Romanda
bu bölümden itibaren arada üçüncü tekille birinci tekil arasında anlatım gidip
geliyor, benim elimde olan bir durum değil bu anlayacağınız. Çeviriden
kaynaklı olmadığını belirtmek için not düşme gereği duydum sadece, iyi okumalar
dilerim.
Üstünün yarısı soyulmuş çıplak bir şekilde olduğu
hâlde bile şimdiden yeterince ürkünçtü.
İster iyi ister kötü olsun, Shen Qingqiu hâlâ önemli
bir ustaydı! Bedenin üst kısmından iki kırmızı meyve* açığa vurulmuştu, sadece
pantolon ve bir çift beyaz çizme giyiyordu. Uzuvları birbirlerine sıkıca
bağlanmıştı ve yere yatırılmış bir görüntüdeydi. Aynen! Böyle! Hassas tenli
güzel oğlanın yatak odasındaki tecavüz sahnesi gibiydi, sistemin neden bu kadar
puan kestiğine şüphe yoktu!
Kırmızı meyveler: Göğüs ucundan bahsediyor.
Shen Qingqiu’nin yüzü kırmızı ve beyazla
çalkalanıyordu. Kılıcını yerde bir delik kazıp kendini gömmek için kullanmak
istiyordu fakat kılıcının nereye uçtuğunu bilmiyordu.
Luo Binghe’nın daha evvel biraz utanarak bakması
boşuna değildi. Shen Qingqiu’yi böyle tuhaf bir pozisyonda gördüğünden
gelecekte ondan yeterince intikam alıp şiddetle dövmesine gerek kalmadığını düşünmüş
olmalıydı.
Ning Yingying ağlamaklı bir şekilde konuştu: “Shizun,
sonunda uyandın. Yingying çok korktu...”
Korktun mu? Korktuysan bu şekilde etrafta koşuşturma,
küçük kız kardeş*!
Küçük Kız Kardeş: Çincede insanları kan bağı olmadan
ağabey ve kız kardeş diye çağırabilirsiniz. Bu sadece yakınlığınıza bağlıdır.
Shen Qingqiu’nin durumunda ona olan sinirini belli etmek için bir tip argo gibi
kullanılmaktadır.
Shen Qingqiu çaresizdi.
Bu sırada tuhaf bir kahkaha arkasından patlayıverdi.
Siyah silüet karanlıktan dışarıya fırladı.
“Cang Qiong Dağı sektinin muazzam ve kibirli ustası
pek de muazzam değilmiş. Dünyanın bir numaralı büyük sekti, Cang Qiong Dağı
sekti, sadece bu seviyedeyken İblis Âlemi’nin yükselmesi çok yakın.” Yüksek
sesli kahkaha bir daha patladı.
Diğer kişinin yüzü ve başı siyah duvakla tamamiyle
örtülüydü. Afyon tiryakisi gibi sesi kalın ve nahoştu.
Shen Qingqiu gözlerini kısarak baktı, “Deri Yüzen?”
“Haha, ünlü Xiu Ya Kılıcı ellerime düştü, çok
mutluyum! Shen Qingqiu, Shen Qingqiu! Kafanı ne kadar yorarsan yor benim kim
olduğumu tahmin edemezsin!”
Shen Qingqiu konuştu: “Tahmin etmesi niye zor olsun?”
Deri Yüzen: “...”
Shen Qingqiu: “Sen Kelebek’sin.”
Deri Yüzen: “...” Siyah duvağı yana çekip sinirli bir
şekilde konuştu: “İmkânsız! Nasıl tahmin edebilirsin?!”
Shen Qingqiu ne diyeceğini bilemiyordu.
Kör olduğumu mu düşünüyorsun diye sorabilir miydi?
Vücut şeklinden söyleyemez miydi? İlk olarak, bir adam hemen vücudunu not eder,
kişinin görünüşünü incelemek sonradan gelir. Göğsü küçüktü, bu nedenle kadın
olmalıydı. Bu tip yeni sonradan görme süslemeler her yerde görülemezdi, Chen
malikânesine geri sevk edildiğini bilmediğimi mi sandın? Chen malikânesinde bir
sürü kadın olduğu hâlde sadece birkaçıyla tanıştım ve sadece Kelebek’in ismini
biliyordum. Tahmin etmemi istersen tabi ki de sadece Kelebek’i tahmin
edebilirdim. Diğerlerinin isimlerini bile bilmiyordum, nasıl tahmin edebilirdim
ki?
Doğru kişiyi ilk denememde tahmin edebileceğimi, senin
inkâr edemeyip çok çabuk kızan birisi olduğunu ve direkt olarak
gizemli duvağı kenara çekeceğini kim bilebilirdi ki?!
Bunu söyleyebilir miydi? Yapabilir miydi?!
Sesli bir şekilde çıkarımsal nedenleri ve detaylar
üzerine gelişen düşüncelerini dillendirirse kesinlikle KD’yle yargılanırdı. Bu
nedenle tek bir kelime söylemeyip acısını içinde saklayarak sonu gelmeyen
‘hassiktir’i koyuverdi.
Kelebek, diğer bir deyişle Deri Yüzen, çabucak kendini
tekrardan düzenleyip Yaşlı Usta Chen’in sevgili metresi ifadesini takındı.
İfadesi, gülümserken benzersiz bir şekilde nazik ve gururluydu: “Fena değil, o
gerçekten benim! Shen Qingqiu, kafanı ne kadar yorarsan yor benim gibi zayıf ve
hoş bir kadın olabileceğini düşünemezdin, değil mi?”
Shen Qingqiu bedenini doğrultarak daha rahat bir
pozisyona geçti.
Bütün bossların bilindiği üzere itiraf zamanı* vardır.
Bu yüz yüze gelmeyi engelleyemezdi.
Bütün Bossların İtiraf
Zamanı: Kötü adamların kendi planlarını anlattıkları uzun monologlardan
bahsediliyor. Shen Qingqiu en azından monoloğu kesmeyecek kadar saygı
göstermesi gerektiğini söylüyor.
Kelebek’in onu cesaretlendirmesine ihtiyacı yoktu,
kendi devam etti: “Deri Yüzen fazlasıyla yüksek kabiliyete sahip olduğum için
değil, birisini her öldürdüğümde onu yeni deriyle değiştirdiğimden izi
bulunamazdı. O kadınların derisini giyip onların davranışlarını taklit ederek
karışıklık içerisinde fark edilmeden yeni hedefimi aradım.”
Shen Qingqiu biraz kuşkuluydu: “Yanlış.”
Kelebek’in yüzü korkuyla parladı: “Neresi yanlış?”
Shen Qingqiu konuştu: “Birini öldürdüğünde her
seferinde derini değiştirsen bile, örnek olarak, Kelebek’i öldürdükten sonra
derisini dondurduğunda ‘Kelebek’ sen oluyorsun ama geriye hâlâ derisi yüzülmüş
bedeni kalıyor. İki tane Kelebek bulduklarında tuhaf olmaz mıydı?”
Bir süre düşündükten sonra aniden farkına vardı.
Bu dünyada DNA analizi yoktu. Derisini yüzdükten sonra
geriye sadece kanla karışık et kalıyordu. Onun kim olduğunu anlamak çok zordu.
Kelebek konuştu: “Fark etmiş gibi gözüküyorsun, fena
değil. Yeni kadının bedeninin yerine geçmek için önceki kadının bedenini
kullanıyorum. Örnek olarak, bu sefer Kelebek’i öldürme konusunda: Xiang-er’in*
derisini giyiyorum ve herkes Xiang-er’in hâlâ yaşadığına inanıyor. Kelebek’i
öldürdükten sonra Kelebek’in bedeni, Xiang-er’in bedeni gibi gözükmesi için
maskeydi. Bundan dolayı ‘Xiang-er’in bedeni diğerleriyle birlikte bulundu.”
Xiang-er(isim): Bundan önceki kurban olarak da
adlandırabilirsiniz.
Luo Binghe bunca zaman sessizce dinliyordu, gözlerinde
yavaş yavaş kaynayan hiddetin pırıltıları vardı. Çocuksu adalet anlayışını
yoldan çıkmış iblisin fesat eylemleri kışkırtıyordu. Ning Yingying neyden
bahsedildiğini tamamiyle anlayamamıştı ama araya girmeye de cesaret edemedi.
Shen Qingqiu bu kötü adamlara içtenlikle saygı
duyuyordu: gerçekten profesyonel yeteneklere sahiptiler. Sadece psikolojik
aktivitelerine maruz bırakmıyorlar, planlarını ve eylemlerinin de detaylarını
açıklamaları gerekiyordu. Dürüst olmak gerekirse, standartları üniversiteye
geçiş sınavını yapan öğretmenlerden bile daha katıydı!
Üniversiteye Giriş Sınavı: Okul öncesinden liseye
kadar bütün dersleri geçmiş olanlar bu sınava tabî tutuluyorlar ve sınav bu
süre boyunca gördükleri bütün konuları kapsıyor. Koleje giriş sınavı bütün ülke
genelinde oluyor ve bir kere girilebiliyor, tekrarı olmuyor. Kopya çekmek büyük
bir yanlış ve sonsuza dek kara liste demek. Soruları hazırlayan öğretmenlerden
birisi de hata yaparsa bu da büyük bir yanlış oluyor, tabi kopya çekmekten daha
az.
Shen Qingqiu konuştu: “Her ayarlanmış dönemde yeni bir
deriye değişmen gerekiyor, zevk için mi yoksa başka bir şey için mi?”
Kelebek soğukça kahkaha atıp konuştu: “Sana
söyleyeceğimi mi sandın?”
Bana çoktan birçok şeyi anlattın, tamam mı, büyük kız
kardeş (ya da ağabey)? Bana söyleyeceğin hiçbir şeyi atlamadın!
Kelebek bağlanmış Luo Binghe ve Ning Yingying’e doğru
baktı, onlara doğru yürüdü. Luo Binghe hâlâ önceki gibi kendi hâlinde ve
sakindi fakat Ning Yingying yüksek sesle ağladı: “Şeytan! Buraya gelme! Shizun,
kurtar beni!”
Kelebek sinsice güldü: “Shizun’un, benim ‘Ölümsüz
Bağlayan Halat’ımla bağlandı, bu yüzden vücudundaki ruhanî enerji dolaşamaz.
Kendi hayatını korumak bile onun için zor olacaktır, nasıl seninkini korusun?”
Shen Qingqiu’nin ruhanî enerjisini hissetmesi için
önceki çabalarının zayıf nabızla sonuçlanmasına şüphe yoktu.
Kelebek kendi kendine konuşma moduna girdi: “Nasıl
nefret dolu, eğer benim şeytanî efsunum hasarla acı çektirmeseydi deri
değiştirmek zorunda kalmazdım. Bu küçük kızın derisi su kadar hassas, ayrıca
birçok yandaş müridi var. Onu bir süre daha muhtemelen kullanabilirim. Derin
benim tarafından emilip kuruduğunda sıra ustana gelecek. Xiu Ya Kılıcı’nı
kullanabilmek benim için ikinci yaşam gibi sayılacak.”
Luo Binghe: “...”
Shen Qingqiu: “...”
Az önce ne demiştin? ‘Sana anlatacağımı mı sandın’,
değil mi?
Bana şu an sadece bunu söylemedin, soru dışındaki
şeyleri de anlattın. Gelecekteki planlarını bile açığa çıkardın!
Bu dünyadaki kötü adamların zekâları kurtarmanın
ötesindeydi. Shen Qingqiu aniden fazlasıyla yorgun hissetti. Sadece biraz puan
eklemek istemişti, niye böyle arızalı ve zor bir görevdi?!
Shen Qingqiu sistemle konuştu: ‘Tatlım... Canım...
Eğer görev sırasında hata yapıp ölürsem... Tekrar denemek için fırsatım
olacak... değil mi?”
Sistem:【Ölümsüz altın beden kahramanın
ayrıcalığıdır.】
Kahretsin. Bu, yaşamım tamamiyle korunma garantisinde
değil anlamına geliyor. İşler yolunda gitmezse ilk ben öleceğim.
Kötü adamlar daima mükemmel kalitede cevaplar verirdi.
Shen Qingqiu zamanı geciktirmek istiyordu, Kelebek’e soru yöneltti: “Hedeflerin
sadece genç ve güzel kızlar değil mi?”
“Hedeflerimin sadece genç ve güzel kadınlar olduğunu
hiç söylemedim. Ciltleri yumuşak ve hassassa hedeflerim daima onlar olur.
Nedeni sadece çoğu erkeğin cildi kadınlar; yaşlıların da hiçbir genç kadar iyi
olmadığındandır.”
Tahmin edildiği gibi Kelebek’in farkında olmadan
açıkları arttı. Aniden gözleri yeşillikle ışıldayıp yüzünde kıskançlık ifadesi
belirdi. Kan kırmızısı boyanmış ellerini uzatıp Shen Qingqiu’nin bedeninin
üstünde gezdirdi: “Yine de ölümsüz efsuncular gerçekten farklı. Erkek olsan
bile yumuşak ve hassas bir cildin var. Bir erkeğin derisini kullanmayalı...
uzun zaman oldu.”
Shen Qingqiu’nin tüyleri diken diken olduktan sonra
elleriyle onun sıkıştırdığını hissetti fakat hâlâ buz gibi yenilmez ifadesini
takınıyordu. Bir yandan iğreniyor, diğer bir yandan da anlayışlıyla
karşılıyordu.
Bu iblis biraz acınasıydı. Erkek olması gerekiyor gibi
görünüyordu fakat hatırdan öte efsunla kendini kadınların cildini kullanarak
saklaması gerekiyordu. Bunca zaman sonra psikolojik bir durum olup anormal hâle
gelmesinden korkuyordu.
Bununla beraber çekici kadının gülümseyen yüzüne
büyülenmiş şekilde bakıyordu. Orasına burasına böyle dokunuldukça Shen
Qingqiu’nin yüzü utancını sergilerken bilinçsiz bir şekilde hafifçe arkaya
doğru büzüldü.
Luo Binghe’nın gözünden bu görüntü sıradan değildi ve
büyük etki yaratmıştı.
Geçmişte, yüksekte ulaşılamaz olan Shen Qingqiu’yi
soğuk ve incitircesine alaycı bulurdu. O an kontrolsüzce yüzüne kızarıklığı
yayılan, bakışında geri çekilme tutumuyla ve bedeninin üst kısmında bir çift □□
olan Shen Qingqiu ile karşılaştı. Kırılmaz Ölümsüz Bağlayan Halat kırmızı
izler bıraktı ve düz siyah saçları dağınık bir şekilde onu örtmek istercesine
aşağıya süzüldü fakat başaramadı. Luo Binghe’nın kalbi anlatılamayacak karışık
duygularla doluydu.
Üst kısmında bir çift □□ : Tekrardan göğüs
ucundan bahsediliyor.
Shen Qingqiu’ye bu tip bir his için mecaz bulması
istenseydi muhtemelen bir adam, sınıfta cevap vermesi için çağırdığı, doğru
cevap vermediğinde dövüp üçüncü derecede cezalandırdığı kahramanı bulmak için
filmi izliyor gibi olurdu. İngilizce öğretmeniyle* aynıydı. Önemli bir şekilde
hemen göze çarpmayan bir ruh hâlindeydi!
İngilizce Öğretmeni: Ana dil öğretmeninden mi yoksa
sahiden de yabancı dil olarak İngilizce öğretmeninden mi bahsedildiğini
anlayamadım, İngilizceye çeviren kişi de kendine göre çevirdiğinden yapabileceğim
bir şey yok. Olayı anladıysanız benim açımdan sıkıntı yok, ikisi gibi de
algılayabilirsiniz.
Shen Qingqiu aniden gülümsedi.
Kelebek tetikteyken konuştu: “Niçin gülümsüyorsun?”
Shen Qingqiu yavaş, acelesiz bir şekilde konuştu:
“Parlak mücevher kutusunu tutup incileri bıraktığın* için sana gülüyorum.
Burada üç kişi var fakat hâlâ sonraki derin için en iyi seçeneği fark etmedin.”
Parlak Mücevher Kutusunu Tutup İncileri Bırakmak:
Yanlış bir karar verilmesinden bahsediliyor.
Luo Binghe, işittiği gibi yüzü değişti.
Soğuk suya anlaşılamaz şekilde dalacağını
düşünmemişti!
Shen Qingqiu sorumsuzca konuşmuyordu. Luo Binghe nasıl
birisiydi? Gerçek kişiliği antik iblislerin neslindendi, en üstün soyun kanıyla
İblis Âlemi’nin gelecekte yükselip ileri gelen şahsiyeti olacaktı. Eğer çoğu
iblis bu bedeni alsaydı hatalı efsunundaki sıkıntıları düzeltmeyi geç, dünyanın
sonunu getirirlerdi!
Kelebek aranıp aşağıya, Luo Binghe’ya doğru baktı.
Görünüşü sakindi fakat içinden ne yapacağını bilmiyordu. Neden olduğu hakkında
kafasını ne kadar yorsa bile neden odağın ona yön değiştirdiğini bilemeyecekti.
Kelebek konuştu: “Beni kandırmak istesen bile daha
inandırıcı bir yalan söylemelisin. Bu küçük adamın derisi kemiklerini daha
sıkıca tutuyordu ve daha hassastı, Jin Dan’la* birleşmiş bir efsuncuyla nasıl
karşılaştırılabilirdi?”
Jin Dan’la Birleşmiş Bir Efsuncu: Efsuna özgü bir
terim, sanırım Ölümsüz olmak için efsunda atılacak son adımdan bahsediyorlar.
Shen Qingqiu Ölümsüz olmak üzere adım atmak için yeterince efsun yapmıştı, bu
sebeple de senin ortalama efsuncuna nazaran sonsuz gençliğe, daha iyi bir bedene
ve benzeri şeylere sahipti.
Shen Qingqiu kafasını eğerek güldü: “Senin görüşüne
göre senin efsunun asla çevrendekilere uygun değildi. Benim, Shen Qingqiu’nin,
nasıl bir insan olduğunu dikkate almadın mı? Eğer bu çocuk sadece görünüşte iyi
olsa neden onu müridim olarak kabûl etmek isteyeyim ki? Eğer sadece görünüşte
iyi olan müritler isteseydim her yıl Cang Giong Dağı sektine girmek isteyen
gökyüzüne kadar ulaşacak insan var. Onları seçmem için yeterli olmadıklarını mı
düşünüyorsun? Onları doğal olarak seçip dışarıdakilere ortaya çıkarmadan
yapılabilecek ne gizemli bir süreç.”
Kelebek aniden hareket etti. Fazla iyiydi, kötü adamın
zekâsı biraz azdı; bunu fazlasıyla inandıracak bir görünüş çoktan
nitelendirmişti.
Shen Qingqiu demiri tavında dövmüştü: “Kuşkuluysan
kontrol etmen çok kolay. Sözlerimin doğru olduğunu sana kanıtlayacak bir şey
söyleyeceğim. Git ve kafasını patlatmaya çalış, seni aldatmadığımı göreceksin.”
Luo Binghe’nın yüzü ölmüş gibi beyaza döndü.
Ne kadar olgun olursa olsun o hâlâ bir çocuktu. Ölümle
yüzleşen bir yetişkin olsaydı bile çok az insan ifadesini değiştirmeden
sürdürebilirdi. Ayrıca, o sadece on dört yaşındaydı.
Shen Qingqiu ona bakmamaya çalıştı, içinden tekrar
tekrar özür diliyordu ve ileride kesinlikle işleri tersine çevirip onu
kurtaracağını düşünüyordu.
Ning Yingying ölümüne korkmuştu: “Shi-… Shizun, sen…
Sen bunu ciddi söylemedin, değil mi?”
Shen Qingqiu’nin kalbi bağlanmış gibi sıkıca
kasılmıştı ve onu umursama zahmetine giremiyordu. Sadece Kelebek’e göğsünü
gererek hafifçe gülümseyebiliyordu, konuştu: “Doğru olsun ya da olmasın,
denemeden bilemezsin. Sadece küçük bir çocuğun kafasını ayıracaksın; seni aldatsam
bile bir şey kaybetmeyeceksin, değil mi? Yoksa söylediğimin doğru olmasından
endişelendiğin için mi ona vurup ne olacağını görmekten korkuyorsun?”
Bağlantısız birisi bile bu durumu görse Luo Binghe’yı
ölüm yoluna ittiğini düşünürdü.
Luo Binghe inanmak istemedi, içinden sordu: Shen
Qingqiu’nin ona karşı bu denli ulaşacak bir kini olabilir miydi?
Tüm gücüyle ayaklanmak elinde değildi, onu çevreleyen
ipler iyice gerilerek çekilmişti. Onun arkasında, Ning Yingying acı hissetti
fakat bir şey söylemeye cesaret edemedi.
Shen Qingqiu’nin sözleri ve tonlaması fazlasıyla ikna
ediciydi. Kelebek bir süre düşündü ve onun düşüncesini kabul etti. Çoktan
birçok kişi öldürmüştü, tek bir darbeden nasıl korkabilirdi?!
Kahkaha atarak güldü: “Nasıl bir şey olduğunu
gerçekten görmek istiyorum.” Tam yerinde sesini yükseltti, Luo Binghe’ya doğru
ilerledi ve avcuyla devirme vuruşunu attı!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder