Fang Zhaomu aramayı bitirdiğinde, yüzü hala yanıyordu ve o yüzden serinlemek(sakinleşmek) için balkona koştu.
Dışarısı birazcık soğuktu. Fang Zhaomu kapıyı iterek açtığında, soğuk hava içeri girdi. Rüzgara karşı yürürken, T Üniversitesinin gökyüzüne baktı, sonra; karanlıkta gölgelenmiş çimlere, sokak lambalarıyla aydınlanmış yola ve mesafeli binalara.
Az önce, Andrew normalde yaptığı gibi Fang Zhaomu' nun alayına karşı sessiz kalmadı. Fang Zhaomu' ya sordu, "Gerçekten seni evime götürebilir miyim?"
"Evet."
"Sınıf arkadaşın yapamaz ve sadece ben yapabilirim?"
Fang Zhaomu, Andrew' in neden bunu sorduğunu bilmiyordu ama yine de cevapladı. "Mn."
"Neden bir tek ben seni evime götürebilirim?" Andrew' in sesi çok sakindi ve hiçbir duygu anlaşılmıyordu. Yine de, bu Fang Zhaomu’ nun kızarmasını ve kalbinin daha hızlı atmasını sağladı.
Fang Zhaomu’ nun aklına bir sürü cevap geldi ama uygun olanı seçemedi. Neyse ki, Andrew' de meşgul gibi gözüküyordu ve bu konuya devam etmedi. Fang Zhaomu' ya eve vardığında haber vermesini söyledi ve konuşmayı sonlandırdılar.
Andrew' in sesi kulağında olmadan, Fang Zhaomu beyninin ısındığını ve amacını kaybettiğini hissetti.
İsteğinin biraz uygunsuz olduğunu hissetti.
Andrew ile olan ilişkisinde en fazla böyle olacaktı ve bunun birkaç ay süreceğini kim bilebilirdi. Fang Zhaomu' nun düşünceleri ne olursa olsun, bunlar sadece bir illüzyondu.
Andrew her zaman çok sakin olmuştu ve kişisel hayatının çoğunu Fang Zhaomu' ya asla açıklamadı. Etkileşimde bulunduklarında, her zaman daha hevesli olan Fang Zhaomu idi. Bu basit, düşüncesizce söylenmiş konular ve 21 yaşındaki Fang Zhaomu’ nun konuştuğu şeyler büyük ihtimalle 29 yaşındaki Andrew' i kolayca rahatsız etmiştir.
Ancak, Fang Zhaomu hala Andrew ile buluşmak istiyordu. Andrew ne kadar çirkin ve sıkıcı olursa olsun, gerçekten buluşmak istiyordu. Fang Zhaomu burada çok uzun süre kalmayacak olsa da ve Andrew, Fang Zhaomu için değişmeyecek olsa da.
Bir kişiyi beğenmekten kendini alıkoymak, nedeni karmaşık ve anlaşılması zordu.
Önceden, Fang Zhaomu' nun okulda bir sürü arkadaşı vardı. Hislerini ona açan hem erkek hem de kızlar vardı, açıkça ya da gizlice. Hiçbirine ilgisi yoktu ve sonucu belirsiz bir başlangıçta bir ilişkiye başlamak istemiyordu.
Şimdi onun da yakınlaşmak istediği bir kişi vardı ama beraber olmalarına bir şans yoktu.
Fang Zhaomu mantığını biraz toparlamış gibiydi. Beyni sakinleşti ama kalbindeki ısı dağılamadı.
Song Yuanxun' u çok bekletmekten korkuyordu o yüzden hızlıca laboratuvara geri döndü.
Fang Zhaomu içeri girdi ve Song Yuanxun hala elinde bir kitapla aynı koltukta oturuyordu. Fang Zhaomu, Song Yuanxun' a özür dileyerek konuştu, "Az önce biriyle konuşuyordum, çok sinirli(beklemekten) hissediyor olmalısın."
Song Yuanxun kitabını koydu ve kafasını yavaşça salladı.
Fang Zhaomu tahlil cihazına doğru yürüdü ve baktı. Deney bitti ve Fang Zhaomu sonuçları yarın incelemeye karar verdi. Eşyalarını topladı, çantasını kavradı ve Song Yuanxun' a geri döndü.
Song Yuanxun ışıkları söndürdü ve merdivenlerden aşağı indi. Siyah bir SUV kullanıyordu. Araba büyük ve uzundu ve Fang Zhaomu neredeyse binemiyordu. (Ç.N:yerim ponçik kısa boylu)
Arabada, Fang Zhaomu emniyet kemerini taktı ve Song Yuanxun' a adresini söyledi. Song Yuanxun' un nerede olduğunu bilmediğinden korkarak ona "Okul kapılarından çıktığımızda seni yönlendireceğim" dedi.
Song Yuanxun kafasını salladı ve yavaşça sürmeye başladı.
Araba çok karanlıktı ve nedense Song Yuanxun son derece yavaş gidiyordu. Radyo dinlendirici bir piyano melodisi çalıyordu, oldukça sakin. Fang Zhaomu, Song Yuanxun' a yolu tarif etmek istemişti, ancak bir süre sonra hala kampüsteydiler. Atmosfer de o kadar sessizdi ki uykusunu getirdi ve dün gece geç uyuduğu için koltuğa yaslanarak uyuyakaldı.
Ne kadar süredir uykuya daldığını bilmeyen Fang Zhaomu halsiz bir şekilde uyandı. Yanında karanlık bir figür görünce alarma geçti. Sonra Song Yuanxun' un onu eve bıraktığını hatırladı ve panik içinde "Ne kadar uyudum?" diye sordu.
Song Yuanxun tavan lambasını yaktı ve arabadaki saati gösterdi. Fang Zhaomu bir baktı. Şans eseri, sadece yaklaşık on dakika uyumuştu, çok uzun değildi. Fang Zhaomu özür diledi ve Song Yuanxun' a teşekkür etti ve Song Yuanxun ona el salladı. Okuma ışığı çok parlak değildi, bunun nedeni Fang Zhaomu' nun uykudan hâlâ halsiz olması olabilirdi, bu geceki Song Yuanxun' un öncekinden farklı bir nezakete sahip olduğunu hissetti.
Fang Zhaomu arabadan inmek üzereydi ve Song Yuanxun' un tavan ışığını kapatmasına yardım etmek istedi. Yukarı baktığında birkaç kez uzanarak ona bastırdı ama ışık açık kaldı ve hatta bir tane daha açtı. Fang Zhaomu bir kayıp içindeydi, neden bu kadar kaşınması ve rastgele bir şeylere dokunması gerektiğini merak ediyordu.
Çaresiz kalan Fang Zhaomu, Song Yuanxun' a baktı. Ancak Song Yuanxun kızmamıştı ve gülümsemiş gibi görünüyordu. Uzandı ve Fang Zhaomu' nun bileğini yakalayıp biraz aşağı çekti ve ışıkları söndürmesine yardım etti.
Song Yuanxun’ un eli sıcaktı. Bileğini tuttuğu iki saniye içinde Fang Zhaomu sıcaklıktan panikledi. Song Yuanxun' a veda etti, sonra kapıyı açtı ve arabadan indi.
Çantasını taşıyan Fang Zhaomu binaya girdi. Koridorda bir an durdu ve Andrew' e yavaşça yukarı çıkmadan önce eve geldiğine dair bir mesaj gönderdi.
Andrew' i düşündü ve hiç düşünmeden uçak bileti rezervasyon uygulamasını açtı ve Seattle biletlerini aradı.
Şu anda seyahat için en yoğun dönemdi ve uçak biletleri pahalıydı. Beş saatlik bir uçuş, üç saatlik bir zaman farkı - gitmeli mi? Andrew onu hoş karşılar mı?
Onun yerine Fang Zhaomu yıkandı ve Andrew’ in ona iyi geceler dileyen yanıtını gördü. Konuşacak başka bir şey olmadığını düşünerek ışıkları kapattı ve uyumaya gitti.
Song Yuanxun, bu gece başka bir şey düşünemeyeceğinden şüpheleniyordu.
Fang Zhaomu' nun evinin dışında, Song Yuanxun yola çıkmadan önce yaklaşık on dakika durdu ve tek düşünebildiği, yanındaki koltukta uyurken Fang Zhaomu' nun nasıl göründüğüydü. (E.N.: Sememiz...:) )
Fang Zhaomu dün gece onunla görüntülü sohbet ederken, telefonuyla kendisi arasındaki mesafe, arabadaki aralarındaki mesafeden bile daha uzaktı. Fang Zhaomu pek rahat uyumuyor gibiydi. Koltuğa kıvrılmıştı, kaşları hafifçe çatılmıştı ve bir eli çantasında, diğer eli koltuğundaydı.
Bu gerçek Fang Zhaomu idi. Orada korunmasızca uyumuş ve hafif meyveli kokusu arabanın içini doldurmuştu. Fang Zhaomu sayesinde kısıtlı alan ısınmaya başlamıştı.
Song Yuanxun, bir süre rahatlıkla Fang Zhaomu' yu izlemiş ve onun için emniyet kemerini çözerek biraz daha rahat uyumasını istemişti.
Fang Zhaomu, Song Yuanxun’ un hayatını ikiye bölmüştü.
Yarısı Fang Zhaomu’ nun tatlı sözlerinin ve güveninin tadını çıkarırken vicdansızdı. Fang Zhaomu' nun zamanını, Fang Zhaomu' nun dikkatini aldı ve sadece laboratuvarın ikinci katındaki salona gitmesi gerekiyordu ve aynı binadan Fang Zhaomu' nun çağrısına cevap verebilecekti. Diğer yarısı ise ancak “sınıf arkadaşı” olarak kalabiliyordu.
Song Yuanxun sonunda bunu kendisine itiraf etti. (E.N: Şükür)
Ona sarılmak istedi, ona dokunmak istedi, ona sahip olmak istedi.
Fang Zhaomu' nun, Song Yuanxun' a da güvenini ortaya koymasını, şikayetleri dahil her şey hakkında konuşmasını diledi. Fang Zhaomu' nun Song Yuanxun' dan bir şeyler seçmesine yardım etmesini istemesini diledi ve Fang Zhaomu' nun kollarını Song Yuanxun' un boynuna dolamasını, yüzünü Song Yuanxun' un boynuna bastırmasını ve yavaşça Song Yuanxun' un onu eve getirmesine izin vermesini istedi.
Song Yuanxun, Andrew' e söylediklerini düşünerek Fang Zhaomu' ya bakmıştı. Yardım edememiş ama arabasını kilitlemiş ve Fang Zhaomu da o sesle uyanmıştı.
Fang Zhaomu uyandığında biraz sersemlemişti ve Song Yuanxun bileğini tuttuğunda bile bunda garip bir şey bulmamıştı.
Andrew Song Yuanxun olmadığı sürece, Fang Zhaomu' nun ondan çok hoşlanması muhtemeldi.
Song Yuanxun bir dönüş yaptı ve birden bire başka bir görünüm getirmesini diledi. Bu, Fang Zhaomu' nun istediği gibi olacaktı; Seattle' dan geri dönen, seyahat lekeli, Fang Zhaomu' yu alıp iki kişilik set yemeği yiyen, yirmi dokuz yaşındaki sıradan görünümlü bir makine mühendisi.
Sonra, ona sarılabilecekti, ona dokunabilecekti ve ona sahip olabilecekti, yakın ama bir o kadar da uzak olan şimdikinin aksine.
*****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder