19 Haziran 2020 Cuma

FEMALE GENERAL AND ELDEST PRINCESS - BÖLÜM 5: WANYUE'NİN KADIN OLDUĞU BİLİNMİYOR

Li Krallığının piyade askerleri aceleyle sağır edici bağırışlar eşliğinde askeri kamptan dışarıya doğru saldırıya geçtiler.Bütün piyade taburu dışarı çıktığında ileriye doğru saldırsa da kuş bakışı bir açıyla bakan birisi piyade askerlerinin her birinin sessiz bir şekilde saldırı formasyonu oluşturmak için anlaştığını görebilirdi!

 

Lin Wanyue, zaman zaman kulaklarında havayı yarıp geçen okların seslerini duyuyordu. Kışla duvarındaki okçular Hunların kuvvetlerini dağıtsa bile Lin Wanyue’nin yolu üzerinde birkaç tane düşürülmüş insan vardı.Bu yoğun ok yağmurunda ölüm tanrısı Lin Wanyue’nin omuzunu sıyırıp geçiyordu.Yerdeki titreşimin şiddetiyse gittikçe artıyordu.Gürleyen bir sesle at toynakları havayı toz bulutuyla kaplamıştı.Gittikçe yakınlaşıyorlardı!

 

‘Ah! ’Korkunç bağırışlar bir nefeslik sürede her yeri kapladı. Hun süvarileri ve Li Krallığının piyade askerleri savaşın ilk çatışmasını çoktan tamamlamışlardı.

 

Lin Wanyue,ilk turda Hun süvarileriyle savaşmak için ilerleyen mızraklı  birçok askere katılmadı.Bunun yerine mızrağını savunmaya geçmeden önce diyagonal olarak tuttu.Bütün ruhuyla son derece konsantre olmuş bir şekilde tüm gücüyle gelmekte olan Hun süvarilerine baktı.Savunma pozisyonunu gerektiği gibi ayarladı.

 

(Violeta Not: ‘Diyagonal olarak’ derken mızrağını yere göre hafif eğik bir pozisyonda tuttuğunu ifade ediyor.Hareketin kendisi direk bu şekilde çevrildiği için açıklamasını belki anlamayan olabilir diye açıklama yapma gereği duydum.)

 

Lin Wanyue, Hunlarla iki yıldır büyüklü küçüklü yüze yakın  savaşta çarpışmıştı.Uzun zamandan beri Hunların savaş taktiklerine aşina olduğunu hissediyordu.Hunlar pala ve savaş atları kullanıyordu,çok az bir kısmıysa mızrak kullanırdı.Tam güçleriyle saldırırlardı. İlk çatışma  Li krallığının birlikleri için her zaman en büyük zayiatın verildiği tur olmuştur.Bu kez düşünmeden savaşmak fazla akılsızcaydı.

 

Lin Wanyue geniş bir alanda durdu, darbeden gelen ‘ding ding ding’ sesiyle mızrak tutuşunu eli uyuşuncaya kadar sıkılaştırdı.Zaman zaman Li Krallığının askerlerinin korkunç bağırışları yayılıyordu ancak Lin Wanyue bir kez daha başarılı bir şekilde hayatta kaldı.

 

Hunlarla olan ilk çatışmanın ardından, Lin Wanyue’nin gözlerinde bir parıltı belirdi. Hunların ilk hücumdan sonra geri döndüğü kısa an karşı saldırı için en iyi şanstı!

 

Lin Wanyue etrafındaki her yere baktı.Bir Hun süvarisi atıyla cepheden ayrılmadan önce onun önünden diyagonal olarak  dönecekti.Çok uzakta değildi.Lin Wanyue tereddüt etmeden mızrağını kullandı ve Hun süvarisine karşı koştu.Öfkeli bir ‘Ha!’ haykırışıyla,Lin Wanyue’nin mızrağı Hun süvarisinin boynunu deşti.Parçalanan arterden fışkıran taze kan, havada eğri bir şekilde püskürdü sonrasındaysa  her yere sıçradı.

 

(Violeta Not:Bu kısımda da ‘diyagonal’ derken eğik bir açıyla askerin kendisine doğru yöneleceğinden bahsediyor.Arter ise damar anlamında kullanılıyor.)

 

Lin Wanyue,kanlı mızrağını çekip çıkardı.Ama tek bir an bile  ayakta durmaya cesaret edemedi.Ölü Hun’nun atının yanına giderek atın arkasına geçti.Saklanabilmek için vücudunu ve kafasını gizlenmek için eğdi.Bir eliyle mızrağını kavrayarak çevresindeki savaşı gözlemlemeye devam etti,diğer bir elini belindeki podaoya bastırdı.

 

Birbiri ardına yükselen korkunç bağırışların ardından, Li krallığının mızrak kullanan askerleri tarafından birkaç Hun süvarisi atlarından  indirildi.Daha sonra süvariler mızraklar tarafından delinerek korkunç bağırışlar eşliğinde, koyu kırmızı kan havuzuna bırakıldı.

 

Aynı zamanda Hun süvarileri palalarıyla birden fazla  Li Krallığı askerinin hayatlarına son verdi.

 

Kısa bir durum analizinden sonra Lin Wanyue aceleyle mızrağını bıraktı.Belindeki podaoyu çekti. Li Krallığının savaş davulları hala “don don don” temposunu koruyordu.Süvariler iki kanada ayrılıp ağ şeklinde yayılarak çevrelediler.

 

Hun piyadeleri şimdi koşuyordu. Lin Wanyue podao'yu kullandı ve bir kez daha ilerledi.Canavar postu giymiş bir Hun askeriyle karşı karşıya geldi.

 

Lin Wanyue’nin gözlerinden bir parıltı geçti.Podaosunu kavradı ve hıza koştu.

 

‘Ding’Lin Wanyue’nin podaosu,Hun askerinin palasıyla şiddetli bir şekilde çarpıştı.Uzun boylu ve yapılı görünen Hun onun yüzünden sendelemişti,Lin Wanyue’nin dudağı alaycı bir ifadeyle yukarı doğru kıvrılmıştı.Aynı zamanda sağ ayağını kaldırarak Hun askerinin karnına sert bir tekme attı!

 

Hun askeri acı içinde kıvrıldı.Lin Wanyue,Hun askerini kesebilmek için doğrularak podaosunu kaldırdıktan sonra sert bir şekilde aşağıya doğru indirdi.

 

Bunu gören Hun askeri darbeyi önleyebilmek için sadece palasını kaldırabildi.Ama acısı yüzünden duruşu sabit değildi,Lin Wanyue’nin podaosunun ağır darbesi de eklenince Hun askeri iki adım geri çekildi ve dengesini kaybetti.Ağır bir şekilde yere düştü.

 

Lin Wanyue kılıcını kaldırdı ve tekrardan öne çıktı.Bir ayağıyla Hun askerinin palasına basarken diğer ayağıyla da göğsüne basıyordu.Bu uzun ve yapılı Hun askeri  karşısındaki ufaklığın bu kadar güçlü olmasını beklemiyordu.Ayaklar altında ezilmesi üzerine vücudundan birkaç kırılma sesinin geldiğini hissetti.Gögsündeki şiddetli ağrıyı takiben boğazına bir tat geldi ve ağız dolusu taze kan kustu.

 

Lin Wanyue tarafından ezilen Hun askeri karşısındaki iri gözlü,sıska ve bronz tenli Li Krallığı askerinin gülümseyerek bir dizi beyaz diş ortaya çıkardığını gördü.

 

Lin Wanyue ellini kaldırdıktan sonra kılıcını savurdu.’Pu’ sesi eşliğinde taze kan yüzüne doğru fışkırdı!Sonrasındaysa şaşkınlıktan irice açılmış gözleri olan  yuvarlak kafa yan tarafa doğru yuvarladı.

 

Savaşın ilerleyen aşamalarında Lin Wanyue podaosunu kavrayarak ileri ve geri hareket eden insanların arasında ilerledi.Ne zaman,ona arkasını dönen bir Hun görse kılıcını savurmakta tereddüt etmiyordu.

 

Aynı zamanda da düşmana açık vermemek için gözlerini açık tutuyordu.

 

Bir saat sonra Lin Wanyue’nin kalın kumaştan yapılma kıyafetleri taze kanla ıslanmıştı.Li Krallığının süvarilerden oluşan dış kanat iç kısımlara doğru ilerlemeye başladı.Hunlar düşmanın onları çevrelediğini görünce bir aksilik olduğunu anlayarak bir anda  geri çekilmeyi seçtiler.

 

Lin Wanyue podaosunu kavrayarak peşlerinden gitti ama savaş davullarının temposundaki değişikliği duydu.Adımlarını hemen durdurdu.

 

Hunlar geri çekilmişti.Hayatta kalan tüm Li krallığı askerleri silahlarını çekti ve heyecanla gökyüzüne doğru çığlık attılar.

 

Lin Wanyue,Hunların uzaklaşmasını izlerken aniden bacağı güçsüzleşti.Yere yığılmıştı.Bir süre sonra bacağında keskin bir zonklama hissetti.Yaralandığını fark etmemişti.

 

‘Ge!’Lin Yu savaş sonra erdiğinde çoktan Lin Wanyue’yi aramaya başlamıştı.Onu bulduğu zamansa yere devrildiğini görmüştü.Lin Yu o kadar çok korkmuştu ki  bağırarak Lin Wanyue’nin yanına ateş hızında  gitmişti.Lin Wanyue’nin bedenini çevirdi ve onu kollarının arasına alarak endişeyle bağırdı:’Ge,iyi misin,nasıl oldu,neresi acıyor?’

 

Lin Wanyue,Lin Yu’nun kollarında uzanıyordu ve vücudun hiçbir yerinde güç kalmamıştı. Bacağındaki yaradan sürekli olarak yayılan ağrı dışında karnında da şiddetli bir ağrı vardı.Aniden Lin Wanyue bacaklarının arasında çamurumsu bir sıcaklık hissetti.

 

Normalden biraz daha soluk görünen teni dışında Lin Wanyue uyanık görünüyordu,Lin Yu derin bir nefes verdi.Nereden yaralandığını görebilmek için vücudunu aşağı yukarı kontrol etmeye başladı.

 

Lin Wanyue’nin yüzü ve vücudu kan lekeleriyle doluydu,kıyafetleri kanla daha da ıslanmıştı. Lin Yu, Lin Wanyue'nun uyluğunda bir inç uzunluğunda bir yara olduğunu gördü. Kendi kendine düşündü: Düşmesine şaşmamalı, bacağını incitmiş…

 

Aniden Lin Yu, koyu kırmızı bir rengin Lin Wanyue’nin bacakları arasında yavaşça yayıldığını gördü. Bir an sersemledikten sonra, kendi bacaklarını refleks olarak kapattı. Lin Wanyue'ye bakarken ifadesi değişti!İç sesi ağlıyordu: Bitti, Da-ge bu savaşı çoktan kaybetti, şu an ailesinin soyu son buldu…

 

Lin Yu,Lin Wanyue’nin korkunç derecede solgun yüzüne baktı ardından yaralarına baktı.İfadesi değişikliğe uğrasada durumu kelimelerle nasıl ifade edeceğini düşünemedi.Şimdilik sadece ağzını kapatacak ve hiçbir şey söylemeyecekti.

 

 

 *****



Önceki Bölüm ― Sonraki Bölüm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder