Jinlan
Şehri hikâye bölümü yeni eklenmişti. Asıl eserin zaman çizelgesine göre Luo
Binghe bu zamanlarda hâlâ yer altında seviye atlayıp hiçbir şekilde ortaya
çıkmamalıydı. Shen Qingqiu her şeyi bilen bakış açısı avantajına sahip değildi.
Fakat Gökyüzüne Ateş Eden Uçak tek bir şeyi onaylıyordu: Luo Binghe’nın seviye
atlaması bitip yüzeye döndükten sonra bütün kıyımlar ve komplolar içinden
çıkılmaz bir şekilde onu takip ediyordu. Nereden bakarsa baksın en büyük
şüpheli Luo Binghe’ydı.
Luo
Binghe’nın ifadesi kasvetliydi. Elleri arkasındaydı, birkaç kez ileri geri
yürüdü. Aniden, arkasını dönüp sert bir şekilde konuştu: “Shizun’a evrendeki
iblisler tarafından yapılan bütün cinayetlerin ve işlenen suçların benim
yüzünden mi olduğunu sorabilir miyim?”
Shen
Qingqiu’nin kaşları çatılmıştı.
Cevap
vermediğini gördüğünde Luo Binghe yavaşça yumruğunu sıkıp konuştu: “Eskiden
bana şüphesiz her zaman güvenirdiniz, fakat şimdi her defasında akıl sır erdirilemez
bir şekilde benim hareketlerimden şüpheleniyorsunuz. Gerçekten ırklar
arasındaki farklılık bir kişiye karşı davranışlarının tamamıyla değişeceği
kadar önemli mi?
Shen
Qingqiu daha fazla kendini tutamayarak cesaretini topladı: “O hâlde, sana bir
şey sormak isterim.”
Luo
Binghe başını eğdi: “Bu mürit saygılı bir şekilde dinliyor.”
Shen
Qingqiu konuştu: “Huan Hua Sarayı’nın akıl almaz bir şekilde güdülerini
özümsemişsin fakat öyleyse, sahiden, gerçek güdülerin bunlar mı?”
Niçin
erkek kahraman gerçekten asıl hikâyeyi takip etmiyordu? Sistem ve hikâye
çizgisinden yeterince baskıyı çektikten sonra Shen Qingqiu aklındaki soruyu
dillendirme gereği hissetmişti.
Bunu
duymanın üzerine Luo Binghe irkilmişti. Dudakları aralandı, bir şey söylemek
ister gibiydi fakat sonuç olarak duraklayıp konuşmamıştı.
Shen
Qingqiu aslında biraz şaşırmıştı: “Cevap veremiyor musun?”
Asıl eserdeki yalnızca Cang Qiong Dağı’na oynadığı
etkili konuşarak yolundan saptırmadaki ikna ediciliğine ne olmuştu? Bu da mı
Sonsuz Uçurum instance’ının fazlasıyla hızlı ilerleyip aldatmaya alıştırma
yapmayı ihmal etmesinden ödediği bir cezaydı? Muhtemelen “İkna Etme” yeteneğini
yeterince yükseltmemişti…
Instance: Özel bir
bölgenin her grup için yeniden kopyasının oluşturup sunulduğu MMO(Massively
Multiplayer Online/Devasa Çok Oyunculu Çevrimiçi Oyun) terimidir. Zindanlar(dungeon)
ve raidler de instance’tır.
Luo
Binghe konuştu: “Shizun ne olursa olsun bana inanmayacak. Cevaplayıp
cevaplamamın ne farkı var ki?”
Suyun
dışındaki parıltı ve meşalelerin ışığı loş zindanın içinde birlikte
titreşiyordu. Shen Qingqiu’nin kalbi onlarla birlikte titriyor gibiydi.
İkisi
de uzun bir süre sessizliklerini korudular. Luo Binghe aniden konuştu: “Fakat
umarım ki Shizun içtenlikle kendim için olan bir soruyu yanıtlayabilir.”
Dudaklarını
büzüp sertçe ekledi: “Sadece bir soru.”
Shen
Qingqiu konuştu: “Söyle.”
Luo
Binghe hafifçe iç çekti.
Fısıldadı:
“Pişman mısınız?”
Shen
Qingqiu dudaklarını kapatıp konuşmamıştı. Gözleri Luo Binghe’yı değerlendirir
gibi baştan aşağı süzmüştü.
“Pişman mısınız”, bunun en anlaşılır şekilde
açıklanması değildi fakat bu Luo Binghe’yı Sonsuz Uçurum’a tekmelemesinden
pişman olup olmadığına istinaden olmalıydı.
Söyleyemezdin.
Tabii ki de, pişmandı, ölümüne pişmandı. Fakat Luo Binghe’nın ilk olarak bu
soruyu sormasının anlamı neydi? Aniden, kocaman, birden bire ortaya çıkan
pencere önüne fırladığında Shen Qingqiu’nin şakakları attı.
Sistem:【 Lütfen çoktan
seçmeli sorunun yanıtını seçin:
Seçenek
A: Pişmanım. Bu öğretmen pişman olalı çok oldu. Son birkaç yıldır her anımı
boşu boşuna sürünerek harcadım.
Seçenek
B: (alay eder) Bugün geldiğini gördüğüme göre pişman olmam için bir neden yok!
Seçenek
C: Sessiz kalmak.】
…
Defol
git-
Lanet
olsun, güncellemen sahiden bu tip şeyler için miydi?—
Parantez
içinde belirttiği bu saçmalık da neydi?! Tınısı ve sözleri bile benim için
önceden hazırlanmıştı. Bunun bir GALGAME* mi olduğunu düşünüyorsun?—Bu asıl
düşük seviye hikâyesi kadar bile iyi değildi. Birisi çabuk olup bana Sistem
1.0’ın kuruluş paketini versin- Ona ve bütün ailesine teşekkür edeceğim!
Galgame: Çekici kızlarla flört edilen, çoktan seçmeli
cevapların olduğu bir Japon oyun türüdür.
Shen
Qingqiu siyah çizgilerle dolu bir yüze sahipti: “A yolu çok sahte! Luo Binghe
olsaydım inanmazdım, hatta iğrenç bile bulurdum. Ayrıca o B ne ya? Geçen sefer
beni ölümüne boğmamasına mı gücendin?”
Sistem:【 Lütfen kararınızı
seçin.】
Shen
Qingqiu: “C!”
Sistem:【Edebî ve felsefî
derinlik +10.】
Shen
Qingqiu: “Birisi bunun nasıl ‘edebî ve felsefî derinlik’ sayıldığını
söyleyebilir mi?”
Öylece,
sabit bir şekilde önüne bakıp sessizliğini korudu.
Luo
Binghe hiçbir cevap almamıştı, sıkılmış yumrukları yavaşça gevşedi. Kendini
aşağılayarak konuştu: “Çoktan cevabı biliyordum, yine de hâlâ bu soruyu
Shizun’a soruyorum. Gerçekten aptalım.”
Luo Binghe’nın
bütün bu dünyanın sisteminin toplam güç kaynağı olduğunu bilmese Shen Qingqiu
gerçekten onun da reenkarne olup olmadığından şüphelenirdi.
Hikâye
çizgisinde ilahi bakış açısıyla içgörülerini bilmeseydi Shen Qingqiu gerçekten…
Luo Binghe’nın muhtemelen… biraz üzüldüğüne dair şüphelenecekti.
Sessizlik
çok değerliydi. Ne kadar çok konuşursan o kadar çok hata yapardın. Shen Qingqiu
gözlerini kapatıp sessiz, derin derin düşünceler içerisinde bağdaş kurdu.
Her
şey bir süre daha durgun ve sessiz kalmıştı. Ardından Luo Binghe’nın soğuk,
yumuşak sesi tekrardan geldi.
“Shizun, her zaman suskun ve sakinsin. Önceden
en azından benimle birkaç cümle kurardınız—Şimdi onu bile yapmaya istekli
değilsiniz.”
Durakladıktan
sonra tınısı beklenmedik bir şekilde değişti. Art niyetle sırıttı: “Hoş, önemli
değil. Sizin konuşmanızı sağlayabileceğim pek çok yolum var.”
Son
cümlesini bitirdikten sonra Shen Qingqiu aniden gözlerini açtı.
Midesinin
altında, derinliklerden hafif batma acısı dalgalanarak geliyordu.
Konuştuğumda
mutlu olmuyorsun, konuşmadığımda da mutlu olmuyorsun. Bu neden canını sıkıyor,
nerede yanlış yaptım?!
Bir
an sonrasında batan acı kayboldu. Yerine kan damarlarında bir şeyin süründüğü
gibi acayip bir his gelmişti.
Birçok
günlük uykudan sonra Kutsal İblis kanı çoktan ağırlandığı bedenin ortamına
tamamıyla adapte olmuştu. Bu esnada asıl ustası tarafından arandığında böcek
şeklinde sıkılaşıp bedenindeki iç organların hepsini incelemeye başladı.
Luo
Binghe yavaş yavaş konuştu: “Dalak, böbrek, karaciğer, akciğer.”
Her
bir alan belirttiğinde o alanda son derece tuhaf kaşıntılı bir acı oluşuyordu.
Gerçekten hem kaşıntılı hem de acı vericiydi, yoğun şekilde dizilmiş minik
dişlerin kemirip ısırması gibiydi, yakma hissiyle eşlik ediliyordu.
Acı
dayanılmaz sayılmasa bile toleransının sınırlarını zorluyordu.
Shen
Qingqiu daha fazla kıpırdamadan duramadı. Eğilip top gibi kıvrılarak direnç
göstermeden edemedi. Çenesinden daha kurumamış su damlacıklarını takip eden soğuk
terler süzülerek düştü.
Luo
Binghe’nın tarzı sahiden doğruydu fakat şimdi acı çektirmeye dönmüştü. Lanet
olsun, midem gerçekten çok fena acıyor. Kızlar adet olduklarında böyle mi
hissediyorlar?
Luo
Binghe içten bir şekilde konuştu: “Shizun, nereden çıksın istersin?”
Hiçbir
yerden istemiyorum!
Konusu
açılmışken, henüz çıkmamış mıydı ki?! Öyleyse çıkmanın hissi nasıl olacaktı?!
Shen
Qingqiu Sistem kutusunu tokatladı: “Çözüm düşünür müsün? Hâlâ senin müşterin
sayılmıyor muyum?!”
Sistem:【 Anahtar eşyayı
etkinleştirmek ister misiniz?: Sahte Yeşim Guanyin. Dostane Uyarı: Bu eşya
sadece bir kez kullanılabilir.】
Shen
Qingqiu: “Luo Binghe’nın kızgınlık seviyesi şu anda kaç?”
Sistem:【30 puan.】
Shen
Qingqiu: “Neden o kadar az? Yanlış hesaplamadığından emin misin? Bu tamamıyla
bilime aykırı!”
5000
puanı yok edebilen sihirli bir eşyayı 30 puan için kesinlikle kullanamazdı!
Shen
Qingqiu: “Başka seçenekler var mı? Bu işte en yüksek ikinci plan nedir?”
Sistem:【 “Küçük Senaryo
Sürükleyici”yi kullanmak ister misiniz?】
…Adından
çok da yüksek seviye bir şey gibi gelmiyordu. Fakat bu işte en yüksek
sınıflandırılmış ikinci şey olduğuna göre kullansaydı bari. Shen Qingqiu
kararlı bir şekilde düğmeye bastı!
Luo
Binghe dudaklarını büzdü: “Bana bakmayı ya da benimle konuşmayı reddetmeniz
benim iğrenç olduğumu düşünmenizden mi?” Söylediğinde birdenbire öne ilerleyerek
ofladı: “Öyleyse, isteğinizin zıttını yapacağım!” Shen Qingqiu’nin omzunu
kavramak için elini uzattı.
Hareketini
gördüğünde Shen Qingqiu refleks olarak yana sıyrıldı. Luo Binghe boşluğu,
sadece kıyafetinin bir kısmını kavramıştı.
Cübbesi
çoktan Küçük Saray Hanımı’nın kırbaç kasırgasıyla son derece biçimsiz,
darmaduman hâlde parçalanmıştı. Şimdiyse bu yırtıkla cübbesinin çoğunluğu
doğrudan omzundan sökülmüştü.
Bu
gelişme herkesin beklentisinin ötesindeydi.
İkisi de boş bir şekilde bakmış, taş kesilmişlerdi.
Shen
Qingqiu’nin yüzüyle başına buz gibi su püskürtülmüştü, şu ana kadar sırılsıklam
ıslanmış kıyafetleri ve saçları hâlâ zambak beyazlığındaki teninden
kımıldamıyordu. Ölümsüz Bağlayan Halatlar bedenini kırmızı iplik kadar ince bir
şekilde sarıp sınırlandırıyordu. Yüzündeki ifade daha dürüst bir şekilde
şaşkına dönmüşlüğünü yansıtamazdı bile, bütün bedeni son derece... pejmürde görünüyordu.
Luo
Binghe’nın gözleri aniden genişledi.
Bir
süre sonra, birdenbire afallamaktan çıkmıştı. Luo Binghe demir lehimle yakılmış
gibi tepki vererek aniden elini savurup arkasını döndü.
Kaçamak
hareketiyle Shen Qingqiu’nin iç organlarındaki harekete hazır kan böceği
irkilmiş gibi görünüyordu. Ürkmüş hayvanlar ve tavuklar gibi dağılarak kan
damarlarındaki tıkanma hissi aniden yok olmuştu.
Shen
Qingqiu içinden sevinç gözyaşlarıyla rahatça soluklandı: sonunda gitti lanet
olasıca!
Yani
“Küçük Senaryo Sürükleyici”nin etkisi nihayetinde bu muymuş? Sadece
kıyafetlerinin etrafa saçılması mıydı? “Küçük Kıyafet Ayrıştırıcı” denseymiş
bari. Hangi kaynağı temel almışlardı? Yarı çıplak adam görmesiyle Luo
Binghe’nın fizyolojik olarak iğrenmesini kullanmak nedir?!
Bir
süre Luo Binghe kol ve bacaklarını nereye koyacağını bilmiyormuş gibi sırtını
ona vererek dimdik durdu. Aniden cübbesini ışık hızında çıkartarak arkaya
fırlattı.
Cübbe,
Shen Qingqiu’nin yüzünü kapladı.
Shen
Qingqiu: “…”
Bu ne
anlama geliyordu?
Bu
sahne, bu hareket… Niçin onu nedensiz bir şekilde huzursuz etmişti? Klasik
edepsiz “Mahvedilmiş kızı ıstıraptan kurtardıktan sonra erkek arkadaşın onun
üzerine sıcak ceketini yerleştirmesi” sahnesini düşünmeden edememişti.
Düşüncenin
sonunda Shen Qingqiu’nin kanı çekilmiş, tüyleri dikleşmişti. Kolunu eğerek
mürekkep rengindeki cübbenin omzundan süzülmesine izin verdi.
Yumuşak
dokulu zarif cübbesi yere düşmüş, ince çizgi tozlarının yapmış olduğu gümüş
hale desenini takip etmişti. Luo Binghe hışırtı sesini duyup yerde bir kenara
bırakılmış cübbeyi görmek için arkasına baktı. Shen Qingqiu dikkatlice iki kere
ona doğru itekledi.
Gerçekte
Shen Qingqiu Luo Binghe’nın ne yapıp ne yapmayacağını tartıyordu. Düşünmenin
ortasındayken henüz harekete geçerek çoktan ona doğru dönmüş Luo Binghe’yı
görebilmek için başını kaldırmıştı ki Luo Binghe’nın gözlerinden yansıyan
şiddetli ateşleri görmüştü, hiddetli ve dolmuş görünüyorlardı. Elinin üstündeki
mavi damarları şişmiş, parmak eklemlerini birkaç kez kasmıştı. Öfkesini belli
ettiği kadar yırtıcı bir şekilde birkaç kuvvetli vuruş yapmıştı.
Bu
birkaç vuruş aslında saldırılarıyla uyumluydu, hiçbir şekilde hedeflenmemişti.
Nehrin yüzeyine atılan birkaç vuruş devasa mesafede su sıçratmıştı. Başka bir
patlama mağaranın duvarında büyük bir delik oluşturmuştu. Taş parçaları
yuvarlanmıştı. Meşaleler zangırdayarak titreşip nehre düşmüştü. Aslında sönmemişlerdi,
onun yerine suyun yüzeyinde yüzüp parlayarak yanmayı sürdürdü. Alev ışığı Luo
Binghe’nın yüzünü hızla aydınlık ve karanlık olarak titretmesini, havayı dehşet
bir auranın doldurmasını sağlamıştı.
Elini
yavaşça çekip konuştu: “Neredeyse unutuyordum, Shizun kesinlikle İblis’in el
sürüp lekelediği her şeyden nefret eder.”
Asil
ve heybetli erkek kahraman aslında imajı için tamamıyla umursamazlıkla
gerçekten dağınık ve mantıksız sinir yayıyordu. Memnuniyetsiz bir çocuğun
sinirle oyuncak yapı taşlarını tekmelemesi arasında bunun ne farkı vardı? Bu
gerçekten en ucuzunu tercih etmekti, gerçekten en ucuzunu tercih etmekti.
Tamamen
sağlam mağara Luo Binghe’nın yeterince sinirini çıkartana kadar delik ve
çukurlarla dolarak paramparça olmuştu.
Luo
Binghe arkasını döndüğünde Shen Qingqiu hâlâ seyircinin sıradan tavrına
sahipti, hiçbir şey olmamış gibiydi. Luo Binghe’nın şakakları birkaç kez nabız
gibi atmıştı. Dişlerini sıktı: “…Bir ayda nasıl rezil edilip ününüzün
mahvolacağını kendi gözlerimle görmek istiyorum!”
Son
cümleyi çıkarıp attıktan sonra hiddetle ayrıldı. Mağaradan ayrıldıktan sonra
vahşice düzeneği ezdi. Gelişen gümbürtünün ardından su perdesi tekrardan aşağı
doğru akmaya başladı. Shen Qingqiu en baştaki yerinde oturuyordu, tamamıyla
şaşkınlığa uğramıştı. Çoktan Luo Binghe’nın avcundaki mahkûma indirgenmişti,
öyleyse, Luo Binghe’nın bu siniri nereden geliyordu?
*****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder