3 Haziran 2019 Pazartesi

THE SCUM VILLAIN'S SELF-SAVING SYSTEM - BÖLÜM 3: AYAK ALTINDAKİ ÖLÜME GİDEN ASKER


 

Shen Qingqiu kolayca tatmin olan birisiydi.

 

 

“Proud Immortal Demon’s Way”in içine reenkarne olduğundan beri asıl dünyasında çoktan □□ ya da ölmüştü ve örgüsü ters dönmüştü, hiç olmazsa iyi kötü geçinip gitmek ve burada yaşamamak için bir nedeni yoktu.

 

 

Örgünün Ters Dönmesi: Birisinin öldüğünün komik şekilde söylenişidir. Muhtemelen Qing Hanedanı’nın zamanı civarından gelmekte, erkeklerin saç stili arkaya doğru uzun örgüydü, eğer örgünüz ters dönerse ölmüşsünüzdür.

 

Bu efsun dünyasına oldukça iyi efsunu ve kılıç becerileri olan, hatta meşhur Dürüst bir sektten birisinin bedeninin içinde gelmeyi tercih ederdi. Eğer ilgi odağı olmak isterse ilgi odağı olabilirdi. Eğer Cang Qiong Dağı sektinin Qing Jing Tepesi’nde kimse istemeden geri çekilmek isterse, yapabilirdi. Bu durumda hiçbir kötü şey yoktu.

 

Tek zorluk, kız kardeş bulmaktı.

 

Kız Kardeş Bulmanın Zorluğu: Kız kapmanın zor olmasından bahsediyor.

 

Bu YY aygır romanında, ne kadar kız kardeşine dayanırsan, o da erkeğe o kadar öncülük ederdi. Herkes bunu bilirdi.

 

Bununla birlikte, Shen Qingqiu’nin hiçbir büyük isteği yoktu. Sadece buradaki zamanı bitip ölümü beklerken memnun olacaktı. Ne olursa olsun, önceki hayatından pek farklı değildi.

 

Önceki Hayatı: Ana karakterimiz hakkında hemen göze çarpmayan bir ipucu, muhtemelen ölümcül bir hastalığı vardı ya da bir şey zamanında onun hayatını aldı.

 

Şimdiki Luo Binghe sürdükçe, ilgi odağı olma konusunda konuşamazdı bile. Pislik parçası, iğrenç bir şey olan orijinal yazılmış yolda ilerlediği sürece cennet gibi yerden emekli olsa bile Luo Binghe iktidara geçtikten sonra onu saklamadan koparma ve onu doğrayarak insan çubuğuna dönüştürme gücüne sahipti.

 

Aygır romanına reenkarne olup kahraman olmamayı nasıl affedebilirdi?!

 

Ölüme giden asker olmayı affedebilirdi, fakat neden kahramana suistimal eden kişiye ve reenkarne olmak için bütün tacizlerin meydana gelmesinden sonraki zamana olmalıydı?!

 

‘Ana karakterin oyluklarına sarılmak istemediğimden değil, ama kim bu kahrolası adamının bu denli kara olmasına izin vermiş? İntikamı yaklaşık binlerce senesini alacak!

 

Shen Qingqiu, bu zifiri karanlık kahraman Luo Binghe yüzünden yaratıcısını lanetledi.

 

Gökyüzüne Ateş Eden Uçak: Aygır romanı yazacaksaksan iyi bir tane yazmalısın ve alışılmadık lanet şeylerle yan ürün yapmamalısın!

 

Kısacası, sadece sistemle daha çok iletişime geçmeye çalışıp puanların nasıl işlediğini öğrenerek sahneleri ilerletme yoluyla KD fonksiyonunu çözecekti.

 

Eğer durum pek de iyi gözükmezse, başka bir yol bulmak için hâlâ çok da geç olmazdı.

 

İlk olarak, keşfe çıkmayı planlayıp etrafındakilere ve kendine alışacaktı.

On İki Tian Gonk Tepesi, Cennet ve dünya arasında belirip gökyüzüne doğru nişan alarak bulutları delip geçen on iki heybetli kılıç gibiydiler.

 

On İki Tian Gonk Tepesi: Yaklaşık olarak “On İki Tepenin Gökyüzü Tapınağı” anlamına geliyor. Tian Gonk, Cang Qiong sektinin olduğu dağ silsilesidir, aynı zamanda sektin alternatif ismidir. Bu dağın dağ silsilesi her birinin Tepe Lordu olmak üzere on iki tepeden oluşmaktadır. Shen Qingqiu’nin Qing Jing Tepesi, o on ikisinden bir tanesidir.

 

Shen Qingqiu, Qing Jing Tepesi ile meşgûldü. Diğerleri arasında en uzun olan değildi fakat kesinlikle en sessiz, yeşil ve rahatlatıcı gölgeli olandı, âlimler için mükemmeldi.

 

Ayrıca, Shen Qingqiu’nin müritlerinin çoğu qin qi shu hua’yı ve benzerlerini öğrenmeliydiler. Çoğunlukla sesler, birisi yüksek sesle kitap okuyor ya da qin çalıyor gibi akıyordu. Özgürlükçü sanattan haz almak isteyen gençler için gerçekten harika bir yerdi. Ayrıca asıl Shen Qingqiu’nin karakteristik özelliğine harika uyuyordu ve puan kazanmak için iyi bir başlangıçtı.

 

Qin qi shu hua: Etkisi için orijinal şekliyle pinyin’de bıraktım. Bu dördü, Çinli âlim olmaları için sahip olmaları gereken temel; klasik becerilerdir. Qin çalma ( bir telli geleneksel Çin enstrümanıdır ), Qi oynama ( ya da satranç, Japonca ismiyle “go” olarak daha aşina olabilirsiniz), hüsnühatla yazma, şiir besteleme (shu bu ikisini de içinde bulundurur) ve resim yapma becerisidir.

 



Asıl Shen Qingqiu’nin üslûbunu kavramaya girişirken bazı müridler Shen Qingqiu’nin yanından saygıyla selam vererek geçti. Yüzü donukken hafifçe başıyla selam verdi, aktif bir şekilde hareket ediyordu fakat kendi vicdanını geri çekiyordu. Bu şekilde, benliğine rağmen başarabildi. Romandaki karakterle şu anda yaşayan kişiyi nasıl bağdaştıracağından başı ağrıyordu.

 

Fakat bu umurlar hâlâ Shen Qingqiu için en acilini şu anda çözmüyordu. Kendisini kurtarmak istiyorsa önce aslının dövüş sanatlarını ve kılıç tekniklerini elde etmeliydi.

 

Yanlış hatırlamıyorduysa eğer, Luo Binghe kararmadan önce Cang Qiong Dağı sekti birkaç büyük olayla mücadele etmişti: birkaç İblis Âlemi istilası denemesi, Ölümsüz İttifak Ligi… Tüm bunlar onun o kişiyle mücadele etmesini gerektiriyordu. Eğer gerçek özellikleri olmadan sadece dış görünüşüne bürünürse kaderine terk edilirdi!

 

Hikâye çizgisinin gidişinden bahsetmeyin bile, bir kahraman hiçkimse için ölümüne herhangi bir yao ya da guai rolü yapmamalı!

 

Yao ve Quai: Antik Çin kültüründe dünyada var olan türler içlerinde shen, mo, xian, yao, ren ve yin ( çevirisini bilmek istiyorsanız Cennet, Şeytan, Peri, Ruh, İnsan ve Yin) diye ayrılır. Mo, yao ve yin genellikle habis ya da guai’dir (tuhaf) bu nedenle alışılmışın dışındadırlar. Ana karakterimiz işlerin hâllolması hakkında alışılmışın dışındakilerle ters düşmekten endişelidir çünkü kendisi herkesin inandığına inananların (D.b.d. Doğruluk) sektindendir.

 

Shen Qingqiu kimse farkına varmadan ormanın derinliklerine girdi. Kılıcını yavaşça kendi yanına sağ eliyle çekmeden önce kimsenin etrafta olmadığından emin oldu, sol eli kınındaydı.

 

Xiu Ya Kılıcı, Shen Qingqiu’nin tekniği ve yanındaki kılıcıyla şöhretinin kanıtıydı. Kılıcın ışığı kar beyazı parlıyordu ve çok aydınlık olmadan netti. Kesinlikle yüksek kalite bir eşyaydı. Orijinalinde, eğer kendi ruhun silahın içine akıyorsa parlak ışık yayacağı yazıyordu.

 

Ruh: Pinyin’deki isimlendirilmesi ‘ling qi’dir.

 

Shen Qingqiu, kılıç elindeyken hemen ışıltılı beyaz bir ışık çıkardığından, ruhunu kılıcın içine nasıl soktuğunu anlamak istiyordu.

 

Aslının askerî yetenekleri ve teknikleri otomatik olarak miras kalmıştı, çok düşünmeye ihtiyaç duymadan güçlerini kullanabilirdi. Kılıcın ışığı, ondan fazla emir almadan yayılmıştı.

 

Shen Qingqiu ne kadar güçlü olduğunu görmek istedi, bu yüzden dikkatsizce önündekini kesti.

 

Bu düşüncesizce kesiğin insanları korkutmaya yetebileceğini kim bilebilirdi ki? Kılıcın ışığı büyüleyici bir şekilde parladı ve önünde kalan her şeyi baştan aşağı süpürdü, gözlerini kapatmaya zorluyordu. Onları tekrardan açtığında, yer yıldırımla tahrip edilmiş hâlde gibiydi, yanında derin hendekler yatıyordu.

 

‘Hay sikeyim!’

 

Shen Qingqiu ifadesizdi fakat kalbi içinden infilak ediyordu.

 

Düşündüğünden çok daha fazla agresifti! Tepe Lordu’na layıktı! Bu askerî özellik ve teknikle, biraz daha pratik yapmayla gelecekte Luo Binghe’yla yüzleşse bile sıvışma şansı olacaktı!

 

Doğru. Sıvışabilmek, Shen Qingqiu’nin üç gün boyunca gülmesini sağlamaya yeterdi. Gereksinimleri sahiden fazla değildi, sadece hayatına tutunsa mutlu olurdu.

 

Planlarını daha yakın zamanda ilerletmek için daha fazla pratik yapmak istedi. Fakat birisinin, üzerine basıp ayaklarının altında dalları kırdığını duydu.

 

Dürüstçe, kulağa pek uzaktan gelmiyordu, fakat altıncı hisleri fazlasıysa keskindi. Nereden olduğunu anlamak onun için zor değildi. Shen Qingqiu yerdeki derin hendeğe baktı ve kılıcını kının içine kaydırdı, keşdefilmemiş ormanın derinliklerine geriledi.

 

Ayak sesleri, Shen Qingqiu’nin bir kişiye ait olmadığını algılayamadan gittikçe yaklaşıyordu. Yeterince emindi, bir an sonrasında Luo Binghe’nın yumuşak parlak yüzü ve taze narin kızın sesi alanın içindeydi.

 

“Ah Luo, Ah Luo, bak, yerde fazlasıyla büyük bir hendek var!”

 

Ah Luo: Luo Binghe’nın lakabıdır. Biri kişiye en hoş şekilde hitap etmek, adının önüne “Ah” eklemektir. Örnek olarak Shen Qingqiu’nin ismine verelim, soyadı kullanılırsa “Ah Shen” olacaktır.

 

Onu işaret etme yöntemini duyunca, Shen Qingqiu neredeyse tökezleyerek karanlığın içine saklandı.

 

Sistem, yardımcı olarak açıkladı:Yeni karakter: Shen Qingqiu’nin en genç kadın müridi, Ning Yingying.

 

‘Kapa çeneni, tanıtmana ihtiyacım yok. Luo Binghe’yı böyle çağıranlar bir kişi değil, bu yaşlı adam biliyor.’ Shen Qingqiu’nin yüzü ifadesizdi.

 

Luo Binghe’nın ardından takip eden tatlı kız ondan daha genç gibi görünüyordu, turuncu kurdeleyle bağlanmış örgülü saçlarıyla masum ve güzeldi. Bütün standart efsun romanlarındaki tapılası küçük çırak kardeş olmalıydı.

 

Ve bu küçük çırak kardeş Shen Qingqiu’ye karmaşık hisler verdi.

 

Ning Yingying’in tasarımından dolayıydı. Hayır, bekle. Bu, asıl Shen Qingqiu’nin Ning Yingying’e tasarımı olmalıydı.

 

Shen Qingqiu ikiyüzlüydü. Dıştan adil, saf ve özgecil seven birisi gibi gözükürken içinde utanmaz, kirli ve aşağılıktı. Öğretmendi, fakat neşeli ve iyi huylu müridlerine karşı kirli düşünceleri vardı. Birçok kez onlara el sürmeye çalışmıştı ve bunu neredeyse başarmıştı.

 

Erkek kahramanın hanımına el sürmeye cüret edenin sonucunda ne olacağını kendin hayal edebilirsin!

 

Shen Qingqiu romanı okuduğu zaman, biraz tuhaf hissetmişti. Neden Luo Binghe onu hadım etmemişti? Okuyucuların yorum kısmına gidip gruplara katılarak ‘Lütfen kısırlaştır! Eğer kısırlaştırmazsan okuyucularını öfkelendireceksin!’ tipinden yorumlar yazmıştı bile.

 

Eğer o zaman başarılı olsalardı… Haha.

 

Bu tip şeyleri yazdığı için kendi ellerini keserdi!

 

Luo Binghe ona baktı fakat ilgili değildi, sadece sıcak bir şekilde gülümsüyordu. Ning Yingying ilgisini üzerinde tutmak istiyordu fakat söyleyecek bir şeyi yoktu: “Hangi askerî kardeşin pratik sırasında kılıcıyla kesip izini bıraktığını düşünüyorsun?”

 

Luo Binghe balta tutuyordu ve ağacı yere devirmeye başladı, konuştu: “İmkânsız, Qing Jing Tepesi’ndeki efsuncuların arasından sadece Shizun yetenekli.”

 

Shen Qingqiu zihnen iki defa öksürdü: “Genç delikanlı, bir şeyleri gerçekten biliyorsun.”

 

Ning Yingying eğimli tabaka şeklindeki kireç taşına oturdu, kafasını elinin tersine dayayarak: “Oh. O hâlde bu çatlak şimşeğin vurması yüzünden oluştu.”

 

Luo Binghe artık ona dikkat etmiyordu, ellerine bütün dikkatini odakladı ve mertçe ağaçları devirmeye devam etti.

 

Bu ağaç gövdeleri zayıf ve ince değildi. Balta yarı paslanmıştı. Luo Binghe on dört yaşındaydı, bu yüzden ağaçları devirirken son derece yoruluyordu. Alnının terle kaplanması çok sürmemişti. Ning Yingying tekrardan sıkıldı ve yalvarır bir şekilde şımararak: “Ah Luo, Ah Luo, hadi benimle oyna!”

 

Luo Binghe’nın yüzü terle kaplansa bile silmeden ağaçları baltayla kesmeye devam etti, konuştu: “Olmayacak. Askerî kardeş beni eğitti. Bugünün yakacak odunlarını hâlletikten sonra hâlâ suya atlamam gerekiyor. Eğer odunları kesmeyi çabucak bitirirsem, biraz daha efsun için zamanım olacak.”

 

Suya atlamak: Luo Binghe’nın yakacak odunları doğradıktan sonra banyo almaya hâlâ ihtiyacı olduğunu söylediğini farz ettim. Mükemmel ısıtacak derecede kaynayan su yerine dondurucu dağ suyuna direkt atlamayı tercih ediyor. Buradan da anlıyoruz ki kendisi zaman kazandıracak şekilde yöntemlere sahip sert birisi.

 

Ning Yingying konuştu: “Askerî kardeşler şüphesiz kötüler! Her zaman sana bunu şunu yaptırıyorlar. Gördüğüm kadarıyla onlar sataşmak amacıyla yapıyorlar. Öf, geri dönüp bunun hakkında Shizun’la konuşacağım, sana sataşmaya bir daha cesaret edememelerini garantileyeceğim.”

 

Shen Qingqiu korkmuştu ve yüzü renk değiştirdi. Hayır, hayır, hayır, bana asla söylemezsen daha iyi! Ne yapabilirim?! Böyle bir sonda hangi tarafın dersini öğretmeliyim?!



Bu sırada, Luo Binghe’nın yaşı küçük olmasına rağmen, her türlü acıyı hayatında tatmıştı. Beyaz nilüfer kadar saf kalbini hâlâ gözetip zarardan koruyordu. Ning Yingying’e karşı ciddiyetle konuştu: “Lütfen yapma, Shizun’un bu tip küçük şeylere dertlenmesini istemiyorum. Askerî kardeşler bana kötücül olmayı amaçlamamışlardır, sadece yaşımın küçük olmasından dolayı. Onlar sadece daha çok pratik yapmam için daha fazla imkân veriyorlar.”



Shen Qingqiu’nin kalbi sahiden bu çocuktan etkilenmek üzereydi: Sen de “Böyle duyarlı bir çocuğun olması nasıl iyi olurdu!” diyorsundur.



Ning Yingying’in dırdırı devam etmekteyken Luo Binghe yeterince yakacak odun kesme görevini bitirdi. Eşyaları topladıktan sonra eğimli tabaka şeklindeki kireç taşının üzerine oturdu, bağdaş kurdu ve efsuna başladı.

Shen Qingqiu kalbinin içinden uzun bir iç çekmeyi koyuverdi.



Doğrusunu söylemek gerekirse, kahramanın romandaki ilk en acı sahneleri ve efsun içindeki eksikliği bu sebepleydi. Ming Fan, besbelli ona başta katıldığından beri pratik için yanlış teknikleri vermişti. Efsunu denemeye çalıştıkça onun ve diğerleri arasındaki saçma farklılık artıyordu. Kendini gözetimli tartıp kendi efsun pratiğinin usûlünü kavramıştı. Bunlar sadece Luo Binghe’nın tanrısal yeteneği ve bedeninde gizlenen şeytanî kanın desteğinden dolayıydı. Fazlasıyla bilimsellik dışıydı!



İç çekmesine rağmen, birçok düzensiz ayak sesleri duydu.



Shen Qingqiu, bunun iyi olmayıp bir şeyler olacağını anında anladı.



Ming Fan birkaç alçak kademe müridi beraberinde getirmişti. Ning Yingying görüş alanına girdiğinde hemen elini tutmak için yanına gitti:

“Küçük askerî kardeş! Küçük askerî kardeş, ben de seni arıyordum, biliyorsun.  Bizim mekândan geçmeden nasıl buraya geldin? Dağların arkası çok geniş, gece çöküp zehirli yılanlar ortaya çıktığında ne yapacaksın? Bu büyük çırak kardeşinin sana göstereceği birkaç keyifli şey var.”

 

Doğal olarak sessizce efsun yapan Luo Binghe’yı gördü, havada olmasına rağmen ilgilenmişti. Luo Binghe oldukça sakin bir şekilde gözlerini açıp askerî kardeşi selamladı.



Ning Yingying güldü: “Hiçbir zehirli yılandan korkmuyorum. Ayrıca, Luo benim yanımda kalacak, değil mi?”

Ming Fan, Luo Binghe’ya karşı gözlerini devirdi ve of koyuverdi.

 

*****



Önceki Bölüm ― Sonraki Bölüm


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder