Hızlıca arkasına döndü: “Shizun,
başka bir emriniz mi var?”
Shen Qingqiu konuştu: “Odalar bu tarafta.
Neden zıt istikāmette ilerliyorsun?”
İster müritlerin yatakhanesi isterse
odunluk olsun, çıkış sol taraftaydı. Yine de Luo Binghe doğrudan sağa
gidiyordu.
Luo Binghe konuştu: “Bu mürit
mutfağa gidip Shizun’un yarınki kahvaltısını hazırlamak istiyor.”
Shen Qingqiu biraz zor durumda
hissetti.
Gerçekten Luo Binghe’nın yaptığı
kahvaltıyı yemek istiyordu fakat bir çocuğu gecenin büyük bir kısmı yemek
yapmak için uykusuz bırakmak daha çok üvey annesiyle Cinderella gibiydi… yine
de reddedilmeliydi, insancıl değildi.
Sonunda, vicdanı iştahından üstün
gelmişti. Bir kere öksürdü: “Saçmalık. Gecenin bir yarısı yemek yapmak* ne
demek? Git ve uyu.”
Gecenin Bir Yarısı Yemek Yapmak: Gece 11’le 1
arasından bahsediliyor. Elektrik ışığı olmadığı dönemlerde insanlar genelde
güneş battığında uyuyup doğduğunda uyanırlarmış, yani sabah 5-6 gibi
uyanıyorlar. O nedenle Luo Binghe’nın uykusunu çok alamayacağını söylüyor.
Luo Binghe onun iyice
dinlenemeyeceğinden endişelendiğini biliyordu. Gülümsedi, fakat uyumayı
planlamıyordu. Geri dönüp gizlice mutfağa giderek kafa yormaya hazırlandı.
Shen Qingqiu aslında hâlâ odunlukta
mı uyuduğunu sormak istemişti. Gençlerin onuru ve özgüveni vardır, bu yüzden
direkt sormak pek iyi olmayacaktır. Diğer yandan, eğer Luo Binghe müritlerin
yatakhanesinde uyuyabilse bile sadece Ming Fan’ın emri altındakilerden ayrı
tutulacaktı. Onun tuhaf bir şekilde acınası olduğunu hissetti.
Shen Qingqiu bir anlığına düşündü,
ardından konuştu: “Yarın eşyalarınla birlikte buraya gel.”
Luo Binghe ne demek istediğini
anlamadı: “?... Shizun?”
Shen Qingqiu konuştu: “Bambu evimin
dışında, kenarda bir oda var. Yarından itibaren orada yaşamaya başlayacaksın.”
Biraz daha yakında yaşasaydı ona
kahvaltı yapıp odaları temizlemek çok rahat olacaktı… Shen Qingqiu nefsini
düzenleme özelliğinin baştan aşağı biraz sarsıldığını hissetti. Önceden Luo
Binghe’yla ciddi bir stresle karşı karşıya geldiler fakat şimdi gizlice
ellerini ovuşturup hikâyenin konusunun kahramanın rahatlıkla çay taşıyıp ona
suyu servis edecek şekilde ilerlemesine izin veriyordu. Bu gerçekten böyle iyi
miydi?!
Hayal gücü bu düşler içerisinde
uçarken çılgınlaşmıştı, diğer kişinin tepkisini fark etmemişti. Aniden, Luo
Binghe üzerine fırlayıp ona sımsıkı bir şekilde sarıldı.
Hazırlıksız yakalanmıştı, Shen
Qingqiu ilk olarak şok oldu, ardından yüzü kırmızıya döndü.
Onu terk ettiği yıllarda sonunda
sıkıca sarılmış ve sonucu sıcak, mis kokulu fingirdek kız kardeşlerininki gibi
değil, toy delikanlılığın ağır bastığı bir havadaydı, ahh-
Luo Binghe çok mutluydu, kolları boynuna
dolanmıştı ve bırakmayı reddediyordu, kulaklarının dibinde seslenmeye devam
ediyordu: “Shifu! Shifu!”
Shen Qingqiu ellerini koyduğu yerde
desteklemek yerine bir süre durakladı, ardından Luo Binghe’nın başına uzanıp
saçlarını okşadı: “Pekâlâ. Bu kadar
büyümene rağmen böyle davranmaya utanmıyor musun, artık on yaşında bir çocuk
değilsin, nasıl bir davranış bu?”
Utanmıyor Musun: İngilizceye çeviren kişi de
belirtmiş, ben de atlamak istemedim o nedenle. Sertçe azarlar gibi değil de
aileden birisinin “… yaşa geldin utanmıyor musun böyle yapmaya?” der gibi daha
sıcak, içten bir şekilde dillendirmesine benzer şekilde söylemekte.
Aslında, Luo Binghe pek farkında
değildi. O bunları söyledikten sonra aniden utandı. Bu denli mutlu ve heyecanlı
olmasaydı böylesine yüksek, ulaşılamaz Shizun’a böyle davranmaya nasıl cesaret
edebilirdi? Çabuk fakat isteksiz bir şekilde Shen Qingqiu’nin bedeninden
kendini çekti, yüzü tamamıyla kırmızıydı “Evet, bu mürit kendisini aştı.”
Sarılmak için neden arayan, on
yaşından küçük bir çocuğun böyle şeyleri yapması şirin sayılırdı. On beş
yaşındaki Luo Binghe’nın bunu yapması… hâlâ şirindi!
Hâlâ uzamakta olan saplı, yeşil
soğan kadar küçük, yakışıklı, ince yüze sahip bu çocuk ne yaparsa yapsın şirin
olurdu!
Luo Binghe bir süre gerilmiş,
şaşırmıştı fakat aniden Shen Qingqiu’nin yüzünün renginin pek iyi olmadığını
fark etti.
Ölümsüz bir beden için bile eski
yaraları varsa ve güçlü bir zehir verilirse, devamında onun yüzünden Rüya İblisi’nin
rüyasına bulaştığından iyi dinlenememiş ve buna dayanamamasına karşın Shen
Qingqiu’nin görünüşünün az çok beti benzi atmış, solgun olması gayet doğaldı.
Luo Binghe’nın Shen Qingqiu’yi oyalayıp daha fazla dinlenmesini engellemeye
yüzü olmadığından çekildi. Hâlâ odunluğa gitmiyordu, özellikle aşağı yukarı
mutfağa doğru ilerledi.
Kafasında oturttu: Uzun bir süre,
Shizun’un iyileşmesi için yemeklerindeki besinlere çok daha özen gösterecekti!
Sistem bildirimi dillendirdiğinde
Luo Binghe odadan daha yeni çıkmıştı.
【Kahramanın
Doğru Şeyi Yapma Cesareti seviyesi +50!】
Shen Qingqiu afallamıştı.
Başka bir 50 nasıl eklenmişti?
Sistem gecikmiş miydi, yoksa sistem aniden merhametli olmayı öğrenip olmaya
karar vererek bana biraz daha önceden mi verdi?
Boş verin, çok uykusu vardı ve
puanların neden eklendiğini düşünecek gücü yoktu. Her neyse, bu yaşlı adama
sarılmasının ona daha fazla puan vermesine neden olması imkansızdı, hahahahaha…
Sonraki gün Shen Qingqiu doğal bir
şekilde balıkla pirincin birbirine karışmış lezzetli, hafif kokusuyla
uyandığında uykusunu adam akıllı almamıştı. Bambu evinin dışında Luo Binghe
çoktan yemeği hazırlamıştı. Bu koku durmadan sürüklenip sadece sade yemekler
yiyen ve diğer taraftan gözetlemekte olan Qing Jing Tepesi müritlerinin
üzerinden çoktan geçmişti.
Ming Fan ve diğerleri cübbelerinin
kenarlarını ısırıp gözetlerken çok sinirliydiler, özellikle de Shen Qingqiu’nin
kenarda oturup sevgiyle Luo Binghe’nın sevgi dolu eserini överken
sinirliydiler. İkisi de gülümsüyordu, ilişkileri keyifle ahenkleniyordu.
Diğerlerinin dertli hisleri en üst noktaya ulaşmıştı.
Çok utanmazcaydı! Yani bu tuhaf,
aşağılık ve inanışa ters düşen zeki planları vasıtasıyla Shizun’un mutluluğunu
etkiliyordu!
Gün kararıncaya kadar Luo Binghe’nın
Shen Qingqiu’nin bambu evinin yanındaki kulübeye taşındığını gördüler. Temiz
havada üzerine yıldırım çarpması gibiydi, çarptığında Luo Binghe’ya zorbalık
yaparak büyümüş Qing Jing Tepesi müritlerini ceset yığınına çevirmişti.
“Taşınma” diye geçiyordu fakat oraya taşınan
tek kişi sadece Luo Binghe’ydı. Çünkü onunla başlamamak için pek bir şeyi yoktu.
Yastık? Odunluktaki samanları sıkıştırarak
yastık yapmıştı. Battaniye? Dış cübbesini çıkarttığında onu örtmesi için
yeterliydi… ve bunun gibi şeyleri Shen Qingqiu onun için tabi ki de
hazırlayacaktı.
Shen Qingqiu her zaman Luo
Binghe’nın hayatının çok fazla acı çekmeyle dolu olduğunu düşünmüştür, bütün
bunlar çocuk tacizciliğinin tarihiydi. Cang Qiong Dağı, iyi ya da kötü olsun,
çok da büyük bir efsun sektiydi ve bu denli kötücül, anlayışsız olanakları
yoktu.
O gece, Luo Binghe hayatı boyunca
ilk kez normal bir yatakta yatmıştı.
Geçmişte buz tutmuş nehirde süzülen
tahta leğende, rutubet üstünde ve soğuk tabanda, gürültülü ve sesli sokaklarda,
hatta rüzgâr onu yemeye çalışırken dağın içindeki mağarada ve çiyde bile
uyumuştu*. Şu anda yumuşak, temiz ve büyük bir yatakta uzanmak bedeni süzülüyor
gibi hissettirmişti, gerçek değil gibi geliyordu.
Rüzgâr Onu Yemeye Çalışırken Mağarada Uyumak: Zor
zamanlardan geçtiğini belirtiyor. Tuhaf betimlemeler var, farkındayım ama her
şeyi de dilimize tam teşekkürlü geçiremiyorum yoksa romanı baştan yazmış gibi
olacağım. :/
Özellikle Shen Qingqiu’nin bir duvar
ardında uyuduğunu düşündüğünde.
Bütün gece, çok fazla düşündüğünden
de olabilirdi, Rüya İblisi rüyasında belirmemişti.
Luo Binghe’nın ifadesi değişmedi.
Sakin bir şekilde oturup bekledi. Birkaç gün geçtikten sonra Rüya İblisi
tekrardan belirdi.
Bu sefer Rüya İblisi herhangi
gizemli rüya büyüsüyle ya da gizemiyle canını sıkmamıştı. Siyah sis yığını
şeklinde olmasına rağmen direkt olarak Luo Binghe’nın rüyasında belirmişti.
Luo Binghe’nın gözlerinin önünde bu
siyah sis yığını bir araya geldi, değişti ve yaşlı adamın sesi içinden geldi:
“Velet, üç gün sonra neye karar verdin?”
Luo Binghe soruyla karşılık verdi:
“Karar verdiğim şeyi Kadim Rüya İblisi bilmiyor mu?”
Rüya İblisi hei hei diyerek güldü:
“Kesinlikle pişman olmayacağın bir şeye karar verdin. Velet, bu günü iyi
hatırla. Bugün senin parlak yükselişinin başlangıcı!”
Bu gencin parlak yükseliş için
rüyaya ihtiyacı yoktu. Ne kadar mutlu bir şekilde söylerse söylesin Luo Binghe
hareket etmedi, sadece yumruk yapmış olduğu elini kavrayarak törene uygun
konuştu: “Bu daha genç neslin bir isteği var.”
“Ne istersen hepsi konuşulacak! Çabucak
konuşmayı bitir ki bana ustan olarak yemin et.” Bu Rüya İblisi hâlâ teşvik
ediyordu fakat hayâl ettiğinin fazla güzel olduğunu bilmiyordu…
Luo Binghe konuştu: “Bu daha genç
neslin isteği… doğruyu söylemek gerekirse, usta hakkında. Shizun’un bana lütfu
dağ kadar fazla. Gerçekten otoritesine saygısızlık edip başkasını usta olarak
kabûllenemem.”
Rüya İblisi aniden konuşmaya
başladığında daha sözünü bitirmemişti, tahammülünün sınırlarına dayanmıştı:
“Tamam, tamam, tamam! Bu yaşlı adam müridinin unvanını istemiyor, bu uygun
mu?!”
Onu kaybetmekten daha büyük ve kötü
bir şey var mıydı? Birisine kendi tekniklerini öğretip o kişinin sana bir kez
bile shifu dememesine izin verecek kadar ileri gitmişti. Öz kızının ailesinin
kapı eşiğinden girdiğinde isminin olmaması kadar acınasıydı!
Luo Binghe tatmin olmuştu: “O hâlde bu
Kadim’e çok teşekkür ederim.”
En azından Shen Qingqiu dışında
birisine shifu demeyecekti.
Rüya İblisi onun görünüşüne dikkat
etti: hâlâ bu bedene sahip olursa burnu kırıldığında çok öfkelenirdi.
Bu Luo Binghe; Shen Qingqiu’nin
önünde terbiyeli, uysal, hatta daha çok küçük beyaz çiçek gibiydi. Nasıl oluyor
da başka insanların önünde böylesine baş edilmesi zor olabiliyordu?! Tamamıyla
farklı iki izlenimdi, iki farklı insan gibiydi!
Gerçekten bu yaşlı adamı
öldürebilecek kadar hiddetliydi!
Zaman su gibi geçmişti, güneş ve ay
yukarı aşağı gidip gelmişlerdi.
… Shen Qingqiu gerçekten böylesine
berbat, oldukça sıradan söylenişiyle dillendirmek istemiyordu fakat başka bir
deyişle kullanabileceği başka uygun bir ifade bulamamıştı.
Qing Jing Tepesi’ndeki her gün qin
çaldı, kitap okudu, kaligrafiyle uğraştı, resim boyadı, dövüş sanatına pratik
yaptı, Luo Binghe’nın yeterince lezzetli yemek yapmaması konusunda titizdi, ara
sıra Liu Qingge’yla daha çok atışır hâle gelmişti. Yue Qingyuan’ın yerine ne
zaman çalışmaların raporunu vermek için gitse günler uçup gidiyordu, hayattaki
amacı daha çok ‘hayatta zaman geçirip ölümü bekle’ oluyordu.
Ta ki Ölümsüz İttifak Ligi’nin
geldiği zamana kadar.
O gün sonunda gelmişti. Günler Shen
Qingqiu’nin neredeyse romandaki ilk büyük zirveyi unutmasını sağlayacak kadar
fazlasıyla sakindi.
Luo Binghe’dan dolayı hayatındaki
zirveye tırmanmasını, sayısız beyaz güzellikle evlenmeyi, ayrıca sökülemez
mühre yönelik ilk adımlarını askıya almasını gerçekten neredeyse unutacaktı!
Bu sebeple bronz davetiye
ulaştığında Shen Qingqiu oldukça korkmuştu.
Ölümsüz İttifak Ligi “Proud Immortal
Demon’s Way”deki ilk en büyük karardı. Aynı zamanda kitabın dönüm noktasıydı.
Dört yıl boyunca Ölümsüz İttifak
Ligi bir acemi seçerek ona ün ve servet imkânı sunuyordu. Asıl sekt başının
görüşüne uygun şekli her yıl değişse de altın bir liste kesinlike oluyordu.
Ne olursa olsun Jianghu’dan* ya da
hangi sektten olduğuna kaynaklı olarak Lig’de ne kadar uzun süre temsil edersen
ismin altın listede yer alıp dünya çapında ünlenirsin.
Jianghu: Nehirler ve ırmaklar anlamına gelmekte fakat
dövüş sanatları dünyasından bahsediyor. Efsun dünyasıyla dövüş sanatları
dünyası arasında ölümsüzlük gibi farklılıklar var. Efsuncular bütün sıradan
dövüş sanatçılarından oldukça üstün sayılır ve sıradan Jianghu halkını genelde
küçümserler.
Önceden “Proud Immortal Demon’s
Way”de sıcak karşılama yoktu fakat Ölümsüzlük İttifak Ligi bölümünde kitabın
göz atılması ve takipçileri bir hayli artış göstermişti, aniden yükselmişti!
Yükselmesinin nedeni buradan
başlamıyordu. Yüce Gökyüzüne Ateş Eden Uçak asıl değerlerin tamamını bırakıp
okuyuculara dalgalandırarak çelikle dövülmüş kahraman ve su kadar zarif kız
kardeşler gel-gitleriyle düzgün görünüşlü bölümlerin yazımlarının bütün
açıklamaları yüzünüzü coşkuyla kırmızıya dönüştürecek türdendi, ayrıca önemli
bir nedeni de vardı. Bu, Shen Qingqiu’nin niçin sonuna kadar okumasına neden
olan şeydi.
Kafa karıştırıcı sahneleriydi!
Yüce Gökyüzüne Ateş Eden Uçak; insan
olarak efsun dünyasının doğru dürüst nasıl kurulacağını bile araştırmamış, sık
sık Qi arınması ya da düzenli Yeni Oluşan Ruh dönemini bile kavrayamamıştı,
gerçekten çoğu insandan sırf bu yüzden tsukkomi* olmamışlardı çünkü bu romanın
satılma nedeni değildi.
Tsukkomi: Japonlara ait olan Manzai isimli geleneksel
stand-up komedi türündeki diyaloglarla oluşan bu türdeki karakterlerden
birisidir. Komik ya da şapşal bir şeye değinilme gibi bir anlama da gelmekte
fakat buradaki durumda sinirle çıkışmalardan bahsetmekte.
“Proud Immortal Demon’s Way” ‘efsun’ romanı
diye geçen bir kitaptı fakat daha çok ‘doğaüstü’ roman diye geçmeliydi. Çoğu
doğaüstü içerik tamamıyla ‘efsun’ bölümlerini ezip geçiyordu. Efsun metni,
romanı yazıya dökmek için modeldi, daha çok doğaüstü roman olarak ilgi
çekiyordu.
Sonuç olarak, çok yakında, Shen
Qingqiu romanda anlatılmış bütün farklı tipte aşırı berbat, acımasız doğaüstü
yaratıklarla yüzleşecekti.
Daha da önemlisi, çok yakında,
kişisel olarak şeytanî mirası açıklığa kavuşmuş Luo Binghe’yla ilgilenip
acımasız bir şekilde onu Sonsuz Uçurum’da öldürmeliydi.
Kaderin, hikâye çizgisinin, çarkı
çoktan yavaş bir şekilde dönmeye başlamıştı…
*****
Mangatr kapatıldı. Bölümleri nerede yayınlayacaksınız?
YanıtlaSilMangaTR tekrardan açılmasaydı eğer belki bir alternatif arardık. Şayet öyle bir durum tekrar olursa zaten bölümlerimizi MEGA'dan yüklüyoruz, buradan da zaten haber veriyoruz. Yani en kötü ihtimal MEGA'dan ulaşıp buradan haberdâr olmaya devam ederiniz. :)
Sil