Baygın düştükten sonra Shen
Qingqiu yarı ölü birisi gibi uyandı.
Kendi yeri olan Qing Jing
Tepesi’nde olduğunun farkına varmak için başının üstündeki saf, beyaz gölgeliği
görmek suretiyle gözlerini açtı. İblislerin yarattığı kaos çoktan yatıştırılmış
olmalıydı. Soluklandı, esneyerek gerinmek istediğinde aniden kapı açılarak
içeriye birisi girdi.
Ming Fan tepsi taşıyordu,
onu uyanık görünce tepsiyi soluna fırlatıp haykırdı.
“Shifu, sonunda uyandın!”
Hâlâ dış kapının orada
durmakta olan başka birisi vardı. Luo Binghe kapıda duruyordu. İçeriye gelmek
istiyor fakat tereddüt ederek emin değil gibi gözüküyordu.
Haykırmanın ardından Ming
Fan arkasına dönüp onu gördü. Fırçaladı: “Nasıl hâlâ burada durabilirsin?”
Sonrasında tekrardan Shizun’a döndü: “Bu çocuğun ne tip bir hastalığı var
bilmiyorum, orada çubuk gibi dikilmeye ısrar ediyor. Shizun’un seni gördüğünde
sinirlendiğini bilmiyor musun? Ona hatırlattım fakat hâlâ gitmek istemiyor.”
Shen Qingqiu zayıf bir
şekilde elini tuttu: “Yapabilecek bir şey yok, ona kalmış.”
Ming Fan konuştu: “Bai Zhan
Tepesi’nin Askerî Amca Liu uyandığında söylememi istedi. B-…ben Askerî Amca
Liu, Kıdemli Askerî Amca Mu ve Sekt Lideri’ni çağırmaya gidiyorum!” Bitirdikten
sonra telaşla kapıdan çıktı.
Gerçekten uzun zamandır
uyuyor gibi gözüküyordu… Yue Qingyuan çoktan Cang Qiong Dağı sektine dönmüştü.
“Kıdemli Askerî Amca Mu” da Qian Chao Tepesi’nin Mu Qingfang’ı* olmalıydı. Qian
Cao Tepesi tıbbî yetenek ve ilaç üretimiyle uzmanlaşmıştı, bu nedenle bu
sahnede olması gerekiyordu.
Qian Cao Tepesi… Mu
Qingfang: Qian Cao Tepesi, ‘Bin Otlar’ Tepesi demekti. Cang Qiong Dağı sektinin
tıbbî hanesi olduğunu belirtmektedir. Qingfang’ın anlamı da ‘Temiz Koku’dur.
Luo Binghe hareket edip
yolu açtı, böylece yol boşaldı. Biraz uzaktaydı fakat gitmeyi reddediyordu,
dikkati odanın içerisine odaklanmıştı.
Shen Qingqiu yavaşça oturup
konuştu: “Söyleyecek bir şeyin mi var? Eğer öyleyse, içeri gel.”
Luo Binghe odanın içerisine
yürüdü, aniden sert bir şekilde dizlerinin üzerine çöktü.
Shen Qingqiu: “…!!”
Sistem, bekle bir dakika.
Neler oluyor? Sadece bir süre uyudum, uyandığımda nasıl böyle olabildi?
Gerçekten ne kadar süre uyudum? Çoktan on yıl geçti mi?
Luo Binghe diz çöktükten
sonra başını kaldırdı. Gözleri gözyaşlarıyla ve suçlulukla yanıyordu: “Bu
müridin geçmişteki cahilliğini Shizun’un affetmesini istiyorum.”
‘Cahillik’ kelimesini kime
yerleştirirsen yerleştirebilirdin fakat Luo Binghe’ya yerleştirilemezdi!
“Bu mürit gerçekten
Shizun’un bana önem vermediğini düşünüyordu. Sadece üçüncü testte Shizun’un
geçmişteki sorunlarını fark edebildim.”
Shen Qingqiu: Hayır, hayır,
hayır. Senin asıl Shizun’un gerçekten seni umursamıyordu, ölmeni tercih ederdi,
gerçekten… Yine de, hangi sorunlarımı fark ettin? Daha fazla söylemelisin,
gerçekten merak ettim!
Luo Binghe kendini
aşağılamaya son verip sadece içtenlikle konuştu: “Şu andan itibaren bu mürit
kesinlikle Shizun’u bütün kalbiyle bekleyecek, bütün emirlerine ve öğretilerine
itaat edecek.”
Shen Qingqiu ona
anlaşılması zor bir ifadeyle baktı.
Bu çocuğun kalbi şu anda
gerçekten… çok nazik ve dürüsttü!
Bir kere kurtardığında
bütün geçmişteki sözlü ve fiziksel tacizleri tamamiyle unutuldu?!
Eğer böyle devam ederse
hâlâ Sonsuz Uçurum’a acımasızca ittirmek için kendini hazırlaması gerekecek
miydi?
Shen Qingqiu bir anlık
sessizleşti, ardından konuştu: “Anladığın sürece, bu iyi. Öncelikle, ayağa
kalk.”
Tam anlamamasına rağmen Luo
Binghe sonunda neyi anlamıştı?
Luo Binghe’nın yavaşça
ayağa kalktığını gördü fakat hâlâ çıkmayı reddediyordu, başka söylemek istediği
bir şey var gibi biraz utangaç şekilde duruyordu. Shen Qingqiu sordu: “Başka
bir şey var mı?”
Luo Binghe konuştu: “Shizun
kaç gündür uyurken uyandı. Shizun’un iştahı var mı, bilmiyorum.”
Shen Qingqiu ön kısmının
arka kısmına saplanacak kadar acıktığını fark etti. Yemeğin olduğunu duyduğunda
gözleri arzuyla yeşile dönmüş, çabucak konuşmuştu: “Fazlasıyla. Öyleyse, bunu
sen getirdin.”
Luo Binghe derhal mutfağa
koştu. Bu, son günlerde sonunda tüketilebilir hâle gelene kadar her saat
tekrardan yaptığı congee’ydı. Congee’yı yiğit bir şekilde tutarak hâlâ dumanı
tüterken buraya getirmiş, Shen Qingqiu’nin yatağında düzgün bir şekilde
oturmasına yardım etmişti. Aşırı derecede bayıla bayıla, dikkatle izliyordu.
Neredeyse Shen Qingqiu’yi o besleyecekti. Shen Qingqiu’nin kollarındaki diken
diken olmuş tüyler belirdiğinde kaşığı kendi alarak Luo Binghe hâlâ yanında
durup yakından onu izlerken birkaç ağız dolusu yedi.
Shen Qingqiu bir süre
düşündü, ardından fark edip kaygısızca dillendirdi: “Tadı fena değil.”
Tadı fena değil dese bile
Shen Qingqiu’nin yüzü neredeyse yaşlar içerisinde bir hayli duyguyla
kaplanmıştı.
Qing Jing Tepesi’nin öz
geleneği yolda dinç ve hafif yürümekti. Yemeğin tarzı bile bu çizgideydi, o
nedenle nasıl yerse yesin Shen Qingqiu’nin ağzında tadı kuş açarmış gibi
fazlasıyla hafifti. Fakat elindeki kâsedeki de congee’ydı, muhtemelen
içindekilerle ya da teknikle ilgiliydi, bir kâse hafif yaş congee çorbasıyla
karşılaştırıldığında ölçüsü tamamiyle farklıydı.
Kar beyazı congee hafifçe
su dolu yeşil soğan süslemesiyle lezzetli ve güzel görünümlü doğranmış et ve
dikine bir miktar ince şeritlerle zencefil dilimleriyleydi. Shen Yuan’ın asıl
dünyadaki evinin baş şefin yaptığıyla kıyaslanabilirdi!
Abartısını duyduğunda Luo
Binghe’nın gözleri parıldayarak konuştu: “Eğer Shizun beğendiyse sana her gün
yeni şeyler yapmasına ne dersin?”
Shizun tam o anda tıkandı.
Luo Binghe dikkatlice
sırtını patpatladı. Shen Qingqiu iyi olduğunu ifade etmek için elini salladı,
sadece birazcık korkmuştu.
Luo Binghe’nın iyi yemek
pişirmesi, kız kardeşleri bir numaralı ‘öldürme’ silahıydı. Luo Binghe’nın
yaptığı, birkaç seçili sayılabilen, parmakla gösterilen haremdeki kız
kardeşlerinin yiyebileceği bir yemekten dolayı gerçekten ayrıcalıklı
olabileceğini düşünmüyordu.
Daha da korkunç olan
repliğiydi, repliği. Bu cümleyi “sana her gün yeni şeyler(yemekler) yapma”yı
Luo Binghe asil kıdemli Bayanları kendi hırsı ve istekleriyle serbest bırakıp
haremine girmeleri amacıyla onları seçebilmek için kullanmıyor muydu?
Bir şeyler dikkatsizce
yenebilirdi fakat sözler dikkatsizce söylenemezdi!
Shen Qingqiu’nin tuhaf
ifadesini gördüğünde Luo Binghe biraz endişelendi, sordu: “Shizun, beğenmedin
mi?”
Shen Qingqiu bir süre
düşündü. Benimle ne yapmak istiyordu? Çoktan benim için yapılmış bir şeyse,
almamam salaklık olurdu. Bundan söz etmişken… erkek kahraman hava atmaya
değecek bir şey olmadan bana bedava yemek yapıyor!
Konuşurken çabucak nazik ve
neşeli bir ifade takındı: “Bu Usta gerçekten beğendi. Şu andan itibaren bu
görev ilgilenmen için sana verilecek.”
Sonunda hafif su dolu
congee çorbasını yemek zorunda kalmayacaktı! Bu Usta küçük bir yemekhane açıp
idare de edebilirdi!
Onayı aldığında Luo
Binghe’nın bütün bedeni sıcak ilkbaharda çiçekler açmış gibi bir hava yaydı.
Shen Qingqiu onun ifadesindeki benzerliği fark etti, aniden kafasını okşamak
istediğine dair gelen hissin nedenini bilmiyordu.
Açık ve parlak bir şekilde
gülümseyen Luo Binghe’yı, gösteriş içindeki amele çocuğa dönüşmüştü,
uzaklaştırdıktan sonra Shen Qingqiu sisteme başvurdu.
‘Sistem, sana bir
şeyler sormak istiyorum.’ Bir süre düşündü, ‘Sonsuz Uçurum sahnesi… kaçınılmaz
mı?’
Sistem:【Eğer
Luo Binghe “Sonsuz Uçurum” hikâye çizgisini atlarsa, doğru şeyi yapma cesareti
seviyesi -10000.】
Shen Qingqiu son söylediği
sayıyı net bir şekilde duymuştu ve her zamanki gibi ağız dolusu kan
yükselmişti. Hatta boş verin, kusmuştu bile.
Aslında çoktan sonrasında
ne olduğunu düşünüp sonuca varmıştı. Luo Binghe’yı Sonsuz Uçurum’da sürgün
etmek zorunda değilse, öyleyse altın parmağını etkinleştiremezdi. Eğer kahraman
askıda bırakılırsa nasıl doğru şeyi yapacak bir durum oluşacaktı?
Bu nedenle Sonsuz Uçurum
sahnesi sürdürülmeliydi. Kitabın en acınası bölümündeki görev, bir numaralı
pislik kötü adama düşmüştü.
Hâlâ vazgeçip tekrardan
sormak istemiyordu, yine de birazcık dertli bir şekilde iç çekti. Şu anki Luo
Binghe alçalıp kitaptaki karanlık, soğukkanlı boss’a dönüşmesi gereken küçük
bir güneş gibiydi. Onun gibi reenkarne olmuş birisi bile bu gerçeği değiştiremezdi.
Kahramana Sonsuz Uçurum’da
vurmak kaderinde yazılıydı, bu tip bir adamın nesillerce efsane olması için
yolu açmalıydı!
Shen Qingqiu kendi geleceği
hakkında daha bile çok endişeliydi.
Eğer yapmazsa doğru olan
şeyi yapma cesareti seviyesi 10000 seviye azalacaktı. Gerçekten daha fazla
tamamiyle ölemezdi.
Luo Binghe’nın elleri
karardığında kesinlikle onu affetmeyecek olması ne kötüydü.
Ne biçim şeydi bu?!
Shen Qingqiu’nin çırak
kardeşi hastalığını muayene etmek için geldiğinde Luo Binghe daha çok
uzaklaşmamıştı.
Yue Qingyuan içeriye ilk
girip karşılaştıklarında Shen Qingqiu elinde kitabını tutarak uzanıyordu.
Yataktan çıkmak istedi fakat Yue Qingyuan aceleyle onu durdurdu: “Qingqiu,
dikkatsizce hareket etme. İnmeye kalkışman sadece yere düşmenle sonuçlanır.
Uzanman daha iyi, bu şekildeyken bir şeyle ilgilenmene gerek yok.” Başka bir
taraftan, arkasında Mu Qingfan vardı: “Askerî ağabey Mu, gelin ve Qingqiu’ye
tekrardan bakın.”
Baygınken Mu Qingfang
çoktan Shen Qingqiu’nin tanısını koymuştu. Şimdi muhtemelen muayeneyi takip
ediyordu. Shen Qingqiu bileğini ona uzatıp nazikçe konuştu: “Askerî ağabey
Mu’ya zahmet olmuşumdur…”
Mu Qingfan kafasını
sallayıp yatağın yan tarafına oturdu, parmaklarıyla nabzını ölçtü. Qian Cao
Tepesi’nin Tepe Lordu’nun tıbbî bilgisi, her tip zor, karışık hastalıkları
sadece kısa süreli muayeneyle karar verip önlemini belirleyebiliyordu. Buna
rağmen, parmaklarını çekmeden hâlâ uzun bir süre nabzını ölçüyordu.
Yue Qingyuan sordu:
“Nasıl?”
Shen Qingqiu ketum değildi,
açık açık sordu: “Bu zehir tedavi edilebilir mi?”
Liu Qingge’nın sallanan
elbisesinin kolları düzdü, masanın yanına oturup homurdandı: “Bu zehir
Panzehirsiz diye biliniyor, neden bahsediyorsun?”
Shen Qingqiu iç çekti:
“Öyleyse, askerî ağabey Mu, kolayca kaç yıllık ömrüm kaldığını söyleyebilir
misin? Kaç ayım kaldı? Ya da kaç günüm?”
Mu Qingfang kafasını
sallayarak konuştu: “Panzehri olmasa bile önlenebilir.”
Sesi hafif ya da ağır
değildi bile fakat Shen Qingqiu kısmetinin açıldığını hissetti.
Her ne kadar “Panzehirsiz”
diye bilinse de bu zehir aslında tedavi edilebilirdi.
Çünkü asıl eserde, □□
Ölümsüz İttifak Ligi’nin başında şeytanî zehirden dolayı kasılmış; başka bir
sektten mütevazı, nazik bir çırak kız kardeş vardı.
Anahtar kelime, kahramanın
kızı olmasıydı.
Hiç erkek kahramanın kendi
kızının zehir yüzünden ölmesine izin verdiği bir aygır romanıyla karşılaştınız
mı?
Eğer karşılaştıysanız
muhtemelen ortalamanın altında bir roman yazarının kahramanıdır!
Bu, aygır romanında
onlarca, binlerce yıllık bir başarısızlık olurdu!
Tedavi fazlasıyla basitti!
Geriye gidip asıl eserdeki gelişmelere bakalım.
Çünkü olaydaki karşı
koyulamaz sahne zarif, küçük çırak kız kardeşin şeytanî ruh nedeniyle zehirle
kasılmasından onu kurtarma amacındaki erkek kahramanla ilgiliydi. Luo Binghe
çekilemeyecek kadar sorumluluk hissettiğinden zarif, küçük çırak kız kardeşe tedavi
bulmak için olan görevi aldı.
Tesadüfen Ölümsüz İttifak
Ligi’nin olduğu dağın ormanında binlerce yıllık mucizevî çiçekler yetişiyordu,
üzgünüm, Shen Qingqiu onların hangi tip çiçek ya da ot olduğunu unutmuştu çünkü
“Proud Immortal Demon’s Way”de en az elli tane bu tip bilmem ne mucizevî
çiçekler vardı ve her biri en az binlerce yıllıktı, olağanüstü çiçek ya da çalı
sayılabilirlerdi. Sayıları kesinlikle üç basamaktan fazlaydı ve hangi kahrolası
bütün o isimleri hatırlayabilirdi?
Yüce Tanrı Gökyüzüne Ateş
Eden Uçak, mucizevî çiçeklerin satılan Çin lahanaları mı olduğunu düşünüyorsun?
Şu mucizevî bitkilere biraz küçük basamaklar ver, tamam mı?!
Luo Binghe masallardaki
mucizevî çiçeklerin kesinlikle zarif, küçük çırak kız kardeşin bedenindeki zehre
tedavi olacağını düşündü. Onun için buruk bir şekilde çabalayarak almakla
yetinmedi, üç gün harcadı. Bu üç günde canavarlarla savaşırken çiçekleri aradı
ve bunlarla birlikte aralarındaki hisler beraberinde gelişti. Zarif, küçük
çırak kız kardeşin zehri gittikçe daha da ciddi oldu, Luo Binghe sonunda çiçeği
edindiğinde onun bütün bedeni güçsüzleşmişti. İkisi de zarif küçük çırak kız
kardeşin çiğ çiçeği hızlı bir şekilde yiyebildiği için aşırı sevinçliydiler.
Fakat işe yaramamıştı!
Zehir tedavi edilmemişti!
İkisi de duygusuzdu. Kız
öleceğini, arkasında unutulmayacak bir anı bırakmak istediğini, böylece
varlığının unutulmayacağını düşündü. Bu nedenle hâlâ güçsüzken Luo Binghe’yı
bastırma şansını yakaladı.
Luo Binghe direnç gösterdi
fakat sonradan her şeyi benim için yapıyor, acımasız olup onun son dileğini
reddedemem diye düşündü. Direnç gösterdikten sonra teslim olup itaat etti…
Sonrasında zehir tedavi
edilebilmiş miydi?
Pa pa pa(seks) yaptıktan
sonra kızın zehri doğal bir şekilde tedavi oldu!
Yorucu? Müstehcen?
İnanılması zor? Fakat fazlasıyla havalıydı, değil mi? Havalı gök gürültüsü,
havalı gök gürültüsü, hahahaha…
Bu, Luo Binghe’nın iblis ve insan melezi olmasından dolayıydı.
Ayrıca, iblis tarafındaki kan bağı iblislerin bir numaralı Kutsal Hükümdar’ının
antik ilahî iblis kanına dayanıyordu! Böylesine minik, küçük bir iblis zehri dişlerinin
arasındaki şeyler kadar bile etkili değildi. İkisinin de sevişme süresince
çoktan Luo Binghe tarafından emilip hazmedilmişti. Aynı zamanda kızın daha
önceden çiğ olarak yediği mucizevî çiçekler onun tarafından emilmiş, efsununu
fazlasıyla desteklemişti!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder