Kar git gide daha da ağır yağmaya başladı.
Bu çarşamba akşamı sıradan bir kar yağışı gibi yağdı durdu. Fang Zhaomu'nun perşembe günü dersi yoktu o yüzden 9'a kadar uyudu. Bakmak için aşağı indiğinde kar küreme aracı onun olduğu yerden çoktan geçmişti ve yürümeye engeli yoktu.
(Ç/N: Yani araç temizlemiş karları ondan engel yok 😣)
Fang Zhaomu okulda değilse düzgün yemek yiyemezdi. Dörtyoldaki fırına giderek biraz ekmek aldı ve tüm gününü kitap okuyarak geçirdi.
Camı buğulanmıştı ve dışarıda ne olup bittiğini göremiyordu. Cuma sabahı uyandığında dışarıyı bembeyaz görmek için camı açtı. Sokak lambaları bile kalın kar tabakasıyla kaplanmıştı.
Hala kar yağıyordu. Öğleden sonra dersi vardı ve havayı görünce şaşırdı. Okula böyle nasıl gitsin? Camı kapatırken bir fikri vardı ve email gelen kutusunave okulun sitesine baktı. Ancak hiç derslerin iptal duyurusu yoktu. Hayal kırıklığıyla bilgisayarı kapatacakken yeni bir email geldi.
Neşelenerek emaili açtı ama gönderen beklemediği birisiydi. Song Yuanxun bu öğleden sonra 1'de dersi var mı diye sormuştu.
Dünkü karda uzaklaşan Song Yuanxun'un sırtını düşününce Fang Zhaomu'nun kalbi biraz yumuşadı. Song Yuanxun'un emailini engellememişti ama ona cevap vermeyi düşünmüyordu. Görmemiş gibi yaparak emaili sildi sonra da okulun iptal mesajı göndermesini umut etti.
Fang Zhaomu'nun tüm umudu saat 12'de altüst oldu. Hiç email gelmedi ve derse gitmek zorundaydı. Başka seçenek olmadan önceden aldığı bir çift galoşu çıkardı sonra klasik kıyafetinin üstüne büyük kapüşonlu rüzgarlık giydi. Kafasını şapkasıyla kapatarak aşağıya indi.
Apartmanın önünde göze çarpan büyük siyah bir SUV vardı. Fang Zhaomu dışarı çıktığında aracın camı aşağı indi ve Song Yuanxun'un yüzü gözüktü.
Song Yuanxun maske takıyordu ve doğal bir şekilde Fang Zhaomu'ya "Hadi gidelim." dedi.
Sesi biraz kısık geliyordu.
Fang Zhaomu onu dün takip ettiği için mi üşüttüğünü sormak istedi ancak sormamak için direndi ve selam da vermedi. Ona görünmezmiş gibi davranarak dikkatlice karda yürüdü.
Birkaç adım sonra arkasından arabanın kapısının kapatılış sesini duydu. Arkasına dönmedi ama Song Yuanxun'un öksürmesini duydu ve arabadan inip onu takip ettiğini biliyordu.
Fang Zhaomu sokağı yarılamışken Song Yuanxun arkasından 7 kez öksürdü. Fang Zhaomu daha fazla dayanamıyordu. Arkasına döndü ve 3 metre ötede olan Song Yuanxun'a dik dik baktı. Döndüğünü görünce Song Yuanxun durdu ve yağan karın arasından Fang Zhaomu'ya baktı.
İkisi birbirine birkaç saniye boyunca baktı. Fang Zhaomu içini çekti ve bir kereliğine pes etmeye karar verip ona doğru yürüdü. Song Yuanxun'a yürüdü ama o hareket etmedi. Onu hafifçe itti ve "Neyse, arabaya binelim." dedi.
Ancak o zaman Fang Zhaomu'yu arabaya kadar takip etti.
Araba, dışarının aksine baya sıcaktı. Fang Zhaomu oturdu ve Song Yuanxun'a bakış attı. Yumuşakça konuşmaya yardım edemedi. "Hastasın, niye hala bunu yapıyorsun?"
Song Yuanxun aracı çalıştırdı ama konuşmadı. Fang Zhaomu devam etti. "Arkadan arabayla takip etmede iyi değil misin? Neden araçtan inip takip ettin beni?"
Song Yuanxun art arda öksürdü ve sessizce arabayı sürdü. Kar yüzünden hızı yavaştı ama Fang Zhaomu'nun yeri uzak olmadığı için okul binasına 10 dakikada vardılar. Fang Zhaomu artık Song Yuanxun'un sınıfının burada olacağını nereden bildiği hakkında sorgulamak istemiyordu ve ona teşekkür ettikten sonra araçtan inmeye hazırlandı. Song Yuanxun sonunda konuştu. "Seni aşağıda bekliyor olacağım. Sınıfın bittiğinde seni evine götüreceğim."
Fang Zhaomu artık sınırındaydı. Ona kibarca "Onun yerine eve gidip dinlenmelisin." dedi.
Song Yuanxun cevap vermedi. Gerçekten de gitmeyecek gibi görünüyordu. Fang Zhaomu geç kalmaktan korktuğu için devam etmedi ve sınıfa gitti.
2 saatlik dersten sonra inince Fang Zhaomu bekleme alanında Song Yuanxun'u görünce şaşırmadı. Dizinde laptobu ve yanında Zhou Meng duruyordu. Birbirleriyle konuşuyorlardı.
Fang Zhaomu'yu görünce bilgisayarı Zhou Meng'e verdi ve maskesini düzeltti. Ayağa kalktı ve Fang Zhaomu'ya doğru yürüdü.
Song Yuanxun uzundu. Güzel bir ceket giymiş, yürürken rüzgar da ona eşlik ediyormuş gibi gözüküyordu. Gözleri Fang Zhaomu'ya yapışmıştı ve ona doğru yürürken Fang Zhaomu onu ilk gördüğü zamanı hatırladı.
O zaman, laboratuvara geşdiğinde ilk gördüğü kişi Song Yuanxun'du. Song Yuanxun'un iyi göründüğünü düşünmüştü ancak ona birkaç soru sormak için ve onu tanımak için yakınlaştığında Song Yuanxun onu tanımaya isteksizdi.
Fang Zhaomu bunu birkaç ay düşündü. Uzun süre yalnız gecelerde yatağında dönüp durdu ama yaptığı bir hata var mıydı bulamadı.
Song Yuanxun önünde durdu. Fang Zhaomu'yu korkutmaktan korkarak ona neden orada olduğunu açıklarcasına "Mumu, kar çok ağır yağıyor." dedi.
Fang Zhaomu'nun hisleri biraz karışıktı ve Song Yuanxun çok yakındı. Rahat hissetmedi ve geri adım attı.
Song Yuanxun onun hareketlerini görüp duraksadı. "Sadece seni geri götüreceğim, bu kadar."
Hasta Song Yuanxun'un kısık sesi biraz acınasıydı. En sonunda Fang Zhaomu onun arabasına bindi.
Song Yuanxun'un kemerini takmasını izlerken söyledi, "Teşekkür ederim."
Fang Zhaomu bu durumu daha fazla devam ettirmek istemedi. Ayrıca herkes okula arabayla geliyor değildi. Dersler iptal edilmediği sürece gelmenin bir yolunu bulabilirdi.
Ancak Song Yuanxun hastaydı ve Fang Zhaomu kalbi çabuk yumuşayan bir insandı." Bu son olsun." cümlesi boğazına düğümlenmişti. Maskeli hasta Song Yuanxun'u görmek için döndüğünde 10 dakikadan sonra bile söyleyemiyordu.
"Kar fırtınası uyarısı var." Song Yuanxun önüne bakarken birden bire konuştu. "Haftasonu derslerin iptali duyurulmalı."
Fang Zhaomu'nun cevap vermesi biraz zaman aldı. "Öyle mi"
"Evinde hiç yemeğin var mı?"
Fang Zhaomu düşünüp doğruyu söyledi. "Biraz ekmek var."
"O zaman şimdi biraz almalısın." Song Yuanxun arabasını başka yöne çevirdi. Fang Zhaomu'nun yüzündeki kararsızlığı görünce ekledi, "Kar fırtınası uzun sürebilir. Ben de bir şeyler almalıyım yani benim için de gerekli."
Fang Zhaomu düşündü ve gerçekten bir şeyler alması gerektiğini hissetti. "Teşekkürler. Zahmet ettin."
"Sorun değil."
Araba sessizleşti. Uzaktaki süpermarket tabelasını görünce tekrardan konuştu. "O zaman marketteyken seni eve bırakmalıydım."
"Bir sürü şey aldığını gördüm ve seni eve bırakmak istedim o yüzden orada duruyordum."
Fang Zhaomu artık bunlar hakkında düşünmek istemiyordu ve Song Yuanxun'un da bunlar hakkında konuşmasını istemiyordu. Sadece birkaç cümle duyduktan sonra kalbi rahatsızca sızladı ama onu durdurmadı.
" Ses attığını duydum, sana gülmedim. "
Song Yuanxun'un sesi sakin ama samimiydi. Fang Zhaomu'nun kızacağından korkarcasına yavaş ve dikkat edercesine konuştu. "Bilmelisin ki bana gönderdiğin tüm mesajları seviyorum. Sana nasıl gülebilirim?"
Yarı ay öncesine kıyasla Fang Zhaomu ve Song Yuanxun'un arasında artık bir kapı yoktu ama arabanın dışında karla kaplı bir gökyüzü vardı.
Song Yuanxun, Fang Zhaomu'nun yanında oturuyordu. Işıklar kapalıyken çok yakın olmuşlardı ama ışıklar açıldığında birbirleriyle bir daha düzgün konuşamamışlardı.
Fang Zhaomu, Song Yuanxun'un çok kaba ve entrikacı olduğunu hissetti. Dışarıdan bakınca dürüst ve güvenilir duruyordu ama gerçekte Fang Zhaomu'nun yumuşak kalbinden faydalanmaya çalışıyordu. Song Yuanxun'a bir şans verdiği anda Fang Zhaomu'nun zayıf taraflarına tutunuyor ve onun kararsız kalmasına yol açıyordu.
"O zaman eve geldiğimde bir sonrakine seni tek bırakmayacağımı ve poşetleri taşımana yardım edeceğimi düşündüm."
Arabayı süpermarketin önüne park etti. "Geldik."
Kendi kapılarını açtılar ve karda yürüdüler.
*****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder