Wu Qianqing hemen Hei Xuanyi'yi içeri davet etti ve birkaç görevliyi Wu Zhu ve Wu Xi'yi Shuqing Bahçesine geri getirmeleri için gönderdi.
Wu Ruo gözlerini daralttı ve aklından saati hesapladı. Zamanın geldiğini düşündüğünde ayağa kalktı ve kocasını karşılamak için kapıya doğru yürüdü.
Yakınlarda ki bir hizmetçi, “Tanrım, usta Ruo'nun kocası burada” dedi.
Sonraki saniye, siyah uzun boylu bir adam bahçeye doğru yürüdü,arkasından gelen uzun ve güçlü korumalar ile soğuk bir aura yayıyordu.Bir kral gibi, o ve korumalarının küçümseme dolu bakışları, hizmetçilerin nefes alması veya bakmaları için bile büyük bir engeldi.
(Ç/N: onlarda bakmasın zaten niye bakıyorlar ki ??)
En önde ilerleyen Hei Xuanyi, siyah bir deri pelerin giyiyordu. Uzun siyah saçları, başının arkasındaki kan yeşim saç tokası ile bir at kuyruğu olacak şekilde bağlanmıştı. Sert bir yüzü, soğuk ve keskin gözleri, ince dudakları vardı. Ama derisi yeşim kadar solgundu, korkunç bir hayalet gibi görünüyordu.
(Ç/N: bir Merlin atasözü der ki " niye başrollerin teni hep yeşim beyazı?? Esmer bir kişi yok mu??" Katılıyorum kzkfkeoaodoa bize esmer çikilata da lazım)
Wu Ruo,gözleriyle Hei Xuanyi'yi süzdüğünde önceki hayatını düşünmeden edemedi. Son hayatında, Hei Xuanyi'yi hiç sevmemişti. Bu nedenle, herkese tam bu gün onu görmek istemediğini ve ebeveynlerine onu kovalamasını söylemişti. Fakat Hei Xuanyi gitmeden önce ailesine çay ikram etmekte ısrar etmişti.
Bu hayatında ise, onu tekrar görünce ondan nefret etmedi. Belki Hei Xuanyi son hayatta ölmeden önce Wu ailesine yardim etmek, onları kurtarmak icin oraya gelmişti,en azından onu böyle,biraz farklı düşünmek istiyordu.
Hei Xuanyi, Wu Ruo'nun önünde durdu ve şişman yüzüne baktı. Wu Ruo'nun gözlerinde karmaşık bir şey, bir duygu olduğunu fark edince hafifçe kaşlarını çattı.
Wu Ruo dayanamadı ve gözlerini karşısındakinin korkutucu yüzüne çevirdi.
Son hayatında, bir zamanlar yüzünden birkaç kez korktuğu olmuştu. Ancak daha sonra sert,ruhsuz,beyaz derisinin sahte olduğunu keşfetmişti. O sahte yüzün altında yatan şeyler bir dille anlatmanın çok ötesindeydi. Yine de şuanda da, ilerde de gözlerinde Hei Xuanyi'den daha iyi görünen kimse olmayacaktı.
(Ç/N: ulan çok dramatik lan 🤧 çok tatlılar)
Bu nedenle, bu kadar güzel bir adamın neden onunla evlenmek isteyeceğini anlayamıyordu. Üstelik o, kendisinin bu şişman ve ise yaramaz halinden hiç utanmamıştı.
Wu Ruo, ayı boyutundaki avucunu Hei Xuanyi'ye doğru uzattı.
(Ç/N: ya ckfkkskdks o kadar dramatik şeyden sonra o nasıl tabir ya)
Hei Xuanyi bu garipliğin nedenini bilmiyordu ve ona uzatılan eli sıkması biraz zaman aldı.
Elini uzattığı an yumuşak bir avuç tarafından çekildi. Sıktı ve tatmin oldu, ama Wu Ruo ona birsüre daha baktıktan sonra anca elini çekebilmişti.
Arkasındaki korumalar ve Wu Ruo'nun hizmetçileri,onları yalnız bırakmaları gerektiğini hissederek uzaklaştılar.
(Ç/N: çifti yalnız bırakın:D)
Wu Ruo etrafına baktı ve fısıldadı, "Lütfen bana bir iyilik yap ve babamı görünce nabzını kontrol et."
Ruan Zhizheng'in arkasındaki gizemli kişinin kim olduğunu bilmiyordu ve gücüyle ilgili hiçbir fikri yoktu. Bu nedenle, kesinlikle kimseye yeniden doğduğunu söyleyemezdi ve dolayısıyla da aniden tıbbi beceriler bildiğini söylemesi de garip kaçardı.
Ama Hei Xuanyi yanında iken hiç endişe duymuyordu çünkü gizemli kişi ondan korkuyordu. Tabii ki, bu kişi Hei Xuanyi'ye kolayca yaklaşmazdı. Ayrıca, Hei Xuanyi de Wu Ruo'nun yeniden doğduğunu öğrense bile gidip o siyah pelerinli adama söylemezdi.
Ona nedenini sormadan Hei Xuanyi avucunu sıktı ve onu odaya sürükledi.
Wu Ruo'nun dudakları seğirdi ve Hei Xuanyi'ye babasının nabzını daha önce ölçtürdüklerini söyledi. ---------------------------------------------------------------------------------
Aslında bu bölümü yarın paylaşacaktım ama dayanamadım 😂 biraz çeviri stoğu yaptım da ayıptır söylemesi...
Bölümü nasıl buldunuz bu arada, ben şahsen çok beğendimmm.
****
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder