Parlak kırmızı geçidin arkasında et ve şarap israf
edilirken,kemiklerse yerde donmuş bir şekilde yatıyordu.*
Atların toynakları ve askerlerin ayak izleriyle Li
Krallığının sınırında yer alan geniş topraklar talan olmuştu.Ancak Li
Krallığı’nın Kraliyet sarayındaysa dans
ve şarkılarla kutlanan barış ve huzur dolu bir ortam vardı.
(Violeta Not: İlk cümle Çince
bir şiirden alınmış,tek başına kulağa anlamsız gelse de ikinci cümledeki olayı
açıklıyor.Krallığın bir tarafında yenilip içilerek kutlama yapılırken diğer
tarafının savaş yüzünden harap olduğuna gönderme yapıyor.Çevirisi kulağa
anlamsız geldiği için açıklama gereği duydum.)
Kuzey sınırında gerçekleşen savaşın alevleri buraya sıçramadığı
için başkentte yer alan imparator sınırdaki yıkımı hiç görmemişti.
İmparatoriçe Qingcheng çoktan Kraliyet mezarlığına gönderilmesine
rağmen bu süreçte İmparator tüm Krallıkta ilan edilmesi gereken yas dönemine
ilişkin bir karar vermemişti.
Cenaze törenine katılan derebeylerin konaklarına geri
dönmesinin ardından Li Qingcheng’in
vefatı üzerine süregelen kısa bir sessizlik dönemi sonrası Li Krallığının
Kraliyet sarayı her zamanki cazibesine kavuşmuştu.
Ne kadar onurlu ve saygın bir şekilde yaşarsan yaşa
öldüğünde toz parçasına dönüşürsün.Li Qingcheng gibi efsanevi biri bile kaderinden
kaçamamıştı.
Li Krallığının İmparatoru bizzat Li Qingcheng’in cenazesine
katılmıştı ancak Li Xian,İmparatorun yüzünde üzüntüye dair herhangi bir iz
görememişti.Çünkü yüksek statüye sahip olan erkeklerin asla kadın eksikliği
olmazdı.Haremin tamamı İmparatorun ilgisini bekleyen genç ve güzel kadınlarla
doluydu hatta bazıları ömürleri boyunca İmparatoru göremese bile diğerleriyle
aynı duyguları paylaşırdı.Gökyüzünün altındaki en güzel kadın Li Qingcheng bile
bu kadar kadına sahip olan İmparatorun gözünde üzülmeye değer biri olarak
görülmüyordu.
Ardından İmparator , ayrılmadan önce başkente uğrayan
derebeyleri için ziyafet düzenlemişti.Ziyafetin ardından aynı soydan gelen ve
uzun bir süre birbirlerini göremeyen derebeyleri ve kardeşleri için özel bir
ziyafet daha düzenlemişti.
Li Xian, sade bir elbiseyle kendisini Qi Wang köşküne
götüren dört atlı arabanın içinde oturuyordu.
Başkent sokakları geniş olsa da insanlar gelen atlı arabayı
görünce kaçışmaya başlamıştı.
Li Krallığı’nın ‘görgü kurallarına’ göre;İmparator
altı,veliaht prens beş,derebeyeleri dört,bakanlar üç,devlet görevlileri iki,halktan
olanlar bir atın çektiği arabaya binebilirlerdi.Li Krallığında prensesler
derebeylerine denk olduğu için onların haklarından faydalanırlardı.
Araba ne kadar sade olursa olsun dört atla çekildiği için
saygınlık durumu açıkça ortadaydı.
Li Xian arabadan indiğinde,soylu Wushuang onu kapıda
bekliyordu.
‘Soylu WuShuang’a rahatsızlık vermiş oldum, teşekkürlerimi
sunuyorum’
‘Rica ederim,prenses.Bu taraftan’
Qi Wang köşkü çok da büyük değildi ama sakin ve
güzeldi.Avlusunda taş döşemeleri vardı ve iç kısmıysa zengin ipek brokarlarla
süslenmişti.Bambu ve çam ağaçlarıyla dolu yemyeşil bir bahçesi vardı.
Li Xian kendisine eşlik eden Xia asili Wushuangla , Qi Wang
köşkünün ana salonuna geldi.Qi Wang’ın eşi
Chushi ve yedi yaşındaki
oğlu Li Ke çoktan onu bekliyordu.
‘Xian-er,kardeş Qi Wang’ı selamlıyor,
‘Eş Chusi,ekselansları prensesi selamlıyor’
‘Ke-er prensesi selamlıyor’
Li Xian,Li Ke’nin nezaketine karşılık verdi.Başını sevgiyle
okşayarak şöyle dedi:’Ke-er’i iki yıldır görmemiştim.Bu kadar çok büyümeni
beklemiyordum.Duruş şeklinden kardeş Qi Wang gibi bir kahramanın oğlu olduğun
belli oluyor,tıpkı onun gibi zarif bir duruşa sahipsin.’
‘Teşekkürler prenses’
Qi Wang gülümsedi ve ‘Asil kız kardeşim ziyafete
katılmalısın ,bütün şaraplar bugün Suiji’den geldi ve et yemeklerin üç çeşit et
kullanılarak yapıldı.Tereddüt etmeden keyfini çıkarabilirsin.’dedi.
‘Kardeş Qi Wang çok
düşünceli’
Qi Wang masanın başında,Li Xian hemen sağında,Qi Wang’ın
eşiyse hemen solundaydı.Li Ke,Li Xian’ın yanına otururken asil WuShuang da
geriye kalan son koltuğa oturmuştu.
Qi Wang’ın elini çırpmasıyla hizmetçi kızlar balık gibi
içeri üşüşmeye başlamıştı.Kısa sürede masa lezzetli yemeklerle donatılmıştı.
‘Asil kız kardeşim,bu çölde yetişen koyun eti Qi
topraklarına özgü bir şeydir,denemelisin’diyerek Qi Wang bizzat ,koyundan bir
parça keserek Li Xian’nın tabağına koydu.
Li Xian etin tadına baktıktan sonra gülümseyerek ‘Kardeşimin
topraklarında gerçekten böylesine güzel lezzetler olmasına rağmen Xian-er
bugüne kadar bu lezzeti keşfedemediği için pişmanlık duyuyor.’dedi.
Söylediklerini duyan Qi Wang yüksek sesle kahkaha attı.’Asil
kız kardeşim ,ah,asil kız kardeşim ne ara bu kadar oburlaştın?Eğer bu kadar çok
sevdiysen köşkün aşçısını sana vereceğim böylece canın ne zaman isterse o zaman
yiyebilirsin’
‘O zaman Xian-er abisine teşekkür ediyor’
Yemek bittikten sonra Qi Wang,soylu Wushuang’a gözleriyle
işaret verdikten sonra Wushuang kendisine verilen emiri anlayıp Bayan Chusu ve
Li Ke’ye eşlik ederek onları salondan çıkardı ardından salonun girişinde nöbet tutmaya başladı.
Yalnız kalan abi ve kız kardeşinin gözleri bir süre sonra
sessizlikte buluştu.Li Xian doğrudan konuya girdi.’Asil kız kardeşiniz bugün
Zhu-er’i temsilen buraya geldi.Bildiğiniz gibi boş bir kraliyet koltuğu
var,kardeş Qi Wang büyük resmi görüyor olmalı.’
Qi Wang,Li Xian’ın formaliteleri geçmesini beklemiyordu.Bir
an için şaşırsa da kadehindeki şaraptan
bir yudum aldıktan sonra yavaşça söyledi:’Asil kız kardeşim neden böyle şeyler
söylüyor? Veliaht prens genç olmasına rağmen saf kraliyet kanına sahip ve daha
önce herhangi bir kusurda bulunmadı.Neden tahtın bir sahibi varken boş olduğunu
söylüyorsun?’
‘İmparatoriçe annem vefat ederek,küçük kardeşimi yalnız
başına bıraktı.Xian-er ise vakti gelince sadece kocasının dediklerini takip
etmek zorunda kalan bir kadın haline gelecek.Amcamsa başkentten çok uzakta ve
politik konulardan hoşlanmıyor.Şu anda biz iki kardeş herhangi bir desteğe
sahip değiliz ve sarayda verilen kararlar hızlı bir şekilde değişiyor.İmparatoriçe
Anne vefat etmeden önce bize son isteğini söyleyerek ihtişam ve zenginlik içinde bulutlara doğru yükseldi.Biz iki
kardeşin ilerlemesini ve uygun bir şekilde davranmamızı diliyor.’
Qi Wang sessizce Li Xian’ın sözlerini bitirmesini
bekledi.Şehirler ve Krallıklar devirebilecek güzelliğe sahip olan kadını düşündü.Yüzünde her zaman ileri görüşlü
olduğunu belli eden bilge bir ifade ve
nazik bir gülümseme olurdu.Su gibi yumuşak olan gözleri, dünyanın
getirdiklerini anlamaya ve kabul etmeye hazır bir ifadeye
sahipti.İmparatoriçeye pek çok açıdan
benzeyen asil kız kardeşine bakarken gözlerindeki ifadenin ve yüzündeki samimiyetin
aynı olduğunu gördü.Qi Wang’ın bu kelimelerin doğru olduğuna inanmaktan başka
seçeneği yoktu.
‘Asil kız kardeşim ,kraliyet tahtıyla ilgilenmiyorum,başka
birini bulabilirsin’
Cevap karşısında Li Xian’ın yüzünde kısa süreli bir
şaşkınlık ifadesi geçti ardından gülümseyerek ‘Hua’nın yalnızlıktan hoşlanan
bir kişiliği var,Pei hala genç ve karakteri henüz oturmadı.Kardeş Chu Wang inatçı bir kişiliğe sahip ve tam bir savaş
bağımlısı,eğer tahta çıkacak olursa Li Krallığı’nın bütün nimetlerinden yararlanmakla
kalmayıp ülkeyi talihsizliğe sürükleyecektir.Kardeş Chu Wang on bin hektar toprağı var ve babamızda onu
tercih edecektir.Aynı zamanda cariye Liang da iyi huylu,erdemli ve zeki
biri.Ama kardeş Chu Wang hiçbir zaman Zhu-er’i sevmedi.Eğer tahta çıkarsa biz
iki kardeşe huzur vermeyecektir.Xian-er,küçük kardeşinin bu yüzden başkentte esir hayatı yaşamasını
istemiyor.Sadece iki kardeşin hayatının geri kalanını yaşayabileceği güvenilir
bir toprak parçası istiyor.Kardeş Qi Wang,insanları önemser aynı zamanda
yardımsever ve dürüst biridir.Ke-er karakter açısından size benziyor ve bu en
azından Li Krallığının uygun bir halefi olacağına işaret ediyor.Bu gerçekten
Xian-er’in kalbinden geçen en iyi seçenek.Eğer kardeş Qi Wang reddederse Li
Kralığının uzun vadede geleceği açısından Xian-er’in kardeş Chu Wang’a yatırım yapması gerekecek.Ama kardeş Chu
Wang'ın karakteriyle…Li Krallığının ne kadar süre dayanacağını kim bilebilir ?’dedi.
Li Xian tek seferde kadehindeki şarabı içerek, kadehi yerine
koydu.Çok konuşmuş olmalıydı susamış hissediyordu.
Qi Wang’ın gözlerinden belli belirsiz bir parıltı geçti.Li
Xian’a bakarak ciddi bir şekilde ‘Bu lord tahta kimin oturduğunu önemsemese de
Chu Wang oturamaz.’dedi.
‘O zaman kardeş Qi Wang’ın niyeti ne ?’Li Xian gülümsedi
fakat yüzüne bakınca ne düşündüğü anlaşılmıyordu.
‘Veliaht prens için ortadaki engelleri kaldırmak ve onu
desteklemek istiyorum.Ancak bu yerine geldiğinde Veliaht prensin her istediğimi
yerine getirmesini istiyorum’
Hıh,demek Zhu-er’i bir kuklaya dönüştürmek istiyorsun?Li
Xian içinden soğukça gülümsedi ancak yüzü hala hoş ve nazik bir ifadeye
sahipti.
Doğruca Qi Wang’ın gözlerine bakarak sakince ‘Önce tahtdaki
boşluğu gidermeliyiz,sınırsız taleplerden korkulacak ne var ki?’dedi.
‘Pekala!’
Qi Wang ‘pa’sesi eşliğinde elini masaya vurdu.Li Xian’a
bakan gözlerinde hayranlık vardı ve içten bir şekilde ‘Xian-er gerçekten
olgunlaşmışsın.Eğer erkek olsaydın şüphesiz tahtın tek varisi sen olurdun’dedi.
‘Kardeş Qi Wang gerçekteneğlenceli biri.Xian-er zayıf bir
kadından başka bir şey değil ve bundan sonrası için kardeş Qi Wang’a
güvenecek.’
‘Şerefe!’ Qi Wang,Li Xian’ın dediklerine karşılık vermeden kadehini
kaldırdı ve Li Xian’nın kadehini bizzat kendi doldurdu.
Kadehleri ‘ding’ sesi eşliğinde tokuşturarak,içtiler.
Ay çoktan söğüt ağıcının üzerinde yükselmişti.Li Xian
kalkmak için izin istedi.
Li Xian at arabasına oturunca yorgunluktan şakaklarını
ovuşturarak arabadan dışarı doğru ‘En büyük prensesin Qi Wang köşküne
gittiğini, köşkün hanımı ve Shizi’si ile bir yemek yedikten sonra Qi Wang ile
gizli bir görüşme de bulunduğıunu ve bu esnada Wushuang’ın kapıda gözcülük
yaptığını Chu Wang’a kelimesi kelimesine bildir’dedi.
‘Anlaşıldı!’ gelen sesle birlikte arabanın yanı başındaki gölge çoktan
kaybolmuştu.
Li Xian şakaklarındaki elini indirerek pencereden dışarıdaki
manzarayı izledi.Parmaklarını pencerenin
kenarlarında gezdirdi.
Siyasi manevlar için,küçük bir ayarlama…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder