Saray Hanımı’nın kırbaç kasırgasıyla son derece biçimsiz, darmaduman hâlde parçalanmıştı. Şimdiyse bu yırtıkla cübbesinin çoğunluğu doğrudan omzundan sökülmüştü.

 

Bu gelişme herkesin beklentisinin ötesindeydi.  İkisi de boş bir şekilde bakmış, taş kesilmişlerdi.

 

Shen Qingqiu’nin yüzüyle başına buz gibi su püskürtülmüştü, şu ana kadar sırılsıklam ıslanmış kıyafetleri ve saçları hâlâ zambak beyazlığındaki teninden kımıldamıyordu. Ölümsüz Bağlayan Halatlar bedenini kırmızı iplik kadar ince bir şekilde sarıp sınırlandırıyordu. Yüzündeki ifade daha dürüst bir şekilde şaşkına dönmüşlüğünü yansıtamazdı bile, bütün bedeni son derece... pejmürde görünüyordu.

 

Luo Binghe’nın gözleri aniden genişledi.

 

Bir süre sonra, birdenbire afallamaktan çıkmıştı. Luo Binghe demir lehimle yakılmış gibi tepki vererek aniden elini savurup arkasını döndü.

 

Kaçamak hareketiyle Shen Qingqiu’nin iç organlarındaki harekete hazır kan böceği irkilmiş gibi görünüyordu. Ürkmüş hayvanlar ve tavuklar gibi dağılarak kan damarlarındaki tıkanma hissi aniden yok olmuştu.

 

Shen Qingqiu içinden sevinç gözyaşlarıyla rahatça soluklandı: sonunda gitti lanet olasıca!

 

Yani “Küçük Senaryo Sürükleyici”nin etkisi nihayetinde bu muymuş? Sadece kıyafetlerinin etrafa saçılması mıydı? “Küçük Kıyafet Ayrıştırıcı” denseymiş bari. Hangi kaynağı temel almışlardı? Yarı çıplak adam görmesiyle Luo Binghe’nın fizyolojik olarak iğrenmesini kullanmak nedir?!

 

Bir süre Luo Binghe kol ve bacaklarını nereye koyacağını bilmiyormuş gibi sırtını ona vererek dimdik durdu. Aniden cübbesini ışık hızında çıkartarak arkaya fırlattı.

 

Cübbe, Shen Qingqiu’nin yüzünü kapladı.

 

Shen Qingqiu: “…”

 

Bu ne anlama geliyordu?

 

Bu sahne, bu hareket… Niçin onu nedensiz bir şekilde huzursuz etmişti? Klasik edepsiz “Mahvedilmiş kızı ıstıraptan kurtardıktan sonra erkek arkadaşın onun üzerine sıcak ceketini yerleştirmesi” sahnesini düşünmeden edememişti.

 

Düşüncenin sonunda Shen Qingqiu’nin kanı çekilmiş, tüyleri dikleşmişti. Kolunu eğerek mürekkep rengindeki cübbenin omzundan süzülmesine izin verdi.

 

Yumuşak dokulu zarif cübbesi yere düşmüş, ince çizgi tozlarının yapmış olduğu gümüş hale desenini takip etmişti. Luo Binghe hışırtı sesini duyup yerde bir kenara bırakılmış cübbeyi görmek için arkasına baktı. Shen Qingqiu dikkatlice iki kere ona doğru itekledi.

 

Gerçekte Shen Qingqiu Luo Binghe’nın ne yapıp ne yapmayacağını tartıyordu. Düşünmenin ortasındayken henüz harekete geçerek çoktan ona doğru dönmüş Luo Binghe’yı görebilmek için başını kaldırmıştı ki Luo Binghe’nın gözlerinden yansıyan şiddetli ateşleri görmüştü, hiddetli ve dolmuş görünüyorlardı. Elinin üstündeki mavi damarları şişmiş, parmak eklemlerini birkaç kez kasmıştı. Öfkesini belli ettiği kadar yırtıcı bir şekilde birkaç kuvvetli vuruş yapmıştı.

 

Bu birkaç vuruş aslında saldırılarıyla uyumluydu, hiçbir şekilde hedeflenmemişti. Nehrin yüzeyine atılan birkaç vuruş devasa mesafede su sıçratmıştı. Başka bir patlama mağaranın duvarında büyük bir delik oluşturmuştu. Taş parçaları yuvarlanmıştı. Meşaleler zangırdayarak titreşip nehre düşmüştü. Aslında sönmemişlerdi, onun yerine suyun yüzeyinde yüzüp parlayarak yanmayı sürdürdü. Alev ışığı Luo Binghe’nın yüzünü hızla aydınlık ve karanlık olarak titretmesini, havayı dehşet bir auranın doldurmasını sağlamıştı.

 

Elini yavaşça çekip konuştu: “Neredeyse unutuyordum, Shizun kesinlikle İblis’in el sürüp lekelediği her şeyden nefret eder.”

 

Asil ve heybetli erkek kahraman aslında imajı için tamamıyla umursamazlıkla gerçekten dağınık ve mantıksız sinir yayıyordu. Memnuniyetsiz bir çocuğun sinirle oyuncak yapı taşlarını tekmelemesi arasında bunun ne farkı vardı? Bu gerçekten en ucuzunu tercih etmekti, gerçekten en ucuzunu tercih etmekti.

 

Tamamen sağlam mağara Luo Binghe’nın yeterince sinirini çıkartana kadar delik ve çukurlarla dolarak paramparça olmuştu.

 

Luo Binghe arkasını döndüğünde Shen Qingqiu hâlâ seyircinin sıradan tavrına sahipti, hiçbir şey olmamış gibiydi. Luo Binghe’nın şakakları birkaç kez nabız gibi atmıştı. Dişlerini sıktı: “…Bir ayda nasıl rezil edilip ününüzün mahvolacağını kendi gözlerimle görmek istiyorum!”

 

Son cümleyi çıkarıp attıktan sonra hiddetle ayrıldı. Mağaradan ayrıldıktan sonra vahşice düzeneği ezdi. Gelişen gümbürtünün ardından su perdesi tekrardan aşağı doğru akmaya başladı. Shen Qingqiu en baştaki yerinde oturuyordu, tamamıyla şaşkınlığa uğramıştı. Çoktan Luo Binghe’nın avcundaki mahkûma indirgenmişti, öyleyse, Luo Binghe’nın bu siniri nereden geliyordu?

 *****


Önceki Bölüm  Sonraki Bölüm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder