1 Şubat 2020 Cumartesi

THE SCUM VILLAIN'S SELF-SAVING SYSTEM BÖLÜM 20: ZOR GÖREV


Hızlıca arkasına döndü: “Shizun, başka bir emriniz mi var?”

 

Shen Qingqiu konuştu: “Odalar bu tarafta. Neden zıt istikāmette ilerliyorsun?”

 

İster müritlerin yatakhanesi isterse odunluk olsun, çıkış sol taraftaydı. Yine de Luo Binghe doğrudan sağa gidiyordu.

 

Luo Binghe konuştu: “Bu mürit mutfağa gidip Shizun’un yarınki kahvaltısını hazırlamak istiyor.”

 

Shen Qingqiu biraz zor durumda hissetti.

 

Gerçekten Luo Binghe’nın yaptığı kahvaltıyı yemek istiyordu fakat bir çocuğu gecenin büyük bir kısmı yemek yapmak için uykusuz bırakmak daha çok üvey annesiyle Cinderella gibiydi… yine de reddedilmeliydi, insancıl değildi.

 

Sonunda, vicdanı iştahından üstün gelmişti. Bir kere öksürdü: “Saçmalık. Gecenin bir yarısı yemek yapmak* ne demek? Git ve uyu.”

 

Gecenin Bir Yarısı Yemek Yapmak: Gece 11’le 1 arasından bahsediliyor. Elektrik ışığı olmadığı dönemlerde insanlar genelde güneş battığında uyuyup doğduğunda uyanırlarmış, yani sabah 5-6 gibi uyanıyorlar. O nedenle Luo Binghe’nın uykusunu çok alamayacağını söylüyor.

 

Luo Binghe onun iyice dinlenemeyeceğinden endişelendiğini biliyordu. Gülümsedi, fakat uyumayı planlamıyordu. Geri dönüp gizlice mutfağa giderek kafa yormaya hazırlandı.

 

Shen Qingqiu aslında hâlâ odunlukta mı uyuduğunu sormak istemişti. Gençlerin onuru ve özgüveni vardır, bu yüzden direkt sormak pek iyi olmayacaktır. Diğer yandan, eğer Luo Binghe müritlerin yatakhanesinde uyuyabilse bile sadece Ming Fan’ın emri altındakilerden ayrı tutulacaktı. Onun tuhaf bir şekilde acınası olduğunu hissetti.

 

Shen Qingqiu bir anlığına düşündü, ardından konuştu: “Yarın eşyalarınla birlikte buraya gel.”

 

Luo Binghe ne demek istediğini anlamadı: “?... Shizun?”

 

Shen Qingqiu konuştu: “Bambu evimin dışında, kenarda bir oda var. Yarından itibaren orada yaşamaya başlayacaksın.”

 

Biraz daha yakında yaşasaydı ona kahvaltı yapıp odaları temizlemek çok rahat olacaktı… Shen Qingqiu nefsini düzenleme özelliğinin baştan aşağı biraz sarsıldığını hissetti. Önceden Luo Binghe’yla ciddi bir stresle karşı karşıya geldiler fakat şimdi gizlice ellerini ovuşturup hikâyenin konusunun kahramanın rahatlıkla çay taşıyıp ona suyu servis edecek şekilde ilerlemesine izin veriyordu. Bu gerçekten böyle iyi miydi?!

 

Hayal gücü bu düşler içerisinde uçarken çılgınlaşmıştı, diğer kişinin tepkisini fark etmemişti. Aniden, Luo Binghe üzerine fırlayıp ona sımsıkı bir şekilde sarıldı.

 

Hazırlıksız yakalanmıştı, Shen Qingqiu ilk olarak şok oldu, ardından yüzü kırmızıya döndü.

 

Onu terk ettiği yıllarda sonunda sıkıca sarılmış ve sonucu sıcak, mis kokulu fingirdek kız kardeşlerininki gibi değil, toy delikanlılığın ağır bastığı bir havadaydı, ahh-

 

Luo Binghe çok mutluydu, kolları boynuna dolanmıştı ve bırakmayı reddediyordu, kulaklarının dibinde seslenmeye devam ediyordu: “Shifu! Shifu!”

 

Shen Qingqiu ellerini koyduğu yerde desteklemek yerine bir süre durakladı, ardından Luo Binghe’nın başına uzanıp saçlarını okşadı:  “Pekâlâ. Bu kadar büyümene rağmen böyle davranmaya utanmıyor musun, artık on yaşında bir çocuk değilsin, nasıl bir davranış bu?”

 

Utanmıyor Musun: İngilizceye çeviren kişi de belirtmiş, ben de atlamak istemedim o nedenle. Sertçe azarlar gibi değil de aileden birisinin “… yaşa geldin utanmıyor musun böyle yapmaya?” der gibi daha sıcak, içten bir şekilde dillendirmesine benzer şekilde söylemekte.


Aslında, Luo Binghe pek farkında değildi. O bunları söyledikten sonra aniden utandı. Bu denli mutlu ve heyecanlı olmasaydı böylesine yüksek, ulaşılamaz Shizun’a böyle davranmaya nasıl cesaret edebilirdi? Çabuk fakat isteksiz bir şekilde Shen Qingqiu’nin bedeninden kendini çekti, yüzü tamamıyla kırmızıydı “Evet, bu mürit kendisini aştı.”

 

Sarılmak için neden arayan, on yaşından küçük bir çocuğun böyle şeyleri yapması şirin sayılırdı. On beş yaşındaki Luo Binghe’nın bunu yapması… hâlâ şirindi!

 

Hâlâ uzamakta olan saplı, yeşil soğan kadar küçük, yakışıklı, ince yüze sahip bu çocuk ne yaparsa yapsın şirin olurdu!

 

Luo Binghe bir süre gerilmiş, şaşırmıştı fakat aniden Shen Qingqiu’nin yüzünün renginin pek iyi olmadığını fark etti.

 

Ölümsüz bir beden için bile eski yaraları varsa ve güçlü bir zehir verilirse, devamında onun yüzünden Rüya İblisi’nin rüyasına bulaştığından iyi dinlenememiş ve buna dayanamamasına karşın Shen Qingqiu’nin görünüşünün az çok beti benzi atmış, solgun olması gayet doğaldı. Luo Binghe’nın Shen Qingqiu’yi oyalayıp daha fazla dinlenmesini engellemeye yüzü olmadığından çekildi. Hâlâ odunluğa gitmiyordu, özellikle aşağı yukarı mutfağa doğru ilerledi.

 

Kafasında oturttu: Uzun bir süre, Shizun’un iyileşmesi için yemeklerindeki besinlere çok daha özen gösterecekti!

 

Sistem bildirimi dillendirdiğinde Luo Binghe odadan daha yeni çıkmıştı.

 

Kahramanın Doğru Şeyi Yapma Cesareti seviyesi +50!

 

Shen Qingqiu afallamıştı.

 

Başka bir 50 nasıl eklenmişti? Sistem gecikmiş miydi, yoksa sistem aniden merhametli olmayı öğrenip olmaya karar vererek bana biraz daha önceden mi verdi?

 

Boş verin, çok uykusu vardı ve puanların neden eklendiğini düşünecek gücü yoktu. Her neyse, bu yaşlı adama sarılmasının ona daha fazla puan vermesine neden olması imkansızdı, hahahahaha…

 

Sonraki gün Shen Qingqiu doğal bir şekilde balıkla pirincin birbirine karışmış lezzetli, hafif kokusuyla uyandığında uykusunu adam akıllı almamıştı. Bambu evinin dışında Luo Binghe çoktan yemeği hazırlamıştı. Bu koku durmadan sürüklenip sadece sade yemekler yiyen ve diğer taraftan gözetlemekte olan Qing Jing Tepesi müritlerinin üzerinden çoktan geçmişti.

 


 

Ming Fan ve diğerleri cübbelerinin kenarlarını ısırıp gözetlerken çok sinirliydiler, özellikle de Shen Qingqiu’nin kenarda oturup sevgiyle Luo Binghe’nın sevgi dolu eserini överken sinirliydiler. İkisi de gülümsüyordu, ilişkileri keyifle ahenkleniyordu. Diğerlerinin dertli hisleri en üst noktaya ulaşmıştı.

 

Çok utanmazcaydı! Yani bu tuhaf, aşağılık ve inanışa ters düşen zeki planları vasıtasıyla Shizun’un mutluluğunu etkiliyordu!

 

Gün kararıncaya kadar Luo Binghe’nın Shen Qingqiu’nin bambu evinin yanındaki kulübeye taşındığını gördüler. Temiz havada üzerine yıldırım çarpması gibiydi, çarptığında Luo Binghe’ya zorbalık yaparak büyümüş Qing Jing Tepesi müritlerini ceset yığınına çevirmişti.

 

 “Taşınma” diye geçiyordu fakat oraya taşınan tek kişi sadece Luo Binghe’ydı. Çünkü onunla başlamamak için pek bir şeyi yoktu.

 

Yastık? Odunluktaki samanları sıkıştırarak yastık yapmıştı. Battaniye? Dış cübbesini çıkarttığında onu örtmesi için yeterliydi… ve bunun gibi şeyleri Shen Qingqiu onun için tabi ki de hazırlayacaktı.

 

Shen Qingqiu her zaman Luo Binghe’nın hayatının çok fazla acı çekmeyle dolu olduğunu düşünmüştür, bütün bunlar çocuk tacizciliğinin tarihiydi. Cang Qiong Dağı, iyi ya da kötü olsun, çok da büyük bir efsun sektiydi ve bu denli kötücül, anlayışsız olanakları yoktu.

 

O gece, Luo Binghe hayatı boyunca ilk kez normal bir yatakta yatmıştı.

 

Geçmişte buz tutmuş nehirde süzülen tahta leğende, rutubet üstünde ve soğuk tabanda, gürültülü ve sesli sokaklarda, hatta rüzgâr onu yemeye çalışırken dağın içindeki mağarada ve çiyde bile uyumuştu*. Şu anda yumuşak, temiz ve büyük bir yatakta uzanmak bedeni süzülüyor gibi hissettirmişti, gerçek değil gibi geliyordu.

 

Rüzgâr Onu Yemeye Çalışırken Mağarada Uyumak: Zor zamanlardan geçtiğini belirtiyor. Tuhaf betimlemeler var, farkındayım ama her şeyi de dilimize tam teşekkürlü geçiremiyorum yoksa romanı baştan yazmış gibi olacağım. :/

 

Özellikle Shen Qingqiu’nin bir duvar ardında uyuduğunu düşündüğünde.

 

Bütün gece, çok fazla düşündüğünden de olabilirdi, Rüya İblisi rüyasında belirmemişti.

 

Luo Binghe’nın ifadesi değişmedi. Sakin bir şekilde oturup bekledi. Birkaç gün geçtikten sonra Rüya İblisi tekrardan belirdi.

 

Bu sefer Rüya İblisi herhangi gizemli rüya büyüsüyle ya da gizemiyle canını sıkmamıştı. Siyah sis yığını şeklinde olmasına rağmen direkt olarak Luo Binghe’nın rüyasında belirmişti.

 

Luo Binghe’nın gözlerinin önünde bu siyah sis yığını bir araya geldi, değişti ve yaşlı adamın sesi içinden geldi: “Velet, üç gün sonra neye karar verdin?”

 

Luo Binghe soruyla karşılık verdi: “Karar verdiğim şeyi Kadim Rüya İblisi bilmiyor mu?”

 

Rüya İblisi hei hei diyerek güldü: “Kesinlikle pişman olmayacağın bir şeye karar verdin. Velet, bu günü iyi hatırla. Bugün senin parlak yükselişinin başlangıcı!”

 

Bu gencin parlak yükseliş için rüyaya ihtiyacı yoktu. Ne kadar mutlu bir şekilde söylerse söylesin Luo Binghe hareket etmedi, sadece yumruk yapmış olduğu elini kavrayarak törene uygun konuştu: “Bu daha genç neslin bir isteği var.”

 

 “Ne istersen hepsi konuşulacak! Çabucak konuşmayı bitir ki bana ustan olarak yemin et.” Bu Rüya İblisi hâlâ teşvik ediyordu fakat hayâl ettiğinin fazla güzel olduğunu bilmiyordu…

 

Luo Binghe konuştu: “Bu daha genç neslin isteği… doğruyu söylemek gerekirse, usta hakkında. Shizun’un bana lütfu dağ kadar fazla. Gerçekten otoritesine saygısızlık edip başkasını usta olarak kabûllenemem.”

 

Rüya İblisi aniden konuşmaya başladığında daha sözünü bitirmemişti, tahammülünün sınırlarına dayanmıştı: “Tamam, tamam, tamam! Bu yaşlı adam müridinin unvanını istemiyor, bu uygun mu?!”

 

Onu kaybetmekten daha büyük ve kötü bir şey var mıydı? Birisine kendi tekniklerini öğretip o kişinin sana bir kez bile shifu dememesine izin verecek kadar ileri gitmişti. Öz kızının ailesinin kapı eşiğinden girdiğinde isminin olmaması kadar acınasıydı!

 

Luo Binghe tatmin olmuştu: “O hâlde bu Kadim’e çok teşekkür ederim.”

 

En azından Shen Qingqiu dışında birisine shifu demeyecekti.

 

Rüya İblisi onun görünüşüne dikkat etti: hâlâ bu bedene sahip olursa burnu kırıldığında çok öfkelenirdi.

 

Bu Luo Binghe; Shen Qingqiu’nin önünde terbiyeli, uysal, hatta daha çok küçük beyaz çiçek gibiydi. Nasıl oluyor da başka insanların önünde böylesine baş edilmesi zor olabiliyordu?! Tamamıyla farklı iki izlenimdi, iki farklı insan gibiydi!

 

Gerçekten bu yaşlı adamı öldürebilecek kadar hiddetliydi!

 

Zaman su gibi geçmişti, güneş ve ay yukarı aşağı gidip gelmişlerdi.

 

… Shen Qingqiu gerçekten böylesine berbat, oldukça sıradan söylenişiyle dillendirmek istemiyordu fakat başka bir deyişle kullanabileceği başka uygun bir ifade bulamamıştı.

 

Qing Jing Tepesi’ndeki her gün qin çaldı, kitap okudu, kaligrafiyle uğraştı, resim boyadı, dövüş sanatına pratik yaptı, Luo Binghe’nın yeterince lezzetli yemek yapmaması konusunda titizdi, ara sıra Liu Qingge’yla daha çok atışır hâle gelmişti. Yue Qingyuan’ın yerine ne zaman çalışmaların raporunu vermek için gitse günler uçup gidiyordu, hayattaki amacı daha çok ‘hayatta zaman geçirip ölümü bekle’ oluyordu.

 

Ta ki Ölümsüz İttifak Ligi’nin geldiği zamana kadar.

 

O gün sonunda gelmişti. Günler Shen Qingqiu’nin neredeyse romandaki ilk büyük zirveyi unutmasını sağlayacak kadar fazlasıyla sakindi.

 

Luo Binghe’dan dolayı hayatındaki zirveye tırmanmasını, sayısız beyaz güzellikle evlenmeyi, ayrıca sökülemez mühre yönelik ilk adımlarını askıya almasını gerçekten neredeyse unutacaktı!

 

Bu sebeple bronz davetiye ulaştığında Shen Qingqiu oldukça korkmuştu.

 

Ölümsüz İttifak Ligi “Proud Immortal Demon’s Way”deki ilk en büyük karardı. Aynı zamanda kitabın dönüm noktasıydı.

 

Dört yıl boyunca Ölümsüz İttifak Ligi bir acemi seçerek ona ün ve servet imkânı sunuyordu. Asıl sekt başının görüşüne uygun şekli her yıl değişse de altın bir liste kesinlike oluyordu.

 

Ne olursa olsun Jianghu’dan* ya da hangi sektten olduğuna kaynaklı olarak Lig’de ne kadar uzun süre temsil edersen ismin altın listede yer alıp dünya çapında ünlenirsin.

 

Jianghu: Nehirler ve ırmaklar anlamına gelmekte fakat dövüş sanatları dünyasından bahsediyor. Efsun dünyasıyla dövüş sanatları dünyası arasında ölümsüzlük gibi farklılıklar var. Efsuncular bütün sıradan dövüş sanatçılarından oldukça üstün sayılır ve sıradan Jianghu halkını genelde küçümserler.

 

Önceden “Proud Immortal Demon’s Way”de sıcak karşılama yoktu fakat Ölümsüzlük İttifak Ligi bölümünde kitabın göz atılması ve takipçileri bir hayli artış göstermişti, aniden yükselmişti!

 

Yükselmesinin nedeni buradan başlamıyordu. Yüce Gökyüzüne Ateş Eden Uçak asıl değerlerin tamamını bırakıp okuyuculara dalgalandırarak çelikle dövülmüş kahraman ve su kadar zarif kız kardeşler gel-gitleriyle düzgün görünüşlü bölümlerin yazımlarının bütün açıklamaları yüzünüzü coşkuyla kırmızıya dönüştürecek türdendi, ayrıca önemli bir nedeni de vardı. Bu, Shen Qingqiu’nin niçin sonuna kadar okumasına neden olan şeydi.

 

Kafa karıştırıcı sahneleriydi!

 

Yüce Gökyüzüne Ateş Eden Uçak; insan olarak efsun dünyasının doğru dürüst nasıl kurulacağını bile araştırmamış, sık sık Qi arınması ya da düzenli Yeni Oluşan Ruh dönemini bile kavrayamamıştı, gerçekten çoğu insandan sırf bu yüzden tsukkomi* olmamışlardı çünkü bu romanın satılma nedeni değildi.

 

Tsukkomi: Japonlara ait olan Manzai isimli geleneksel stand-up komedi türündeki diyaloglarla oluşan bu türdeki karakterlerden birisidir. Komik ya da şapşal bir şeye değinilme gibi bir anlama da gelmekte fakat buradaki durumda sinirle çıkışmalardan bahsetmekte.

 

 “Proud Immortal Demon’s Way” ‘efsun’ romanı diye geçen bir kitaptı fakat daha çok ‘doğaüstü’ roman diye geçmeliydi. Çoğu doğaüstü içerik tamamıyla ‘efsun’ bölümlerini ezip geçiyordu. Efsun metni, romanı yazıya dökmek için modeldi, daha çok doğaüstü roman olarak ilgi çekiyordu.

 

Sonuç olarak, çok yakında, Shen Qingqiu romanda anlatılmış bütün farklı tipte aşırı berbat, acımasız doğaüstü yaratıklarla yüzleşecekti.

 

Daha da önemlisi, çok yakında, kişisel olarak şeytanî mirası açıklığa kavuşmuş Luo Binghe’yla ilgilenip acımasız bir şekilde onu Sonsuz Uçurum’da öldürmeliydi.

 

Kaderin, hikâye çizgisinin, çarkı çoktan yavaş bir şekilde dönmeye başlamıştı…

 

*****



Önceki Bölüm ― Sonraki Bölüm

  

2 yorum:

  1. Mangatr kapatıldı. Bölümleri nerede yayınlayacaksınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MangaTR tekrardan açılmasaydı eğer belki bir alternatif arardık. Şayet öyle bir durum tekrar olursa zaten bölümlerimizi MEGA'dan yüklüyoruz, buradan da zaten haber veriyoruz. Yani en kötü ihtimal MEGA'dan ulaşıp buradan haberdâr olmaya devam ederiniz. :)

      Sil