Ölümle beraber fazladan bir görevin de gelmesine
cesaretin var mı?
Kahramanın can sıkıcı bir şekilde uzun repliklerini
yüklenmek longtao operası* rolünü en az maaş ödenerek almak gibiydi. Bu emeği
kullanmaktı, bunu inkâr edemezsin!
Longtao Operası: Longtao Çin opera kostüm türüne ya da
figüran rolü oynayan opera oyuncusuna özgü olarak kullanılabilir. Longtao
kostümü ejderha tasarımına sahip ve genelde askerler ya da hizmetliler
tarafından giyilir.
Bencillikten yoksun bir şekilde Shen Qingqiu elini
kaldırıp Luo Binghe’nın kafasına dokunmaya çalışarak biraz çaba sarf etti. Luo
Binghe’nın gerçekteki inatçılığı ve kararlı bakışlarının soğukluğu bir avuç
dolusu öfkeyle serpiştirilmiş temiz ilkbahar suyu gibiydi.
Shen Qingqiu gülümseyerek konuştu: “Yine de bu kadar
çok üzerinde durmana gerek yok. Eğer güçlü olmanın bir yolu yoksa yanında olup
seni koruyacağım.”
Luo Binghe’nın gelecekte Üç Âlem’in canavarca büyük
Ölümsüz İblis Boss’u olmasına izin vermek; sevimli, küçük, beyaz çiçek
kalmasına izin vermek kadar hayırlı değildi. Shen Qingqiu onu ömür boyu
kanatlarının altına alıp ilgilenmeyi pek de sakınca görmezdi.
Düşünceleri bunun gibi basit ve saftı, yine de
başkalarının kulağına ulaşırsa o zaman aynı hâlde olmayabilirdi. Luo Binghe
çoktan tamamıyla afallamıştı.
Daha önce hiç kimse ona karşı sevgi doluluğunu
böylesine dosdoğru ve kararlı bir şekilde ifade etmemişti.
Dünya büyük olduğu hâlde kaç insan ‘güçlü olmana gerek
yok, ben buradayım ve doğal olarak senin zulmedilmene izin vermeyeceğim”
diyebilir ki?
Ve bunlar boş sözler değillerdi. Shen Qingqiu
başarırım derse başarırdı, birçok kez çoktan davranışlarıyla kanıtlamıştı: Luo
Binghe’nın en ufak bir hasar almasındansa kendisinin yaralanmasını tercih
ediyordu.
Dahası, bu sözlerin şefkati gözüktüğünden daha
fazlaydı. Samimi hisler akıntısının hafifçe yatışmasıyla sıcak bir his çabucak
Luo Binghe’nın yüzüne tırmandı.
Shen Qingqiu bir anlığına öksürdü. Acı bir şekilde
rüyada kan öksüremeyeceğini keşfetti, elini tuttu: “Pekâlâ… Öncelikle, kalkmama
yardım et.”
Luo Binghe bileğinin tutulduğu yerdeki hissin farkı
bir his olduğunu anladı, izleyen karıncalanma hissi ardında kalmış gibiydi.
Aniden, çok fazla düşündüğünü fark etti ve içinden kendini azarladı. Gerçekten
Shizun’a karşı çok saygısızdı. Aceleyle düşüncelerini yeniden düzenledi.
Aniden, beklenmedik bir ses çınladı. O yaşlı ses
bağırıyordu “Hey,” merakla konuştu: “Bu velet aslında bu yaşlı adamın sihrini
bozabilir. Gerçekten sıradan birisi değil.”
Bu ses vadinin içinden geliyor gibi görünüyordu,
yansıyordu. İki kişiyi de sardı, hangi taraftan geldiğini söylemeyecek
durumdaydılar. Shen Qingqiu sevindi: Bu sahnenin Boss’u sonunda ortaya çıktı!
Buna göre iyi ilişkiler sahnesi sona erdiyse paçayı kurtarmıştı! Çabuk, çabuk,
çabuk gel Boss, çabucak kahramanı götür!
Luo Binghe’nın bakışları birdenbire tetiğe geçtiğinden
Shen Qingqiu’ye tamamıyla kalkmasında yardımcı olamadı. Rüya İblisi, Shen
Qingqiu oldukça sakıncalı bir durumda yaralıyken ortaya çıktı. Aklında
oluşturdu: Rüya İblisi öldürmek için harekete geçmek istiyorsa ve kendisinin
tek gücü zayıfsa bile Shizun için hâlâ diğer taraftan geciktirip çabalayarak az
bir şansla hayatta kalmaya uğraşmalıydı.
Ses devam ederken sadece aklında oluşturuyordu: “Sen,
buraya gel. Bu yaşlı adamın sana bakıp ne tür yeteneklere sahip bir genç
kahraman olduğuna bakmasına izin ver.”
Luo Binghe Shen Qingqiu’yi izledi. Usta konuşmadan
önce mürit konuşmaya girişmemeliydi. Shen Qingqiu’nin ruh hâli kötü değildi,
onun birazcık canını sıkmak niyetiyle: “Diğer kişi bu genç kahraman için
soruyor. Senin cevabın ne?”
Luo Binghe’nın yüzü tamamen kırmızıydı. Dönüp konuştu:
“Kıdemli’nin sihri çıktığında bütün hakkı Shizun’umun gücüne dayanıyor. Genç
kahraman denilmesini hak etmiyorum.”
Ses kahkahayla güldü, küçümsüyormuş gibi görünüyordu.
Shen Qingqiu neden kahkahayla güldüğünü biliyordu. Bu
Luo Binghe’nın rüyasıydı, bu yüzden Luo Binghe’nın kendi gücüne sadece o
güvenebilirdi. Luo Binghe’nın saldırısını engellemesine rağmen sonunda Luo
Binghe’nın çabucak sihri kıracak akıl sağlığını kazanacağına güveniyordu.
Yine de Shen Qingqiu açıklamak için çok üşengeçti ve
çoktan buradaki şeylerin nasıl geliştiğini biliyordu. Sordu: “Kıdemli Rüya
İblisi Ekselansları mısınız?”
Ses konuştu: “Bu yaşlı adam bu veledin buraya
gelmesini sağladı. Fakat bu sıradan, Cang Qiong Dağı sektinin efsununun
gelmesini istemiyorum. İlk önce onu uyutalım.”
Tahmin edildiği gibi durum Ning Yinying’in olduğu asıl
eserdekiyle aynıydı. Diğer kişiye göre Luo Binghe Rüya İblisi tarafından
kovulacaktı.
Shen Qingqiu aniden başının ağrıdığını hissetti ve
yığıldı.
Luo Binghe fazlasıyla şok olmuştu. Acilen onu
destekleyip seslendi: “Shizun?”
Rüya İblisi konuştu: “Endişelenmeye gerek yok. Bu
yaşlı adam sadece onu rüya içinde rüyaya gönderdi, daha derin uykuya bıraktı.
Sen, çabucak buraya gel!” Bu sefer ses batıdaki karanlık mağaradan açık bir
şekilde duyulabiliyordu.
Luo Binghe Shen Qingqiu’yi uyandıramadı. Hafifçe onu
yere uzandırdı, ardından sese doğru döndü: “Bunu Kıdemli Shizun’uma nezaket
belirtisi olarak sayacağım, o yüzden lütfen Shizun’um için işleri zorlaştırma.”
Rüya İblisi gülümseyip konuştu: “Velet, anılarını
gördüm. Bu Shifu sana iyi davranmamış. Neden ondan kurtulmama izin vermiyorsun?
Sana yardım eden benim.”
Gördüğü aralarındaki etkileşim anılarının çoğu asıl
eserdeki ‘Shen Qingqiu’ ve Luo Binghe’ydı. Gerçi, bu anılar sahiden anılar
bütünlüğünün çoğunluğunu kapsıyordu.
Luo Binghe başını salladı: “Shizun, Kıdemli’nin
düşündüğü gibi birisi değil. Hiçbir şey söylenemezse bile Shizun Shizun’dur,
bana istediği gibi davranabilir. Mürit olarak buna saygısızlık edemem.”
Shen Qingqiu hâlâ duyabilseydi içinden haykırması
gerekirdi: Luo-ge, umarım karardıktan sonra bu söylediklerini hâlâ hatırlarsın!
Luo-ge: ‘-ge’ , ‘büyük ağabey/ağabey’ anlamına
gelmekte. Gerçek erkek kardeşler arasında, iyi arkadaşlar, aile yakınları
arasında ya da bazı naziklik gerektiren durumlarda da kullanılabilir. Romanın
ileriki bölümlerinde kahramanımız ‘Bing-ge’ ve ‘Bing-mei’ diye anılacağından
çeviren kişi bu detayı vermek istemiş. ‘-mei’ , ‘genç kız kardeş/kız kardeş’
anlamına gelmektedir.
Rüya İblisi homurdandı: “Ukalā! İnsan Âlemi’nin Doğru
yolu daima bu tip riyakârdır. Senin ustan olup olmadığı, senin saygı gösterip
göstermediğin kimin umrunda? Birisi beni sinirlendirdi mi ya da yaraladı mı onu
öldürürüm! Efsununun Tian Chui’yle karşılaşacak kadar yeterli olmadığını
şüphesiz bilmesine rağmen yine de seni yolladı. Bu tip bir gayeyi açıkça
göremiyor olabilir misin?”
Luo Binghe aldırışsızca konuştu: “O zaman
kazanabileceğime inanmıyordum. Shizun bana inandı ve sadece bana bir fırsat
vermedi, savaş esnasında beni cesaretlendirdi de. Sonunda, gerçekten kazandım.”
Sadece içinden sessizce söyleyebileceği başka bir
cümle daha vardı: Beni kurtarmak için Shizun iki kere bana gelen saldırıyı
engelledi. Gerçekten bana iyi davranıyor.
Rüya İblisi de birkaç anı parçasına baktı. Shen
Qingqiu denen kişiyi anlayamamıştı, bu problem üzerinde fazla uzun kalmak
istemiyordu. Fakat Luo Binghe’ya yönelik olarak tavırları fazlasıyla tatmin
ediciydi: “Velet. Bir adamın güçlü tutkusu ve sağlam iradesine sahipsin.”
Luo Binghe konuştu: “Shizun’un bana davrandığı kadar
iyi değil o on bin kat üzerinde.”
Rüya İblisi’nin ağzı olsaydı seğirmeye başladığından
uzardı. Konuyu değiştirmeye karar verdi.
Bir anlık tereddüt etti, Rüya İblisi konuştu: “Bu
yaşlı adam senin vücudunda bir şey hissediyor... Fazlasıyla sıradışı bir şey
var, ne olabileceğini bilmiyorum.”
Luo Binghe biraz şaşırdı: “Bende bir şey mi var? Senin
bile göremeyeceğin bir şey?”
Rüya İblisi sinsice güldü: “Buradaki geçmişe ait
bilgilerimi anlatabilirim fakat bu yaşlı adama göre bile fazlasıyla üstün
birisinin senin vücuduna bir şeyi mühürlemiş olması imkânsız değil.
Luo Binghe çok şaşırmıştı.
Rüya İblisi birçok yıldır kazandığı itibarı buraya
gelip genç çocuğu onun ilk on senesindeki gibi kandırmak için zedelemez.
Kendini engelleyemedi, kuşkuyla konuştu: “Bu Kıdemli’nin demeye çalıştığı şey
bedenimdeki şeyin… bir iblisle ilgili olması mı?”
Rüya İblisi güldü: “Nasıl? Memnun edici değil mi?
İblislerin parçasını aceleyle temizleyecek misin?”
Luo Binghe’nın şaşkınlığı pek uzun sürmemişti.
Düşüncesi fazlasıyla çabuk değişti. Bir süre sessizdi, ardından güçlü bir
şekilde konuştu: “Rüya İblisi halkı bir sürü kötü şey yaptı ve Shizun’uma
birçok kez zarar verdi. Doğal olarak onlarla bir ilişkim olamaz.”
Rüya İblisi hüzünlü bir şekilde konuştu: “Velet,
Shizun’un senin olduğunu belirtmeden üç cümleye dilin varmıyor mu? Bu yaşlı
adam sonraki cümlenin bu Kıdemli’ye buradan onu çıkartmanın bir yolu olup
olmadığını sormak olacağını tahmin ediyor.”
Luo Binghe yan bir şekilde gülümsedi: “Sorsam bile
Kıdemli bana söyler mi?”
Rüya İblisi ha ha diye güldü: “Bu yaşlı adam sana bunu
söylemek istemediğinden değil, gerçekten gücünün olmadığından söyleyemez.
Gerçekliğin farkına bile varamıyorsan neden çıkmak hakkında konuşuyorsun? Seni
çözemediğim için değilse, velet, ikinizi de şimdiden öldürürdüm. Bunu yarı iş
gününe taşımamıza gerek yok. Bu yaşlı adamın fazlasıyla rahat mı olduğumu
düşünüyorsun?”
Luo Binghe konuşmadı.
Düşündüğü şey: Artık varlığın bile yoksa ve sadece
başka insanların rüyasından geçinerek hareket eden gölge takımıysan... rahat
değilsen, kim rahat?
Bu doğal düzen yeni olsa da gerçekti…
Rüya İblisi Luo Binghe’nın aklında onu eleştirdiğini
bilmiyordu, tekrardan konuştu: “Güçsüz olduğumu söyledim, yine de bu bir yolum
olmadığı anlamına gelmez.”
Luo Binghe şaşırmıştı. Araştırıcı bir şekilde sordu:
“Kıdemli, yolu söylemeye razı mısın?”
Rüya İblisi öğüt verdi: “Bu yaşlı adam sadece onu
nasıl zapt edeceğini öğretmeyebilir, sana daha fazla şeyler öğretebilir.”
Luo Binghe anladı.
Kalbi kırılmıştı. Sesi, konuştuğunda sakindi: “Şeytani
yolda efsun yapmamı mı istiyorsun?”
“Şeytani yolda efsun yapmanın nesi yanlış? Şeytanî
yolda efsun yapabiliyorsan bedeninde yatan şey sana harika fayda sağlar. Günde
bin li kadar hızlı bir şekilde yürüyerek efsun yapmak ve on bin insanın üstünde
bulunmak… Bu şeyler sadece söz değil, üstün Ölümsüz İblis olmak bile zor
değil!”
Son cümleyi duymak Luo Binghe’nın kalbini kıpraştırdı.
Günde bin li kadar hızlı bir şekilde yürüyerek efsun
yapmak, üstün Ölümsüz İblis olmak... Bu… en güçlü varlık olmalıydı?
Çok çabuk bir şekilde, aniden bu fikri reddetti.
Shizun en çok iblislerden nefret ediyordu, Rüya
İblisi’nin ayartmasına dayanamayıp eğri yola girerse Shizun’la nasıl
yüzleşebilirdi?
Shen Qingqiu gök gürültüsü gibi kalp kırıcı ya da
sinirli olsun, bunlardan hiçbiri onun kendisinde görmek istediği şeyler
değildi.
Rüya İblisi sakin bir şekilde gülümsedi: “Bunu benden
öğrenmek istemiyorsan korkarım ki bedenindeki şer enerjiyi bastıramazsın. Şu
anda, derinlerde gizli ve görünemez, bu nedenle iyi. Fakat bu yaşlı adam
vücudundaki mührün zayıfladığını hissediyor. Mührün kırılıp kötülüğün çıktığı,
iyi shifu’nun dahil olduğu bir şeytan katili grubunun seni çevrelediği güne
kadar bekle: nasıl davranacaktır?
Luo Binghe’nın en çok kuşkulandığı şeylere
değindiğinden yüzü düştü: “Kıdemli Rüya İblisi, ben sadece önemsiz bir
efsuncuyum. Neden beni şeytanî yolda efsun yapmaya zorlamalısın?”
Soru gayet yerindeydi. Yazar dışında kimse niçin bütün
üstün, yüksek seviye uzmanların kahramana onların müridi/varisi/damadı olması
için yalvardığından tam anlamıyla emin değildi.
Hayır, gerçekten, muhtemelen bayağı fazla sayıda yazar
bile bu sonsuz gizemin cevabının bilmenin yolunu bulamamıştı.
“Velet, iyiliği nasıl karşılayacağını
bilmiyorsun! Bu yaşlı adam senin özel olduğunun farkında, antik vücudumun
bilgisini yiten, duman gibi ortadan kaybolup bulut gibi dağılan dünyevî
vücuduma fayda sağlamak için bile istemiyor. Kaç kişi bu şans için
yalvaracaktır, yalvarmalarına rağmen gelemeyecektir?!”
Luo Binghe’nın yüzü ifadesizdi. Rüya İblisi cevap
vermediğini fark etti, aniden kaygı verici bir hisle doldu.
Gerçekten, Luo Binghe ağzını açtığında akıl ermez
gülümsemesinin işareti vardı.
Sakince konuştu: “Neden bu Kıdemli bana öğretmek için
bu kadar kaygılı? Korkarım ki sadece antik vücudunun bilgisinin varisi
olmayacağı için kaygılanmıyorsun, değil mi?”
Rüya İblisi içten içe bağırdı, iyi değildi!
*****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder