15 Ocak 2021 Cuma

THE SCUM VILLAIN'S SELF-SAVING SYSTEM - BÖLÜM 60: HUAN HUA SARAYI USTASI


Ah, doğru ya! Sonuçta, her şey göz önünde bulundurulduğunda, usta müridinin ateşini söndürmeye mecbur değildi. Yanlışlıkla ona sürtünüp ateşi körüklemiş olan o olsaydı bile!!!

Shen Qingqiu Luo Binghe’yı aniden doğrultup göğsüne elini koymuş, birkaç ruhanî enerji dalgası yönlendirmişti. Fazla bir miktar olmamasına rağmen ona vermeye gücünün yeteceği bu kadardı. Her şey gözardı edilebilirdi! Göz ardı edilebilirdi!

Taş lahitten çıkıp Rüya İblisi’nin yönlendirmesini takip ederken Luo Binghe’yı sürükleyerek “Doğu Bölümü”ne kadar çekiştirdi. Bir süre sonra kabirin duvarlarındaki rutubet artmış, ayaklarının altındaki zemin daha kaygan olmuş, yosunlar sıklaşmıştı. Dengesini koruyabilmek kolay değildi. Shen Qingqiu kaymayı önlemek için yavaşladı.

Devam ettikçe yosunların içinde çıkan yabani otlarla çiçekler gitgide yayılmıştı. Farklı uzunluktaki ağaçlar her iki taraftan da yükseliyordu. Yer sadece kaygan değildi, hatta yıllanmış ağaçların bükülmüş, yamuk yumuk kökleri de zaman zaman yolculukta tehlike belirtisi oluyordu. Ansızın mavi-siyah bir tavan üstlerinde beliriverdi, ışık saçan kristallerin gömülmesiyle yıldızlı geceleri andıran bir perdeydi.

Ormandaymışçasına oluşan yanılsamaya rağmen Kutsal Anıt Mezar’ı terk etmemiş, onun yerine içindeki özel bir yeraltı türbesine girmişlerdi.

Kutsal Anıt Mezar’daki her bir yeraltı türbesi geçmişteki asillerin kendi istekleri doğrultusunda tasarlanmıştı. Tasarımı tuhaf ve farklıydı. Apartmana benzerdi; kiracılar sadece sahip olduklarını getirip kendi isteklerine göre evin geri kalanını dekore ediyordu. Ustaların kadim astroloji geleneği olan Qimen Dunjia’nın gereğinden fazla korunduğu bir bölgeydi. İblis hayvanı terbiyecileri koruyucu hayvanları kullanmayı tercih ediyordu. Şifacılar zehirli çiçeklerle otlar yetiştiriyordu.

Bu kabrin sahibi bariz bir şekilde son örnektekiydi. Ağaçlarla çiçekler sıradan gözüküyorlardı fakat Shen Qingqiu onlara dokunmaya niyetlenmedi. Dış cübbesini çıkartıp ikisinin de başını örttü. Luo Binghe’nın beline elini iyice yerleştirerek dikkatli adımlar attı.

Çimen ve yapraklar hışırdadı.

Aniden soğuk beyaz bir ışığın parıltısıyla birlikte tiz bir ses havadaki sessizliği kesiverdi.

Shen Qingqiu’nun eli hızla inmiş, belindeki Xiu Ya kılıcı fırlayarak ani saldırıyı önlemek için çapraz bir şekilde hızla çarpmıştı. İki tarafın da gücü hafife alınacak gibi değildi.

Bu engel ikinci bir kez beyaz ışık parıltısıyla saldırılmadan önce giderilememişti. Bu sefer doğrudan Luo Binghe’nın boynuna yönelmişti. Xiu Ya kılıcı ilk kılıcı engelliyordu ve geri çağrılamazdı, Luo Binghe’ya doğru fırlatılamazdı da. Şayet tehlikeli çiçek ve bitkilerin içine düşerse hapı yutardı!

Elini kaldırıp kılıcın kenarını çıplak eliyle kavradı.

Kılıç avuç içini derinlemesine kesti fakat hâlâ sıkı sıkıya tutuyordu, bir santim bile ilerletmemişti. Kan damlamıyordu, boşalıyordu. Shen Qingqiu’nun üzerine dökülüp yerdeki çimenleri parlak kırmızıya boyamıştı.    

Önceden Luo Binghe’nın kılıcını kavradığında ne kadar acı verici olabileceğini daha yeni anlayabilmişti.

Shen Qingqiu’nun gözleri kızardı. Başı titriyor, göz bebekleri küçülüyordu.

Tianlang-Jun’un “serseri” diye bahsettiklerinin gerçekten bu ikisi olduğunu hiç düşünmemiştim.

Yamuk yumuk yıllanmış ağaçların gölgesinden iki kişi ortaya çıktı.

Açık olmak gerekirse, tek bir kişi çıkmıştı; diğeri tekerlekli sandalye tarzı bir düzenekle itiliyordu.

Ayakta duran ince belli, iri göğüslü güzel bir kadındı. Önündeki tekerleklideki boynundan aşağısına kaba saba bir battaniyeyle örtülmüştü fakat görünürdeki yüz Shen Qingqiu’nun aşina olmadığı bir yüz değildi.

Uçan kılıç hâlâ ilerlemeye yelteniyordu. Shen Qingqiu kavrayışını gevşedemezdi. Güçlüydü, kılıç avcunun yarısını ha kesti ha kesecekti.

İfadesi sahte tebessümün eklenmesi haricinde değişmemişti: “Leydi Qiu, Yaşlı Saray Ustası, iyi olduğunuzu umuyorum.”

Qiu Haitang’ın bakışları kinle doluydu. Yaşlı Saray Ustası’nın başı tedirgin bir şekilde kıpırdanmıştı, sesi boğuktu: “Tepe Lordu Shen, bana bak. İyi mi görünüyorum?”

“İyi” kelimesi sıradan bir hâl hatırma sormaydı, ciddiye alınmamalıydı. Shen Qingqiu sert bir şekilde güldü.

Dikkatli gözlemlemenin üzerine kullandığı “iyi” kelimesinin bu raddede oldukça ironik olduğunu fark etti. Geçmişte Yaşlı Saray Ustası efsun dünyasının seçkin şahsiyetlerindendi. Ölümsüz İttifak Ligi’nde ilk karşılaşmaları ve Jinlan Şehri’ndeki kargaşa süresince duruşu ve görünüşü kusursuzdu. Fakat şimdi, önceden özenle kar beyazı tutulan sakalları kirlenip karmaşıklaşmış, yüzü içleri kirle kaplı buruşukluklarla dolmuş, çatlakları arkasındaki yıllanmış ağacı geçmişti.

Yaşlı Saray Ustası kasvetli bir şekilde konuştu: “Şu anki görünüşümü garip bulmuş olmalısın.”

Shen Qingqiu, hiç garip bulmadığımı söylersem gitmemize izin verir misin, diye düşündü. Ağzıysa bunu dedi: “Yaşlı Saray Ustası’nın dünyevi işleri bırakarak memleketine dönüp inzivaya çekilerek yaşadığını ya da tasasız bir şekilde dolaştığını duymuştum.”

Yaşlı Saray Ustası küçümseyerek güldü: “Dünyevi işleri bırakmak ya da dünyayı dolaşmak mı? Gerçekten buna inandın mı? Huan Hua Sarayı’nda, bütün dünyada… gerçekten buna kaç kişi inandı? Gerçeği bilmek istiyorsan cici müridine sor.”

Ne olduğunu bilmiyordu fakat Luo Binghe’yla hesaplaşmayı umuyor gibi görünüyorlardı. Shen Qingqiu gözünü bile kırpmadı. Luo Binghe’yı arkasına alıp onu korudu.

Qiu Haitang hiddetle köpürdü: “Shen Jiu, küle bile dönsen seni tanıyacağımı söylemiştim. Huayue Şehri’ndeki intihar oyununun sahte olduğunu uzun zamandır biliyorum. Telafi için intihar etmek mi? Haha, sen o tarz birisi değilsin. İblis Âlemi’nde seni görmüştüm. Gerçekten de hâlâ hayattaydın!”

Sadece bedenimi biliyorsun sen, içimi değil. Shen Qingqiu çaresizce ölse kaç yazardı?

Chi Yun mağarasında Sha Hualing tarafından yakalandığı gün Shen Qingqiu sayısız grubu kurtarmış, bir an için onu görmüştü. Tereddüt etmiş, bunun üzerine şüphelenmeye başlamıştı. Ne yazık ki Cang Qiong Dağı sektine döndükten ve akabinde Luo Binghe tarafından aniden yakalanmasından sonra Qiu Haitang da sınırı geçip İblis Âlemi’nde onları takip etmişti. Luo Binghe kutsal büyüyü kırmak için çok sayıda Siyah Ay Gergedan Pitonu yakalamakla meşguldü. Bunalmanın sınırındaydı ve dikkati dağılmıştı, böyle olunca birisinin gizlice içeriye girdiğini fark etmemişti.

Özetle: Kadının kini hafife alınacak gibi değildi. Yani, bu ikisinin birlik olması ne Shen Qingqiu’nun gördüğü bir olaydı ne de ne zaman gerçekleştiğini biliyordu.

Bunu düşününce kafasında bir düşünce beliriverdi: “Leydi Qiu’nun durup dururken Jinlan Şehri’nde belirmesi Yaşlı Saray Ustası sayesinde miydi?”

Zhuzhi-Lang bununla bir ilgisinin olduğunu reddettiğine göre nedeni diğerlerinin işin içinde ellerinin olmasıydı. İtibarı üzerine konuşulmayacak Qiu Haitang’ın ortaya çıkıp onu suçlama şansını ona başka kim verebilirdi ki?

Yaşlı Saray Ustası soğuk bir şekilde gülümsedi, ne kabûllendi ne de inkâr etti.

Kabarık beyaz karahindiba tanecikleri havada onların önünde süzülüp sürüklendi. Shen Qingqiu konuştu: “Yoksa Yaşlı Saray Ustası’nı gücendirdiğim oldu mu hiç…”

Yaşlı Saray Ustası: “İşler bu raddeye geldiğine göre senden saklayacak bir şey kalmadı.”

Sesi boğazında bir şey varmış gibi gıcırtılıydı: “Luo Binghe Huan Hua Sarayı’ma ilk geldiğinde onu özenle eğitip ona tüm desteğimi verdim. Fakat o beni usta olarak görmeyi reddetti, kızımla evlenmeyi istemedi bile. Hâlâ önemsediği kişinin sen olduğu barizdi. Doğal olarak Tepe Lordu Shen’in ne kadar mükemmel olduğunu öğrenmek istiyordum. Bunun aksine olayların kendi kendine açıklığa kavuştuğu bir olayı kim düşünebilirdi ki? Geçmişine dair her şeyi biliyorum. Kimin çırağı olduğunu, neler yaptığını, Cang Qiong Dağı Sekti’ne nasıl girmeyi başardığını… gerçekten olağanüstü. Olay yerinde ekiciler olmasaydı bile su hapishanesine gireceğin garantiydi. Planımın bir parçası olmasa bile benim için bir önemi yoktu.”

O zamanlar Huan Hua Sarayı müritlerinin kini Luo Binghe tarafından körüklenmemiş, Yaşlı Saray Ustası’nın etkisiyle kasten yapılmıştı. Shen Qingqiu Luo Binghe’ya bakış atmadan edemedi. Bu çocuk daha az keçi gibi olup diğerini ustası olarak kabullenseydi birçok tasa önlenebilirdi. Fakat Shen Qingqiu onun kafasız inatçılığını çok göremezdi.

İç çekmek zorunda kalmıştı: “Bu genç gerçekten Yaşlı Saray Ustası tarafından el üstünde tutulmuş. Şüpheci yaklaşımım için kusuruma bakmayın ama onu iki kılıçla şişlemeye çalışmak sözlerinizle fazlasıyla çelişiyor.”

Yaşlı Saray Ustası: “O o zamandı, buysa bu zaman. Tepe Lordu Shen, lütfen kenara çekilin. Nereye gitmek istiyorsunuz, ne yapmak istiyorsunuz, artık umurumda değil. Sadece bu veletle işlerimi çözmek istiyorum.”

Shen Qingqiu: “Çekilirsem Saray Ustası onu öldürüp beni bırakacak mı?”

Qiu Haitang alayla gülümsedi: “O seni bırakabilir ama ben hâlâ buradayım!”

Aslında zayıf dövüş becerisi onun görmezden gelinebileceği anlamına geliyordu fakat şu anda durum gerçekten çığrından çıkmıştı.

Yaşlı Saray Ustası: “Bu nankör, alçak herif beni bu duruma gelecek kadar perişan etti- o ölene kadar rahat bulmayacağım.”

Shen Qingqiu konuştu: “Gerçekten de senin dediğin kadar nankörse seni ve kızını hayatta tutmazdı. Bir şeyi tamamıyla yok etmek için kökten bitirmek gerekir. Bunu eminim ki sen benden daha iyi anlayabilirsin.”

Luo Binghe’yı savunmak için konuşacağı bir günün geleceğini hiç düşünmemişti. Bunu duyunca Yaşlı Saray Ustası garip bir kahkaha koyuverdi. Qiu Haitang kaba saba bedenini saran battaniyeyi indirdi, Shen Qingqiu’nun soluklanması kesildi.

Battaniyenin altında tuhaf, kare bir insan gövdesi vardı. Dört uzvu da yitmişti.

Yaşlı Saray Ustası gerçekten de dilimlenerek insan çubuğu olmuştu! Döneminin meşhur lideri böylesine perişan duruma düşmüştü, güç bela insan sayılabilecek ve bir hayaletten daha perişan olacak duruma gelmişti. Islak ve pisti, sadece başı kımıldayabiliyordu. Asıl Shen Qingqiu’nun kaderi Yaşlı Saray Ustası’na geçmişti!

Kini çok fazlaydı, aydınlatıcı birkaç sözle sakinleştirilemez, Ruh için Tavuk Çorbası’nın şefkatine sahip olunamazdı!

Yaşlı Saray Ustası dudaklarını büzdü: “Cici müridinin işi. Yeterince gördün mü? Kökten bitirse iyi olurmuş.”

Shen Qingqiu ağır bir şekilde başını salladı. Niçin kökten bitirmedin ki?!

Bu iki serserinin birisi Luo Binghe’yı, birisi Shen Qingqiu’yu öldürmek istiyordu. Qiu Haitang onu bizzat devirmek için yeterli yeteneğe sahip değildi, Yaşlı Saray Ustası kötürüm olabilirdi fakat ondan çok daha fazla güçlüydü. Sefalet çeken bir deve hâlâ bir attan büyüktür.* Her şeye karşın, bir zamanlar bir sektin ulu lideriydi. Dört uzvunu artık kullanamıyor olabilirdi fakat ruhanî enerijisi azalmamıştı. Yan yana çalışan kadınla erkekler yıpranmazlardı.* Bu ikili sakatı taşıyan kör adam gibi birbirlerinin güçleriyle ve zayıflıklarıyla tamamlanıyorlardı.

Shen Qingqiu ona karşı olanlara bakarken kılıcı çıplak elleriyle kırıp çimenlere attı.

 

Sefalet Çeken Devenin Attan Büyük Olması: Güçlü ya da varlıklı bir insan zor zamanlar çekerken bile sıradan insanlara göre hâlâ daha güçlü ya da varlıklı olacaklarını dillendiren bir Çin deyimi.

Yan Yana Çalışan Kadınla Erkeklerin Yıpranmaması: Karma gruplarla çalışmanın daha verimli olacağını belirten bir kültürel deyim.

Tianlang-Jun’la karşılaştığında karakter bilgisi daha önceden verilmemişti, Luo Binghe’nın olay örgüsü nafileydi. Fakat Yaşlı Saray Ustası asıl eserdeki rolünü oynamıştı, bundan dolayı hâlâ kahramanın ölümsüz altın bedeni prensibi kuralına bağlı olmalıydı. Bu etki hâlâ mevcut olmalıydı. Çekilmeyi, Yaşlı Saray Ustası’nın Shuang Hu Şehri’nde olduğu gibi Luo Binghe’yı kesmesine izin verip sonunda kimin öleceğini görmeyi deneyebilirdi.

Yaşlı Saray Ustası yavaşça konuştu: “Sana son bir kez soracağım; çekilecek misin, çekilmeyecek misin?”

Shen Qingqiu kollarını indirdi, avcundan akan kan yavaşça süzüldü. Yanıtını vermişti.

Yukarıya bakarak sakince konuştu: “Yaşlı Saray Ustası’nın dediği gibi, o benim cici müridim. Sen söyle, çekilir miyim?”

Elinde olan bir şey değildi, işler değişmişti. Artık eskiden olduğu gibi aynı gitmiyordu.

Her hâlükârda kendini bunu yapmaya ikna ettiremezdi, diğerleri Luo Binghe’yı doğrarken kazanan kim olacak diye tahminde bulunarak kenardan izleyemezdi.

Bu durumda hâlâ tek yapabileceği şey Luo Binghe’nın hayatı üzerine kumar oynamaktı, ki böylece asıl pislik kötü adamdan farksız olacaktı!

Yaşlı Saray Ustası’nın göz bebekleri aniden küçülmüş, gözünün akı genişlemiş de göz bebekleri tüymüş gibi görünüyordu. Yeri yerinden oynatacak bir şekilde haykırıverdi.

Dört uzvu yittiğinden onun yerine ruhanî enerjisini haykırmasına yönlendiriyordu. Her feryatında Shen Qingqiu yoğun ruhanî enerjisinin güçlü dalgasının keskin kılıçlar şeklinde ona geçirdiğini hissetti ve saldırıları üstünkörü değildi. Çimenler sallandı, yapraklar fırladı. Shen Qingqiu hâlâ kanamakta olan sağ eliyle kabzasını kavrayıp birkaç kez engelledi. Sağ avuç içindeki acının şiddeti titremesine neden oluyordu fakat diğer eline geçmeye kalkışmadı. Luo Binghe’yı sol eliyle tutmazsa kontrolünü kaybedeceğinden korkuyordu!

İnsan çubuğu olmasına rağmen Yaşlı Saray Ustası hâlâ güçlü ruhanî enerjisini koruyabiliyordu. Qiu Haitang’ın hâlâ onu yanında tutmasına şaşmamalı. Bunu tam düşünmüştü ki Yaşlı Saray Ustası uzun bir haykırış koyuverdi. Xiu Ya kılıcının kabzasından zayıf bir kırılma sesi geldi- saldırıyı engelleyemezdi. Güçlü saldırı ulaştığında Shen Qingqiu geriye yuvarlanarak düştü. Aşağıya inerken yuvarlanmış, kendini etten kalkan olarak kullanarak Luo Binghe’nın yere çarpmasına müsaade etmemişti. Sonunda bedenin tüm ağırlığıyla ezilmiş ve yıldızları görmüştü.

Yaşlı Saray Ustası sonunda ulumayı bırakmış, Qiu Haitang da yavaşça onu oraya ilerletmişti. Bir süre Luo Binghe’yı tutan Shen Qingqiu’ya bakarken sakinleşmiş görünüyordu: “Düşerken bile onu korumaya devam ediyorsun.”

Qiu Haitang dişlerini sıktı: “Sahte, bunların hepsi sahte. Bu adam… …şu anda bu gösteriyi kime yapıyorsun?!”

Yaşlı Saray Ustası: “Niye karşılık vermek için ruhanî enerjini kullanmadın?”

Shen Qingqiu konuştu: “Elbette sebebi tükenmiş olmam.”

Beyaz, ince, ufak çizgiler süzülerek Luo Binghe’nın solgun yanaklarına konmak üzereydi. Shen Qingqiu nazikçe onları üflemiş, beyaz tüy de savrulmuştu. Yaşlı Saray Ustası kaderine boyun eğdiğini farz etmiş, dikkatini onun üzerinden çekmişti. Odağını huzurla uyuyan Luo Binghe’nın yüzüne yönlendirmişti.

Feryat saldırıları esnasındaki gösterdiği kızgınlığı yüzünden silinip gitmiş, yerine sinir bozucu bir gerilim gelmişti.

Shen Qingqiu: “……”

Bu ifade… doğru gelmiyor.

Yaşlı Saray Ustası uzun bir süre baktıktan sonra iç çekti: “En çok gözlerini kapattığında ona benziyorsun. Ayrıca sakin olduğunda.”

Bakışları Luo Binghe’nın yüzünde açgözlülükle gezindi. Hâlâ elleri olsaydı okşamak için uzatırdı da. Shen Qingqiu rahatsız hissetti. Luo Binghe’nın başını sarmalayıp kollarının arasına iyice çekmeden edemedi.

İkisi Luo Binghe’nın başı Shen Qingqiu’nun göğsünde, ona rahatça sokulduğu bir pozisyondaydı. Shen Qingqiu’nun sesi kısıktı: “Gözlerini aç, o Su Xiyan değil.”

İsim, Yaşlı Saray Ustası’nı dalgınlığından uyandırmıştı, öfkeyle saydırmaya başladı: “Niçin emirlerimi aldırmadın?! Niçin bana itaat etmedin?! Sana iyi bakmadım mı ben? Huan Hua Sarayı’nı da benim konumumu da istemiyor muydun? Her zaman bunu istediğini biliyorum! Bana sadık olsaydın sana vermeyeceğim hiçbir şey yoktu! Fakat ilk o, şimdi sen- ikiniz de nankörsünüz! Nankör!”

Çılgınca bağırıp çağırarak atıp tutmuştu, nankörlükle ilgili söylenmeye devam etmeden önce Tianlang-Jun ve Shen Qingqiu’ya olan ahlaksız, sert eleştirileriyle kinini döküyordu. Aniden, başını çevirmiş, buruşmuş ifadesi yumuşamıştı. Tatlı dille ikna eder bir biçimde konuştu: “Xiyan… buraya gel… Shizun’un senden bir isteği olacak, bunu iç…”

Yaşlı Saray Ustası yine perişan duruma düşmüştü, ağzının kenarından salyalar akıyordu. Qiu Haitang yavaşça geriledi, gözlerinde tiksinti taşıyordu. Shen Qingqiu bulantısı artıyormuş gibi yüreğinin buz kesildiğini hissetti.

Yaşlı Saray Ustası’nın ona yan gözle bakmasını kaldıramıyordu, Shen Qingqiu Luo Binghe’nın başının arkasını eliyle kaldırıp yüzünü göğsüne bastırmış, çıkışıvermişti: “Yeter!”

Luo Binghe’nın yüzü görünürden saklı olduğundan Yaşlı Saray Ustası’nın davranışları yumuşamış, yüzündeki kaslar kısa bir süreliğine seğirmişti. Kinle dolu gözlerle ağzını açtı.

 


****


Önceki Bölüm  ―  Sonraki Bölüm  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder