Luo Binghe konuştu: “Başkalarının
rüyalarına konuk olup sık sık ev sahibini değiştirdiğinden ikisi değiştikçe
ruhanî enerjin de ruhun da zayıflar. Yine de bir ev sahibini uzun süreli mandallayıp*
düzeltirsen kaynağını kendi ruhunun asıl durumuna getirebilirsin.”
Mandallamak: Bildiğiniz mandaldan bahsediyor, bir ev
sahibini tutturup bırakmama açısından sanırım.
Durdu, ardından konuştu: “Bu Kadim
Rüya İblisi’nin ağırlayıp geliştirmek için beni seçmekte ısrar etmesinin nedeni
ömrünün sonuna gelmesi olabilir mi?”
Onun tarafından görüldüğü kadarıyla
Rüya İblisi bunu reddetmemişti ve sinirli değildi. Onun yerine cömertçe kabûl
etti: “Fena değil! Senin gibi bir veledin bu durumu bilebilecek kadar böylesine
çok bilgili ve güçlü bir zihne sahip olabileceğini düşünmemiştim bile.”
Luo Binghe az önceki sözlerinin atıp
tutmaktan ibaret olduğunu ona söylemeyecekti.
Rüya İblisi onun sakin, kendinde
ifadesini fark etti ama bu veledin aklındakini anlayamadı. Devam etti: “Yine de
bunu farzetmemelisin, bu yaşlı adam ne olursa olsun seni ağırlamalı. İblisler
arasından yetenekliler binlerce, binlerce kişiler ve bu onur için diz
çökmeliler! Fakat sen, sen kararlarını dikkatli bir şekilde tartmalı, bu fırsatı
kaçırıp kaçırmaman konusunda düşünmelisin.”
Doğrusu, bütün bu yıllar onun ruhunu
zayıflatmış. Aslında şeytanî enerjiyle yaşıyor, iyi durumda hayatın tadını
çıkartıyordu ve belki seksen yıl efsun yaptıktan sonra ejder kadar cesur,
kaplan kadar hayat dolu olmuştu. Yine de Sha Hualing’in niçin şeytanî
enerjisini aptal bir şekilde silahı olarak kullandığını ve Luo Binghe’nın
bedeninde gizlice sakladığını anlayamamıştı. Başka ağırlayacak birisini bulacak
kadar enerjiye sahip değildi.
Fakat çıkmaz sokağa ulaştıktan sonra
yaşayacak yeni bir yer bulmuştu. Bu veledin bedeninde zayıf ve neredeyse gizli,
güçlü bir kuvvet vardı. Son derece sevinçle dolmuştu. Nasıl onu gitmesi için
bırakabilirdi ki?
Bir kere kafasında topladığında Luo
Binghe’nın nasıl net bir şekilde reddettiğiyle ilgilenmedi. Dil döktü, sürekli
rahatsız etti, zorladı ve cezbetti, kendisi gibi şeytanî yola çalışmaya ikna
etmek için bütün yolları kullandı. Her şeyi varlığına bıraksa geçinmek için ona
daha uygun olacaktı bile.
Rüya İblisi konuştu: “Bu yaşlı adam
sana zaman verecek. Bunu baştan sona, adam akıllı düşünmelisin. Diğer türlü sen
ve Shizun’unun ruhu bu rüyada sonsuza dek hapsolup yok olacak. Bu durumda bu
yaşlı adam hâlâ başarabilir!”
Luo Binghe aniden yukarıya baktı. O
sırada Kadim Rüya İblisi genç oğlanın gözlerindeki soğuk ışıltının
parlaklığıyla sarsılıp duraklamıştı.
Luo Binghe sakin bir şekilde,
saygıyla konuştu fakat sesi buz gibiydi. “Şu anda benimle anlaşma sürecindesin
ve istediğini diyebilirsin. Fakat Shizun’u incitmek hakkında konuşursan ucuz
kurtulmana izin vermeyeceğim!”
Rüya İblisi kendini toparlamadan bir
süre şaşıp kalmıştı. İnsan Âlemi’nin böylesine küçük, düşük bir efsununu
uygulayan birisi tarafından korkutulmasına şaşırmıştı. Bunca yüz yıldır Üç
Âlemi’n her bir köşesinde, bedeni yok edildiği o acı anda bile bu tip bir
sıkıntı hissine o güçlü ustaya kadar daha önce hiç zorlanmamıştı.
Tabi ki de bu tip bir mucizeye, kahramana
özgü, baskıcı aura dendiğini bilmiyordu!
Aniden, mağaradan kahkaha patlaması
sesi geldi.
“Seni velet, gerçekten dediğimle
ilgilendin!”
Yaşlı ses sözünü bitirdiğinde Luo
Binghe aniden bacaklarının ağırlığının arttığını hissetti. Bulanıklık ve
bükülmeyle sarmalanmıştı, ardından her şey karardı.
Luo Binghe odunlukta uyandı, soğuk
terler içinde atiklikle çıktı. Cübbesi bile tamamiyle sırılsıklamdı.
Aynı zamanda, Shen Qingqiu sersemlemiş
bir şekilde yatağında doğruldu.
Sadece onlarca hızlı, zorla
solumanın ardından sonunda rahatlamayla nefesini verebildi.
Trajik karşılaştırmaktan öteydi!
Ne içindi?! Asıl eserde Ning
Yingying de rüyanın içindeki Rüya İblisi tarafından rüyanın içine atılmıştı:
niçin o rüyasında Babacığı ve Anneciği’yle sevgi dolu, çiçek toplayıp ata
bindiği bir rüyayı görüyorken, niçin o dört kişi tarafından çevrelenip
dövüldüğü, dar, tahta yolda deli gibi koşarken arkasındaki devasa ateştopu
tarafından takip edildiği bir rüyayı görüyordu?
Karşılaştığı en korkutucu şey rüya
içinde rüyanın sonuydu. Rüya İblisi de en çok neden korktuğunu göstermişti!
Karanlık, rutubetli bir zindanda
göğsünü çevreleyen halkadan havaya asılmıştı. Dört uzvunu da hissedemiyordu.
Ağzını açtı, sadece çaresizce çığlıklarının sesini bile çıkartamıyordu. Bütün
bedeni acıyla yanıyordu.
Dışarıdan kapının açılma sesini
duyduğunda ne kadar süredir rüyada olduğunu bilmiyordu. Sakin adımlar gitgide
yaklaşmıştı ve önündeki yerde bir insan gölgesi yansımıştı.
Siyah mürekkepli cübbesi gümüş
ipliklerle güzel fakat basit motiflerle işlenmişti. Bu kişiden buz gibi bir
görkem yayılıyordu, havasız zindanlardan daha nefes kesiciydi.
Shen Qingqiu bu kişinin yüzünü
görememişti fakat bu kişinin kim olduğundan emindi!
Rüya İblisi iblis efsanesinin
efsanevî şahsiyeti olmaya layıktı. Bu rüya çok fazlasıyla gerçekçi bir şekilde
yapılmıştı. Çürüğün rutubetli kokusu bile hâlâ burnundaydı, insanın kusmasını
sağlardı.
Shen Qingqiu bir süre isteksizce
oturdu, ardından yataktan yuvarlanıp kusmaya başladı.
Ding dong. Ölümsüz sistemin uyarısı
çıkmak için bu anı seçti: 【 ‘Rüya İblisi
Sihri’ olay örgüsünü tamamladığın için tebrikler! Sistem seni 500 doğru şeyi yapma
cesaretiyle ödüllendiriyor! Lütfen gayret etmeye devam edin!】
Shen Qingqiu patladı: ‘Ananı sikeyim,
puanımı almak için tehdit ettiğinde de 500 değil miydi? Bütün bu cezaların
ayarlaması gerçekten uygun mu? Ayrıca çoktan rüya içindeki rüya hikâye gidişatının
üzerinden geçtim, nasıl diğer kazanç kadar da bana bunu vermezsin? Sistem,
ruhsuz olma, yeni bir kontrat imzalamalıyız!’
Bu sırada bir kişi sert esinti gibi
bambu kapıları yıkıp geçti:
“Shizun!”
Sesi duyduğunda kime ait olduğunu
anladı. Shen Qingqiu ıstıraplı bir şekilde gözlerini devirdi. Şu anda onun
yüzünü gerçekten görmek istemiyordu! Bir gölge* olmuştu bile!
Gölge: İngilizceye çeviren kişi İngilizce zor
olduğundan gölge yerine travma diye çevirip geçmiş ama öyle yapmanın yanlış
olacağını düşündüm. Jung psikolojisinde bu, bilinçli egonun kendi içinde
tanımlamadığı kişiliğinin bilinçsiz bir yönüne veya bilinçaltının bütününe,
yani her şeyde kişi tam olarak bilinçli değildir. Kısacası, gölge bilinmeyen
taraftır. Daha detaylı araştırmak isterseniz bakabilirsiniz, az çok anlamanız
için açıklamak istedim. Sadece burada bu anlamda geçmekte tabi, aman diğer
gölgeleri bu sanıp kafanızı karıştırmayın. J
Beklenildiği gibi, Luo Binghe çoktan
kendisini onun yanına fırlatmıştı, endişeyle sordu: “Shizun, nasılsın? Rahatsızlık
veren bir şey mi var?”
Gayet iyiyim! Birazcık daha uzağa
gidersen eğer çok daha iyi olacağım!
Shen Qingqiu umursuzca canlı bir
tavırla kendini kaldırdı: “Bu ustadan yana her şey iyi…”
Luo Binghe aslında ona yardım etmek
istiyordu, elinin ittirilmesiyle şok olmasına engel olamadı.
Shen Qingqiu gerçekten ifadesindeki
küçük değişiklikleri fark etmemişti. Kıyafetine yeniden çekidüzen verdikten
sonra ifadesinin yok olmadığını onaylayıp sordu: “O Rüya İblisi sana hiçbir
zorluk yaşattı mı?”
Zorluk? O Rüya İblisi, Luo Binghe’ya
diz çöktürtüp Tanrı gibi davrandırabilir ve hâlâ sadık olmadığını
düşündürebilirdi. Shen Qingqiu farkındaydı fakat yine de sormuştu. Luo Binghe
bir anlığına duraksadı, ardından cevapladı: “O Kıdemli iblisin yeterince ruhanî
gücü yoktu. Sonrasında bu mürit öfkeyle rüyadan çıktı. Shizun, rüya içindeki
rüyada herhangi bir şeyle karşılaştın mı?”
Shen Qingqiu yüzsüzce övündü: “Bir
şeyle karşılaşsam bile bu ustanın baş edemeyeceği hiçbir şey yok!”
Üzgünüm (:□)∠). Aslında gerçekten baş edilemezdi!
Şu anda hâlâ az evvelki travmada
ikametgâh ediyordu. Luo Binghe ona çok yakındı, bütün tüylerinin diken diken
olmasına neden olmuştu, bakışı bile tuhaf ve kaçamaktı. Luo Binghe neden böyle
olduğundan emin değildi fakat tuhaf ifadesini ve kaçamak bakışlarını fark
etmişti, biraz kaygılanmış ve endişelenmişti. Başını öne eğip yüz yüze bir şeyleri
yoluna nasıl sokabileceğini sormak istiyordu.
Neyse ki Shen Qingqiu
soğukkanlılığını çabucak geri kazanmış, bu esnada usta olarak ne yapması
gerektiğini hatırlamıştı. Sonraki anda elini uzatıp Luo Binghe’nın bileğini
kavradı, diğerini biraz şaşırtmıştı.
Shen Qingqiu sert bir şekilde
konuştu: “İblis Âlemi ruhunun zihnini ele geçirmesi şaka değil. Binghe,
sakinleş, bu usta seni inceleyecek. Bu Rüya İblisi’nin etkisi iyi değil.”
Shifu’nun ona dosdoğru olması Luo
Binghe’nın kalbini biraz rahatlatmıştı, itaatkâr bir şekilde konuştu: “Evet.”
İçinden aşırı heyecanla gerildiğini hissetti.
Ya Shen Qingqiu İblis Âlemi’nden maruz kaldığı iblis mührünü bedeninden
çıkarırsa...
Neyse ki Shen Qingqiu onu kontrol
etmede pek dikkatli olmasına rağmen, hiçbir anormallik bulmadı. Tabi ki de
inceleme her şeyi göstermiyordu. Rüya İblisi tarafından biriken bu güç yüz
yıllardır nam salmış bir ündü, kusursuz yetenek demekti. Fakat zamanla bu da
tabi ki de geçecekti.
Shen Qingqiu’nin incelemesinde sonuç
çıkmadı fakat hâlâ Luo Binghe’ya odaklıydı. Bir şey olursa acilen ona
bildirmeliydi.
Luo Binghe sordu: “Shizun,
iblisler... Hepsi affedilemez kötüler ve kesinlikle öldürülmeliler mi?”
Onun ifadesine bakmadan bile Shen
Qingqiu şu anda anlamıştı, Luo Binghe iblisle insanın ayrımını gibi iyiyle
kötünün bir arada olmasının acizliği konusunda tereddüt ediyor olmalıydı. Ona
tekrardan öğretmenin vaktiydi.
Shen Qingqiu düşündü, ardından
konuştu: “Böyle bir olay olmamalı. İnsanlar bile iyi ve kötü diye ayrılırken elbette
iblislerin de farklılıkları olmalı. Biz sadece İblis Âlemi halkını insanlara
eziyet ederken görebiliyoruz fakat başka bir taraftan masum iblislere insanlar
da zarar vermekte. Birçok sefer bunlar sadece iki tarafın da ayrımını daha da derinleşmesine
neden olan ırksal görüşlerdi.”
Örnek olarak o zamanki Luo
Binghe’nın annesiyle babasının zulme uğramasındaki asıl gerçek. Gerçekten de
sadece âşık olmak isteyen iki gençtiler fakat dikkatli değillerdi, herkesin
paniklemesini sağlayacak kadar iyi tanınıyorlardı.
Bu en eski nedendi, daha eskisi
olamazdı. Bugünkü zamanda bu tip antik, wuxia ve xianxia dramaları
birleştirildiğinde hepsi bu gizli gerçeği barındırıyordu. Yine de bu iblis ve
insan kini denizden daha da derinleşti, antik zamanlardan günümüze olan bütün
savaşları bunun üzerineydi. Geleneklere çok karşılardı ve dünyanın ayıbını
kazanıyorlardı.
Bu, Luo Binghe’nın böyle bir şeyi
usta seviyesindeki birisinden duyduğu ilk seferdi. Şaşkınlıktan donmuştu, kalbi
peng peng atıyordu. Zorla sakinleşip konuştu: “Shizun iblisle bir ilişkin olsa
bile bunun kötü olmayabileceğini söylüyor, değil mi?”
Shen Qingqiu cevabı beklerken onun
küçük heyecanını ve endişesini fark etti, gülümsedi: “Kasten yanlış bir şey
yapılmayıp içi doğru oldukça o taraftan arkadaşın olabilir. Kötüleri böylesine
ayıran bir çizgiler ırkla ya da Âlem’le kararlaştırılmıyor. Dahası iblisler doğal
olarak insanlardan çok daha fazla güçlü ruhanî enerjiyle doğar. Bu durumda bu
usta tamamıyla takdir ediyor. Güçleri iyi kullanıma koyulup doğru yolda
kullanılırsa daha iyi ne olabilir ki?”
İblis ırkı harika doğal efsun
yeteneğine sahipler, 10 yılda İnsan Âlemi’ni kesinlikle baskı altına alacaktır.
Irkları farklı olduğu gibi güçleri de tabi ki farklıdır. İnsan Âlemi ruhanî
enerjisine güvenirken İblis Âlemi şer enerjisine inanır, Shen Qingqiu çoğunlukla
aynı şey olması gerektiğini düşündü, sadece rengi ve hissi aynı değildi. Ayrıca
İblis Âlemi’nin Feng Shui’sinin* iyi mi ne olduğunu bilmiyordu fakat iblislerin
büyük bir çoğunluğu şer enerjiyle dolu şekilde doğardı. Üç yaşında yaşayan
birisini ortadan ayırabilecek, sekiz yaşında dağı bölüp taş kıracak... öhöm,
öhöm, bu biraz abartı oldu.
Feng Shui: Rüzgâr" ve "su"
anlamına gelen, doğada var olan yaşam enerjisini, yaşanılan mekânlarda harekete
geçirme yöntemlerini gösteren eski bir Çin öğretisidir.
Yine de, asıl önemli olan şey,
birçok Merkezî Ova insanları on yıl efsun yapıp sadece gülümseyen bebek
seviyesine ulaşabiliyorlar. Hatta çoğu insan yapay, kurumuş göl gibiydiler,
ruhanî enerjileri sıfır yumurta* olabilirdi… daha kötüsü olamazdı. İnsanların
yaprak savurup tohum açar gibi üremeyip İblis ırkı halkı nadir olmasaydı İnsan
Âlemi İblis Âlemi tarafından çoktan sömürgeleştirmiş olacaktı… diğer türlü
diğerlerine zorbalık yapma üzerine olan plan tam olarak işlemezdi.
Sıfır Yumurta: Yumurta sıfıra benzediğinden öyle
geçiyor, Çin esprisi sanırsam.
Bu sözler söylendiğinde Luo
Binghe’nın gözleri yavaş yavaş aydınlanıp ışıldadı.
Adil olmasına rağmen ukala bir adam
değildi. Yok edilemeyeceğine göre kullanmak en iyisiydi. Muhtemelen daha bile
güçlenecekti!
Kendi elleriyle Shizun’u herhangi
birisinden koruyabilecek kadar yeterli güce sahipti. Gücü, Shizun en ufak bir
hasar almayacak kadar yeterliydi.
Sistem bir bildiri yayınladı:【 Kahraman
şeytanî efsun için çalışmaya karar verdi, Doğru Şeyi Yapma Seviyesi +50!】
Doğru Şeyi Yapma Cesareti sadece 50…
Luo Binghe şeytanî efsunu Rüya İblisi’yle öğrendikten sonra gücü en az on kez
arttı. O zamandan beri uzun bir süre kızlarla takıldı, her şey başarıyla
ilerledi, sen sadece bana doğru şeyi yapma seviyemin 50 olduğunu mu
söylüyorsun?
Shen Qingqiu artık sisteme daha
fazla küfür etmek istemiyordu. Her neyse, bu bir tesadüftü. Aslında sadece bu
tip kelimeleri söylemenin zevkini deneyimlemek istemişti. Sonuçta bilgin, ileri
görüşlü sayılacak birisini birçok drama bekliyordu, bu tip şeyleri söylemek
içine işliyordu.
Bir süre yeri göğü sallayan
başarının dalgınlığından sonra Shen Qingqiu’de gece boyunca uyuyamadığı için
iki koyu halka belirmişti. Elini salladı: “Gecenin bir yarısı. Başka bir şey
yoksa çabucak git ve dinlen.” Luo Binghe itaatkâr bir şekilde gözden uzaklaştı.
Fakat Shen Qingqiu ardından ona
seslendiğini duyana kadar çok fazla adım atıp ilerleyemedi: “Geri gel.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder